DİYARBAKIR – Seçimlerden sonra ikinci kezdir silahla vurulan BDP’li belediye başkanlarının ve BDP yönetiminin olayları bir sır gibi saklamasının altında yatan nedenler gün yüzüne çıkıyor.
Batmanda yaşanan ve Özcan Temel’in hayatını kaybetmesiyle yaşanan olaylarda dönen karanlık olaylardan haberdar BDP yöneticilerinin olayı adeta HÜDA PAR’lılara ihale etmek istercesine kendilerine bir fail aramaya çalışmasının garabetleri daha hafızalarda canlı dururken, failleri belli olan saldırılarda faili gizlemeye çalışmasının arkasında dönen kirli oyunların ve hesapların habercisi gibi.
PKK onaylı BDP destekli bir Belediye Başkanının makamında vurulması önemli bir olay olsa gerek
Kızıltepe belediye başkanı İsmail Asi geçen hafta kendi makamında silahla vurularak yaralanmıştı. Kendisini vuranları tanımadığını ve görmediğini söyleyen Asi’nin söylemleri bir tarafa PKK/BDP medyası da yaşanan bu olayı sıradan basit ve nedeni belirsizmiş gibi yansıttı.
Oysa PKK/BDP’nin sürekli olarak horozluğuna soyunduğu ve benden izinsiz burada kuş uçmaz palavralarıyla halkı adeta tahakkümü altına almaya çalıştığı Kürdistan’da PKK onaylı BDP destekli bir Belediye Başkanının makamında vurulması önemli bir olay olsa gerek.
Oysa saldırıya uğrayan Kızıltepe Belediye Başkanı İsmail Asi, kendisini vuranları tanımıyordu! Hatta niçin vurduğunu bile bilmiyordu! Tavuğuna kiş bile denildiğinde devlete savaş! açan, söz konusu Müslümanlar olduğunda hayat hakkı dahi tanımak istemeyen PKK/BDP ikilisi de bu açıklamadan memnun gibiydiler.
Belediyenin kapısından bile geçmeyi aklından geçiremezdi
Oysa üzerinden fazla zaman geçmeden İsmail Asi’nin bilmediği kişi neden ortaya çıktı.
Fail, Kızıltepeli Mehmet Faruk Çelik. 1 yıl önce götürülen 15 yaşındaki oğlundan sonra 16 yaşındaki kızının da dağa götürülmesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Faruk Çelik, çocuklarının gönderilmesinden sorumlu tuttuğu Kızıltepe Belediye Başkanı İsmail Asi`yi kızı götürüldükten altı gün sonra makamında vurmuştu. Dolayısıyla tanımıyor olması mümkün değil. Zira, baba Faruk Çelik’te BDP camiasındandı.
Burada bir de şu gerçek ortaya çıkıyor. Gönderilen çocuklar yerine BDP’de sözü geçen ensesi kalın biri değil de mazlum bir Kürd olsaydı, bırakın gidip makamında vurmayı, belediyenin kapısından bile geçmeyi aklından geçiremezdi. Hatta çocuklarının akıbetini bile sormak hakkına sahip değildi.
Bu olaya da genişçe değinen Haber sitesi Nasname, Yeni Başkan seçilen İsmail Asi’nin makamında tebrikleri kabul etmeye başladığı gün, başkanı tebrik etmeye giden bir grupla birlikte Belediye binasına giden baba Mehmet Faruk Çelik’in, Başkan ile çocuklarının dağa çıkartılmasından dolayı hararetli bir tartışmaya girdiğini belirterek olayın öncesinden haber veriyor.
Sitede, yaşanan olay şöyle anlatılıyor;
“Mehmet Faruk Çelik, Başkana sitem ederek ‘Oğlumu götürdün, ama kızımı geç olmadan geri getirmeni istiyorum’ dedi ve kızının getirilmesi noktasında ısrarcı oldu. Sözlü tartışma kızışınca Belediye Başkanı sinirlenmeye başladı ve hakaretlerle birlikte Mehmet Faruk Çelik’i tehdit etti. Kızının geri getirilmeyeceğini anlayan baba Faruk Çelik de silahını çıkarıp Başkanı vurdu. Herkesin gördüğü, bildiği bu aleni olayı “bilinmez” kılma çabasının nedeni yaşanan kan ve rant siyasetinin zarar görmemesidir. Bu olayı bilip susanlar da yaşanan kirliliğin suç ortaklarıdırlar kuşkusuz.” diyerek BDP içerisinde Kürdistanlı gençler üzerinden yaşanan kirli rant kavgasına tepki gösteriyor.
BDP’de içten içe kazan kaynıyor
Tıpkı bu olay gibi, hatta yaşanan bu olaydan daha vahim olan bir diğer olay ise 30.03.2014 tarihinde yapılan seçimlerde Artuklu Merkez Belediye Eş başkanı seçilen BDP’li Emin Irmak’ın silahla vurularak yaralanması olayıydı.
Senaryo yine aynı. Vuran kişi yine belli değil ve olayın nedeni olarak da sadece resmi BDP ağzı kullanılarak BDP/PKK medyasının söyledikleri baz alınmıştı.
Yine bu konu ile ilgili olarak ele geçen bilgilerde, yeni seçilen ve henüz görevine başlamadan vurulan bir Belediye Başkanının BDP’nin “güçlü” olduğu bir yerde vuruluyor olmasının önemli bir gelişme olduğu ve BDP’de içten içe kazanın kaynadığının habercisiydi.
Jitem ile ilişkili biri
Olay ile ilgili olarak bir araştırma yapan Nasname haber sitesi, olayın daha iyi anlaşılması açısından Emin Irmak’ın kimliğini açıklıyor.
Emin Irmak, 1990’lı yıllarda Habur Gümrük kapısında (memur) olarak çalıştığı dönemlerde Jitem ile olan ilişkilerinden dolayı Silopi halkı tarafından çok iyi tanındığını ve devrimci oluşumlarla bir ilişkisi olmayan, MHP ile yakın ilişkileri olduğu bilinen biri olduğu gerçeğine vurgu yapıyor.
Belediye Başkan adayı Irmak’ın karanlık dönemde Gümrükten “kazandığı” paralarla Mardin’de bir otel satın aldığını ve değerinin trilyonlarla ifade edilen Otelin Emin Irmak ile Ahmet Türk’ün yeğeni Ferhat Türk ortaklığına ait olduğu gerçeğine işaret eden Nasname, çevrilen bu karanlık ilişkilerin BDP tabanını da rahatsız ettiği gerçeğine vurgu yapıyor.
Meydana gelen ve Emin Irmak ile birlikte iki kişinin daha yaralanmasına neden olan olayın karanlık, karmaşık çıkar ilişkilerinin bir sonucu olduğunu ve söylendiği gibi bir “barış” yemeği falan söz konusu olmadığını yazan site Emin Irmak’ında “kaza” ile vurulmadığına işaret ediyor.
2000 oy yerine 1200 oy çıkınca…
Belediye Başkanı Emin Irmak’ın vurulma sürecini anlatan site, olayı şöyle ifade ediyor:
“Emin Irmak seçimlerden önce akrabalarının bulunduğu Selaxê’de oy pazarlığı yaptı ve 2000 oy konusunda para karşılığında anlaşma sağlandı. Sandıklar açıldığında anlaşma gereği çıkması gereken 2000 oy yerine 1200 oy çıkınca, Irmak’ın akrabaları (pazarlığı yapanlar), anlaşmaya uymayıp eksik oy veren köylülerle tartıştılar. Bu tartışma, verilmeyen oylar nedeniyle paranın iadesi üzerineydi. Yaşanan tartışma ve paranın iadesi için köye giden Emin Irmak, yaşanan tartışma sonucu hedef alınarak vuruldu; söylendiği gibi kazayla falan değil.” şeklinde yaşanan olayı yazdı.
Siyasi bir iflas yaşanıyor
Bölgede yaşanan karanlık ilişkilerin ve şaibeli aktörlerin, Kürd gençlerinin kanından beslendiğini ve bu kan üzerinden servetlerine servet kattığını dile getiren site, On binlerce Kürd gencinin ölümüyle oluşturulan potansiyelin siyasi olarak ‘Türkiye’yi Demokratikleştirmek’ noktasına gelmesinin bölge halkını rahatsız ettiğini ve bu durumun siyasi bir iflas olduğunu dile getirdi.
Kürd gençlerinin kanına girenlerin ve bu gençlerin kanından beslenenlerin kirli ittifakı karşısında yaşanan durumu değerlendiren site, Kürd gençleri; Ertuğrul Kürkçü, S.S. Önder, Sabahat Tuncel ve Levend Tüzel gibi Kemalistleri Meclise taşımak, birilerini zenginleştirmek ve devlet bağlantılı insanlara rant sağlamak için de ölmediğine işaret ediyor. (Bavé Hesen – İLKHA)