Hasan Yılmaz / Doğruhaber / Rehberlik

İnsanın embriyonel dönemden doğuma, doğumdan ölüme kadar olan evrelerinde ihtiyaçları farklılık arz eder. Her dönemin ihtiyaçları farklı olduğu gibi her çağın da ihtiyaçları farklıdır.

Yaşadığımız çağ bilgi çağı olduğu için bilgiye daha fazla önem vermeliyiz. Öğreneceğimiz sağlıklı bilgilerle zihinsel bilgi kirliliğini ortadan kaldırıp sağlıklı mukayeselere hayat kaynağı olmalıyız.

Çevreyle uyum, problem çözme ve ihtiyaçları gidermenin yolu öğrenmeden, eğitimden geçer. Okumaya ara verdiğimiz de mukayeseler, üsluplar anlamsızlaşır. Zihin ve davranış çelişerek insanın psikolojisini altüst eder.

Vahiyle desteklenip vahyin penceresinden bakan tecrübesiyle bizleri uyaran Kâinatın Efendisi, bugünlerin sorunlarını binlerce yıl öncesinden öngörüp bize iki emaneti bırakarak uyarmıştır. İnsanlar işine gelmediği için körü sağırı oynayıp Efendimizin mirasına sahip çıkmayıp, kendi miraslarının peşinde koşarak servet kazandıklarını düşünürler oysaki en büyük hazineden mahrum olduklarını düşünmezler.

İnsanların bütün ilimlerin kapsayıcısı olan hazineyi referans almayıp sorun depoları haline gelmeleri bilginin kaynağıyla alakalıdır. Asli kaynağa yakınlık ve uzaklık dikkate alınarak bu konuda herkesin durduğu yere bakarak kendi durumunu gözden geçirmesi gerekmez mi? Bu kriterin de eğitimden geçtiğini düşünüyorum.

Nasıl?

Kâinatın Efendisinin hayatına baktığımızda eğitime çok önem vermişti. Çadır çadır gezip insanları bilgilendirmesine rağmen insanlar kendisine eziyet ettiklerinde; bunlar bilmiyorlar,

Ya da ‘’sizler benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız.’’ Sözleriyle insanları hayata bakışları noktasında uyarmıştı. Efendimiz bilgisel sorunların eğitimsizlikten kaynaklandığını düşünüp çözümü yine de eğitimde görmüştür.

Hatırlayalım Efendimiz (S.A.V.) memleketinden çıkarılıp Mekke’den Medine’ye hicret ettirildiğinde ilk iş olarak mescit yapmış, mescidi bölümlere ayırarak fonksiyonel kılmış, çalışma programını hazırlamıştı. Suffa ehlinin alın teriyle eğitim binasının temelini sağlamlaştırmıştı. Renge, ırka, giyime bakmadan dünyanın en güzel üniversitesini kurmuş; özgür yaşama ve özel hayata verdiği önemle binlerce yıl önceden bizlere örnek olmuştur.

Gelişmenin düzenle olabileceğini vurgulamış, yöntem ve tekniklere dikkat etmemizi istemiştir. Bu olguyu sosyal yasamızdan örnek vererek pekiştirelim. Odun kesmeye giden iki kişiden biri sürekli çalışıyor, diğeri ise çayını demleyip muhabbet ediyor. Akşam yapılan işe bakıldığında yapılan iş aynı, sürekli çalışan nasıl olur da yaptığımız iş aynıdır, diye düşünür. Bunun hikmetini sorunca sen sürekli çalışırken ben hem çayımı içtim, muhabbet ettim, hem de baltamı sivrilttim. İyi kesen baltayla çalıştığım için verimli iş yaptım, der.

Bunu eğitim bağlamında düşündüğümüzde; yüz binlerce öğrencinin barajı geçememesi, açık öğretim sınavlarındaki yaş gurubu trajikomik olsa da asıl komikliğin eğitim sorunsallığı ve yanlış politikaların olduğunu söyleyebiliriz. Yanlış politikaların düzeltilmesi için doğru eğitimcilere ihtiyaç vardır. Bu konunun ne kadar önemli olduğunu psikolojinin kurucularından W. Wund izah etmiştir. Bana on çocuk verin; on yıl sonra ister hırsız, ister hâkim, ister doktor olarak size vereyim. Geleceğiniz sizin tercihinize kalmıştır.

Selam ve dua ile…