Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, MİT Kanunu`nda değişiklik yapan kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu`ndaki görüşmelerinin ikinci bölümü üzerinde milletvekillerinin sorularını cevapladı.
Hakkındaki "10 kişilik Şia grubu" iddialarının iftira olduğunu belirten Atalay, "Ben katı Hanefi`yim, Türkmen`im. Bunu da herkes bilir. İnsanları suçlamak bu devirde moda. İran, şia, şu bu..." dedi.
Hukukun içinde, ancak güçlü devlete yakışır güçlü istihbarat teşkilatı oluşturmayı arzuladıklarını vurgulayan Atalay, "Başbakan`ın istihbaratı, muhaberat devleti terimlerini kabul etmiyoruz. Neticede 1984`te çıkmış yasayı güncellemeye çalışıyoruz" diye konuştu.
İletişimin dinlenmesinde Ceza Muhakemesi Kanunu`nda değişiklik yapıldığını ve oy birliğiyle telefon dinlemeye karar verilebileceğini anımsatan Atalay, MİT Kanunu ile ilgili teklifte de aynı düzenlemenin getirildiğini söyledi.
Atalay, kanunsuz emir olmayacağını kaydederek, "Bir yerden `rastgele bilgi isteyeyim` olmaz. Bunların dosyaları vardır, gerekçeleri vardır. Bir yerden bilgi istenecekse hukuk içinde olur, keyfilikle olmaz" dedi.
MİT`i hukukun içine, meşru zemine çektiklerinin altını çizen Atalay, "İşlerini yaparken güvence altında olmalarını istiyoruz. Bunların dışında bir şey aramamak lazım" ifadesini kullandı.
Çözüm sürecinin her safhasının bilindiğini anlatan Atalay, şöyle devam etti: Türkiye`nin hayrına bir şey yürütüyoruz. Biz risk alan hükümetiz. Birikmiş sorunları, `risk almayalım` diye orada tutmuyoruz. Fazla tenkit bile alsak, siyaseten risk bile görsek köklü çözüm için risk alıyoruz. Bizim cesaretimiz fazla. Kamuda, devlet içinde bu tür görüşmeleri yürütenlerin, görev alanların daha rahat etmesini sağlamak lazım. Savcı müsteşarı sorguya çağırıyorsa, o müsteşar o görevi yapmaz. Halbuki talimatı veren benim, hükümet talimatı veriyor, sorumluluğunu alıyor. Biz bu risklerin sorumluluğunu alıyoruz. Kamu görevlisi işini daha iyi, kolay yapsın diye imkan tanımak lazım. Bunlar, ciddi büyük devletin yapması gereken düzenlemelerdir.