OSMANİYE - Allah’ın Habibi Hz. Muhammed Mustafa’nın (sav)mübarek viladetinin 1443. Yıldönümü münasebetiyle Osmaniye Ahmet Şekip Ersoy Kültür Merkezi`nde ‘Kutlu Doğum’ etkinliği düzenlendi. 

Peygamber Sevdalıları Platformu Osmaniye İl Koordinatörlüğü tarafından açık alanda yapılması planlanan  ‘Yürüyen Kuran Hz. Muhammed’ etkinliğine Osmaniye Valiliği’nin izin vermemesinden dolayı Osmaniye Ahmet Şekip Ersoy Kültür Merkezin’de yapıldı. Salonun dar gelmesi üzerine bir çok katılımcı programı  ayakta izlemek zorunda kaldı.

Sunuculuğunu Hüseyin Ayaydın ve Nasır Aslan’ın yaptığı etkinlik, Atilla Şahan Hocanın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Grup İhya’nın okuduğu ilahi ve ezgilerle devam etti. Salavat ve tekbirlerin hiç susmadığı programda özellikle efendimizin üzerine okunan ilahiler sırada coşku doruğa çıktı. 

Programa konuşmacı olarak katılan Salih Demir Hoca, Peygamber efendimizin hayatından kesitler sundu. Demir Hoca şöyle konuştu: “Bu topluluk nasıl değişecek, bu topluluk nasıl değişmeli. Şuradaki Muhammed-i Aşk, yüreklerde taşınan sevda; toplumlara, ülkelere nasıl yansıtılmalı. Gelin hep beraber çözümü; Mekke’de,resulün vermiş olduğu veda haccındaki o veda hutbesinde arayalım.”dedi.

“Sahabe insanlığın kurtulmasını istiyordu”

Sahabenin hayatlarının örnek alınmasına değinen Demir Hoca, “Yer Mekke; Rasûlullah (s.a.v.)in vefatından bir yıl öncesi. Allah’ın Resulü, o gün yüz elli bin sahabeye, bir hutbe irad ettiler. Yüz elli bin sahabeden konu açılmışken, biz Müslümanlara bir öğüt olsun. Bir ibret, bir nasihat olsun diye kardeşlerime o yüz elli bin kişilik sahabe topluluğu ile ilgili bir anekdot vermek istiyorum. Muhammed Hamidullah diyor ki; ‘o yüz elli bin sahabeden yüz on beşine ulaşamadım. Nerde bu sahabeler? O gün Allah’ın resulünün etrafında ve çevresinde kenetlenen o yüz elli bin kişilik sahabeden yüz on beş bini kayıp. Ulaşamadım, diyor Muhammed Hamidullah, nerede bu topluluk? Evet işte o yüz on beş bin kişilik sahabe topluluğu nerede biliyor musunuz? Malını, mülkünü ve her şeyini Medine’de, Mekke’de bırakarak insanlık hayat bulsun diye yollara dökülmüş sahabeler. Kimisi mahzun, kimisi yollarda katledilmiş, kimileri gittikleri yerde şehadet şerbetlerini içmişler, hunharca katledilmişlerdir. İşte onlar insanlığın kurtulmasını istiyorlardı. İnsanlık resul ile birlikte, Kur’ana yürüsün istiyorlardı. Kur’an-ın olmadığıyerde; nurun, rahmetin, bereketin olmayacağının bilincini taşıyordu. O kayıp sahabe topluluğu.” dedi. Ardından Hz Peygamberin veda hutbesinden bahsetti. 

Salih Demir Hoca’nın konuşmalarından sonra İlahiyatçı Abdullah Tokuş, günün anlam ve önemiyle ilgili bir konuşma yaptı. 

Konuşmasına hamd ve salatla başlayan Tokuş, “Selam olsun Muhammed Mustafa’ya. Selam olsun Muhammed Mustafa (as)’ın pak ve temiz olan ruhuna, cesedine, Medine’sine, bastığı her bir toprak parçasına, dokunduğu her bir nesneye, selam olsun kendisini yalnız bırakmayan Ebu Bekir-i Sıddıka. Selam olsun hak ile batılı ayırıp Muhammed Mustafa(as)’a bedenini siper eden Ömer-ul Faruk’a. Selam olsun edep ve hayâsıyla meleklerin bile kendisinden utandığı Zinnureyn Hz. Osman’a. Selam olsun Zülfikar’ın sahibi, Hayber’in kahramanı, bütün enbiyaların babası Hz. Ali’ye. Selam olsun Hasan’a, Hüseyin’e, Şeyh Abdulkadir-i Geylani’ye, Şahı Nakşibendî’ye, İmam-ıRabbani’ye. Selam olsun siz Muhammed sevdalılarına. Selam olsun Osmaniye’ye” diyerek konuşmalarına devam etti. Program katılımcılara dağıtılan Kur’an-ı Kerim ve duayla son buldu. (Abdulkadir Alakuş/Muhsin Alakuş-İLKHA)