BURSA - Emekli Niyazi Doğanay hastalığını ilk öğrendiğinde 46 yaşındaydı. Öğrendikten sonra da karaciğer yetmezliği nedeniyle tedavi olmaya başladı.
Hastalığı yüzünden iki defa da yoğun bakım servisinde yatan ve şimdi 56 yaşında olan Niyazi Doğanay 10 yıl boyunca kadavra listesine yazılmadan bekledi. Acıbadem Bursa Hastanesi’ne başvuran Niyazi Doğanay’a kadavra listesine yazıldıktan 4 ay sonra, vefat eden bir hastanın yakınlarının yaptığı bağışla uygun karaciğer bulundu. Torunuyla oynarken haberi alan Niyazi Doğanay’a Acıbadem Bursa Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Remzi Emiroğlu tarafından gerçekleştirilen operasyonla karaciğer nakli yapıldı.
“Organ bağışı haberini aldığımda donup kaldım, hiç bir şey düşünemedim”
Hastalığının halsizlik, bitkinlik, karın şişliği, bacaklarda dolgunluk, yürüyüş zorluğu ve nefes yetmezliği ile başladığını, zaman zaman kanamalar da yaşadığını anlatan Niyazi Doğanay, nakil olduktan sonra duygularını şöyle ifade etti: “Hastalığım yüzünden iki defa yoğun bakımda yattım. 10 yıldan sonra kadavra sırasına yazıldım. İlk olarak Acıbadem Bursa Hastanesinde sıraya girdim. Yaklaşık 4 ay sonra kadavra bağışıyla bir umut doğdu. Balkonda torunumla oyun oynuyorduk, telefonum çaldı acilen hastaneye gelmemi söylediler, kadavra bağışıyla organ bulunduğunu söylediklerinde donup kaldım, hiç bir şey söylemeden öylece oturdum. Hiçbir şey düşünemedim. Kendimi o an boşlukta hissettim. Ne yapacağımı şaşırdım. Birden bir ağlama hissiyle doldum. Hiç ummuyordum. Umutsuzdum. Çünkü yıllarca beklemiştim. Bana karaciğer bağışında bulunan aileye Allah sabır ve dayanma gücü versin. Kendilerine başsağlığı diliyorum. Ameliyatımı yapan ve bana her zaman moral veren, destek olan Prof. Dr. Remzi Emiroğlu’na, sağlık ekibine ne kadar teşekkür etsem azdır. Ben de organlarımı bağışlayacağım.”
“Eşim için gönüllü olduk ancak dokularımız uymadı”
Eşinin 10 yıldır karaciğer beklediğini ve artık umutlarının iyice azalmaya başladığını ifade eden Sema Doğanay ise, Prof. Dr. Remzi Emiroğlu’nun bu hastalığa karşı yaşamak için tek çarenin karaciğer nakli olduğunu belirtmesi üzerine başta kendisi olmak üzere çocuklarının da gönüllü olduklarını söyledi. Ancak hiçbirinin dokusu uymayınca büyük bir üzüntüye kapıldıklarını ifade eden Sema Doğanay, “Çaresizce beklemeye başladık. Kadavra listesine yazılmıştık yazılmasına ama bize çıkar mı ki, diye de düşünmeden edemiyorduk. Sürekli telefonumuzun şarjını kontrol ediyorduk, belki çıkar, ararlar bulamazlar diye. Çok zor böyle beklemek. Hep kulağınız telefonda oluyor. Hem umut, hem umutsuzluk hepsi bir arada oluyor. Hastaneden haber geldiğinde hiçbirimiz inanamadık. Ben duyduğumda ağlamak istedim, ancak eşim üzülür diye ağlayamadım. Öyle tuhaf bir duygu ki.” şeklinde konuştu.
Sevinç ve hüzün bir arada
Sevinci ve hüznü bir arada yaşadıklarını söyleyen Doğanay, “Yıllardır bekliyorsunuz, iyi haber geliyor, sevinmeniz lazım. Seviniyorsunuz da, ama bir yanda da vefat eden bir insanın acısı yüreğinize çöküyor. Sonra organlarını bağışlayan ailenin yüce gönüllü, merhametli davranışıyla ne söyleseniz yeterli gelmeyeceğini bildiğiniz derin bir minnet duygusuyla doluyorsunuz. Eşimi hastaneye çağırdıklarında hiç bekletmeden gittik. Ameliyata aldılar. Bu defa da acaba sağ çıkabilecek mi diye endişelenmeye başladık. Bir yandan da bize bağışta bulunan aileye dua ediyordum. Bizim sevincimiz ama onların da acı bir kaybı var. Allah onlardan bin kere razı olsun. Allah acı günlerini unuttursun. Biz de organlarımızı bağışlayacağız. Başına gelmeyen bilmiyor. Başta Prof. Dr. Remzi Emiroğlu ve Organ Nakli Koordinatörü Dr. Salih Gülten olmak üzere, bu zor günümüzde yanımızda olan bütün sağlık ekibine teşekkür ederiz.” diye konuştu.
Gönen Devlet Hastanesi’nin ilk donörü olarak kayıtlara geçen 49 yaşındaki Z.Y.’nin karaciğerinin Niyazi Doğanay’a nakledilmesiyle bir hastanın daha yeni bir hayata kavuşmasında görev almaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Dr. Salih Gülten ise şunları söyledi: “Organ bağışının önemini bilen, yakınlarının organları ile birçok hastaya şifa olan aileye şükranlarımızı sunuyoruz. Beyin ölümünün tespitini yapabilen hastaneler güvenli hastanelerdir. Nakil olabilmek için sırada bekleyen hastalara şifa olabilmek; hem beyin ölümünün zamanında tespit edilmesi, hem ailelerin yüce gönüllü bir şekilde yaptıkları bağışlar, hem de iyi bir organizasyonla başarılı olabiliyor.” (Zeki Aras - İLKHA)