Anne, ben şehid olursam ardımdan çok ağlar mısın? diye sordu Sümeyye. Zehra Hanım kızının sorusuna cevap vermeden “Fesubhanallah! Sümeyye bugünlerde nasıl sorular soruyor, Allah’ım sen hayra çevir.” dedi içinden. Neyse ki, kızı ikinci bir defa sormadan başladı konuşmaya: “Güzel kızım! Şehadet bambaşka bir şeydir. Şayet Rabbim sana nasip ederde sen Allah’ın yolunda şehid olur isen, asla mahzun olmam, sadece dünya gözüyle seni bir daha görememek beni üzer, ağlatır.” dedi.

Zehra Hanımın söyledikleri Sümeyye’yi çok mutlu etmişti. Sümeyye hızlıca odasına gitti. Dolabını açıp “Bugün Allah için ne yaptın Sümeyye? Dikkat et, ölüm var!” yazısına baktı. Dolabına astığı bu yazısına Sümeyye sık sık bakar, sonra da derin düşüncelere dalardı… Sümeyye 9. sınıfa başladığından beri hafızlık için yatılı kursta kalıyordu. Yatılıda kaldığı kursun tatil zamanı Sümeyye, kendisinin yaptığı büyük beyaz bayrağı ile eve geldi. Evde en güzel yere koyduğu bayrağını, coşkuyla sallayacağı günü bekliyordu. Her zaman olduğu gibi Sümeyye için o günde çabuk gelmişti. Heyecandan ne uyumuş ne de kahvaltı yapmıştı. Ev sakinleri ise bu duruma bir anlam veremiyordu. Sadece, “Program için böylesi bir heyecan olabilir mi acaba?” diyorlardı. Nasıl bilsinler ki Sümeyye’nin Tevhit Bayrağı ile kime gideceğini!

Yola çıkmak için garip bir kalkış, hüzün mü denir bilmem! Elinde bayrağı, annesine sarılıyordu. Ne oluyordu böyle neden annesine bir türlü doyamıyordu? Hani yolcu yolunda gerekti! Son bir defa annesinin ellerini öptü ve “Anne ölüm var ölebiliriz. Hakkını helal et” dedi. Uzun yola rağmen Sümeyye’nin heyecanında biraz dahi azalma yoktu. Diyarbakır’a bir kilometre kalmıştı. Bayrağı iki elinin arasına iyice aldı. Ve ikinci gördüğü tabela Sümeyye’nin Diyarbakır’a vardığını gösteriyordu. Arabanın durması ise Program alanına girdiklerini. Arabadan inen Sümeyye, ablasına “Abla bayrağı tut, ben su içeceğim, ama Allah aşkına bayrağı sonra bana geri ver, yoksa su içmem ona göre.” deyip gönül rahatlığı ile suyunu içti. Ablası biraz öndeydi. Sümeyye, ablasına “Dur abla daha fazla gitme n’olur!” dedi ve hemen koşup bayrağını aldı. En öne geçecek bayrağı sallayıp, salavat çekecekti. En öne geçecekti ama neden böyle yavaş yürüyordu? Bir adım attı, bir adım daha… Sümeyye attığı iki adımda da “Tevhit bayrağımla sana geliyorum Ey Allah’ın Resulü” diyordu. Bu ne anlama geliyor Sümeyye? Birden korkunç patlama sesi duyuldu. Sümeyye gözlerini açamıyordu. Büyük bir kalabalık başına toplanmış, “Kızın elindeki metal bayrağın sapı, inşaatın yüksek gerilim hattına temas etti ve elektrik akımına uğradı” diyorlardı. Demek doğruymuş da; Zehra Hanım dünya gözüyle bir daha göremeyeceği kızı için ağlıyor, ağlıyor ve “Şehadetin mübarek ola Sümeyyem!” diyordu. Ve 16 yaşındaki Sümeyye Çelik’in naaşı yıkanacak. Ama önce ailenin görmesi gerekenler vardı. İçeriye girdikleri anda hayrete düşen aile ne mi gördü? Sümeyye’nin alnında “La İlahe İllallah Muhammedun Resulullah” yazan beyaz bir leke vardı!

HAFTANIN YAZISI: Sümeyye Nurduhan - Tatvan / Batlis Yaş : 16