DİYARBAKIR - Mısır’da darbe yanlısı mahkemelerin verdiği idam kararları, Diyarbakır`da 72 STK`nın katılımıyla gerçekleştirilen kitlesel basın açıklamasıyla kınandı.
Cuma namazının ardından cami avlusunda toplanan kalabalık, tekbirler ve atılan sloganlar eşliğinde Ulu Camiden Şeyh Said (Dağkapı) Meydanı’na kadar yürüdü.
Polisin yoğun güvenlik önlemi aldığı güzergahta yürüyüş yapan kalabalık, Şeyh Said (Dağkapı) Meydanı’nda kurulan darağacı önünde toplandı. Tertip komitesinin idam kefeni giymesi, duygusal anlar yaşanmasına neden oldu. Platform adına basın açıklamasını okuyan Mehmet Duyu, meydanda kurulan darağacının ipini boynuna geçirerek basın açıklamasını okudu.
"Kardeşlerimiz için Rabbimizden nusret diliyoruz"
72 STK adına basın açıklamasını okuyan Mehmet Duyu, Mısır halkının geleceğine prangalar vurulduğunu ve seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi`nin iktidardan darbeyle uzaklaştırıldığını dile getirdi.
Müslümanların meşru bir şekilde protesto etmelerinin bile engellenerek kurşunlandığını söyleyen Duyu, "Camiler basılıp insanlar tutuklanıp, işkencelerden geçirilip zindanlara atıldı. Küresel istikbarın, yerel müstekbirler eliyle Müslüman kardeşlerimize dayattığı zulüm dolu günleri yaşıyoruz. Cuntanın sözde mahkemelerinin verdiği kararlar sadece Mısır tarihi için değil, insanlık tarihi adına da kara bir leke olmuştur. Muasır firavunların ve onların en büyük destekçilerinden saray ulemasının mazlum Mısır’lı Müslüman kardeşlerimize reva gördükleri bu zulmü lanetliyoruz. Ve kardeşlerimiz için ellerimizi açıp Rabbimizden bir nusret diliyoruz." ifadelerini kullandı.
“Darağaçlarıyla hem hal olmuş bir coğrafyanın çocuklarıyız”
Bugün Mısır`da yaşananların Müslümanların geçmiş tarihlerde yaşadıkları acı dolu sahnelerin tekerrürü olduğunu söyleyen Duyu, Kürdistan`da yaşayan Müslümanlar olarak bu yaşananlara yabancı olmadıklarını söyledi.
Duyu, "Bizler de toprakları idam sehpası ve darağaçlarıyla hem hal olmuş bir coğrafyanın çocuklarıyız. Yaşadığımız toplum, istiklal mahkemelerinin verdiği kararların, yaşattığı zulümlerin hâlâ travmalarını yaşıyor. Şeyh Said ve Kürdistan’ın izzetli evlatlarının darağaçlarında nasıl da asıldıklarını, İskilipli Atıf Hoca’yı, Şeyh Esad Erbilli ve ömrü sürgünlerde geçen Üstad Said-i Nursi hazretlerini unutabilir miyiz, hayır unutmadık. İdamlar, sürgünler, işkenceler tarih boyu müslümanların farklı coğrafyalarda yaşadığı sıradan bir hâl alan rutin zulümlere döndü. " ifadelerini kullandı.
“Mısır zalimlerinin son versiyonu, necis Sisi’nin zulmünü lanetliyoruz"
Müslümanlara karşı işlenen zulümlerin hiç bir zaman son bulmadığını, özellikle İslam alimlerine ve Müslüman liderlere karşı girişilen katletmelerden örnekler veren Duyu, Bangladeş’te Abdulkadir Molla’nın idamına tüm ümmetin şahid olduğunu söyledi.
Mısır`da tarihinde Müslüman alimlerin verdiği İslam mücadelesine de değinen Duyu, “Geçmişte Hasan el-Benna, Seyit Kutup ve Abdulkadir Udehlerden dolayı Mısır’ı konuşuyorduk. Bugün de Muhammed Mursi, Muhammed Bediî, Muhammed Biltacilerden ve yeni idam fermanlarından dolayı yine Mısır’ı ve Müslümanların mazlumiyetini konuşuyoruz. Geçmişin muasır firavunları; Cemal Abdülnasır, Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek’in zulümlerini nasıl konuştuksa bugün de kuklacıların kuklası, Mısır zalimlerinin son versiyonu, necis Sisi’nin zulmünü konuşuyor ve lanetliyoruz. Lakin bunun yeterli gelmediğini bilmekle beraber tarafımızı belli ediyor, Rabbimize tevekkül edip tüm müslümanları, seslerini daha fazla yükseltmeye çağırıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Darağacı ilmiğinin Mısır’da sallandırılması bizim boynumuzdan beri olduğu anlamına gelmemelidir"
Bugün Mısır`da yaşanan zulümlerin karşısında İslam dünyasının tüm kurum ve kuruluşlarıyla daha etkin, caydırıcı ve engelleyici tepkiler vermek zorunda olduğunu söyleyen Duyu, yaşanan zulümlere karşı İslam İşbirliği Teşkilatı, 22 üyesi olan Arap Ligi ve benzeri kuruluşlarının içine düştükleri durumu zillet olarak değerlendirdi.
Duyu, "21. yüzyılda kendini insanlığın en büyük nasihatçisi olarak tanıtanların, aslında nasihat ettiklerinin çığlığı ve kanının üzerine nasıl da bir medeniyet inşa etmiş olduklarını daha iyi anlıyoruz. Türkiye’deki twitter yasağına tepki verip de darbeler, katliamlar ve idam fermanlarına karşı sessiz kalmaları, gelecek nesilleri için büyük bir utanç kaynağı, alınlarında kara bir leke ve elbette ki bir travmaya sebep olacaktır. Artık bu saatten sonra batının insan hakları evrensel hukukundan, hümanizma hikâyesinden ve demokrasi putunun ihracından bahsetmesi, abesle iştigal olacağı gibi büyük bir aymazlık ve trajikomik bir davranış olacaktır. Bizim batı “medeniyetsizliğine” çağrımız; artık dişlerinizi “vücudumuzdan” çekin de sizden başka da bir şey istemiyoruzdur." İfadelerini kullanarak batının takındığı çifte standarda tepki gösterdi.
"Hükümet, İslam Ümmetinin çıkarlarını düşünüp ona göre siyaset üretmeli"
Hükümete de bir çağrıda bulunan Duyu, bugüne kadar devletler bazında verilen tepkileri olumlu karşıladıklarını ancak bu tepkilerin yeterli olmadığını söyledi. Hükümete, uluslararası çıkarlardan, ülkenin önceliklerinden önce İslam Ümmetinin çıkarlarını düşünüp ona göre siyaset üretmesi çağrısında bulunan Duyu, "Evet, maalesef İslam coğrafyası bitmek tükenmek bilmeyen kasvetli bir havanın esiri olmuş durumda. Dünya müslümanlarının, zalimlerin zulmüne tepkisizliği, ümmetin kendi içinde olan parçalanmışlığı da içinde bulunduğumuz bu sert kış mevsiminin ömrünü uzatmaktadır. Bugün Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de, Orta Afrika’da ve daha ismini sayamadığımız vücudumuzun diğer parçalarında yaşanan zulümler artık takatin kaldıramayacağı bir raddeye gelmiş durumdadır. Rabbimizden dileğimiz basiretimizi, ferasetimizi açıp genişletmesi ve katından bir yardım ile Müslümanları içinde bulunduğu durumdan kurtarması, hayırlı bir akibet bizlere nasip etmesidir." temennisinde bulundu.
Duyu, son olarak: "Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılâba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. " Şuara suresinin 227. ayetini okuyarak basın açıklamasını bitirdi. (Ali Adiyaman / Emrullah Araz - İLKHA)