Allah’a hamd ve Resulüne selat ve selam ederiz.
Yerel seçimler genel anlamda sona erdi. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgesinin seçim sonuçları ve bazı tespitlerimi paylaşmak istedim. PKK’nin siyasal uzantısı ve dahi özdeşi diyebileceğimiz BDP seçim sonuçlarında Kürdistan geneli oylarında azalma olmasıyla beraber yerel yönetimlerin büyük bir çoğunluğunu tekrardan alma başarısı göstermiştir.
Fakat esas üzerinde durmak istediğim noktalar başkadır. Bildiğiniz üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına PKK ile Oslo’da başlayan müzakereler ve günümüze yansımaları ve halen devam eden bir süreç var. MİT İmralı’da PKK lideri olarak Abdullah Öcalan’ı muhatap almış ve süreç MİT ve Öcalan arasında devam eden müzakereler çerçevesinde devam etmektedir. Oslo görüşmelerinde pazarlık konusu edilen şeyler hakkında sahih bilgilerimiz yok. Ve dahi İmralı görüşmelerinde pazarlık konusu edilen şeyler tam olarak ne onu da bildiğimiz söylenemez. Ama gelinen süreç okunduğunda eldeki verilerle pazarlık konusu edilen şeyler hakkında fikir yürütebiliyoruz.
Örneklerimiz lokal olsa da genellemekte sakınca görmemekteyim. Seçimlerden önce yaklaşık son bir hafta boyunca PKK’nin silahlı militanları Kocaköy, Lice ve Kulp ilçelerinin köylerine baskınlar yapıyor ve yerine göre tüm köylüler meydanlara toplatılıp BDP için propaganda yapılıyordu. Bazı yerlerde de muhalif olarak gördükleri kişilerin evleri basılıp tehditler savruluyordu. Evlere ve araçlara zarar veriliyor ve tabir yerindeyse kırsal bölgesinde ellerini kollarını sallayarak gece gündüz ayrımı yapmadan silahlarıyla ortalıkta cirit atıyorlardı. Bu olaylardan güvenlik güçlerinin haberdar olmaması mümkün mü? Güvenlik güçleri haberdar oldukları zaman da “Barış süreci” bahanesinin arkasına saklanıyor ve operasyon yapma yetkilerinin olmadığını söylüyorlardı. Tüm bunları vatandaşın can ve mal güvenliğini de göz ardı ederek seçim sürecinin olağanüstü nedenleri olarak görüp bir tarafa attık diyelim. Hadi vatandaşın canı ve malı önemli olmasın, hadi vatandaş tehdit edilsin de yeter ki barış süreci akamete uğramasın diye düşünelim ve seçimlerden önce yapılanlara kör taklidi yapalım.
İkinci örneğimiz dün yani 5 nisan 2014 cumartesi öğlen saatlerinden… (deşta fise) Fis ovasında öğlen saatlerinde 150 kişilik silahlı PKK militanları yol kesiyor. Kimlik kontrolleri, arama ve PKK propagandası yapıyorlar. Ve saatlerce yolun kontrolünü ellerinde tutuyorlar. Bu arada PKK tarafından yolu kesilen vatandaşlardan bazıları Kocaköy jandarmasına haber veriyor. Jandarma vatandaşa ne cevap verse iyi? Haberimiz var, sakin olun propaganda yapıp giderler. Ve bomba cümleler… Barış sürecinden dolayı operasyon yapma yetkimiz yok. Evet işin aslı ve özeti bu, seçimlerden bir hafta sonra dahi Hükümetin ve güvenlik güçlerinin cevabı bu… Ama insafsızlık yapmayalım bir şey daha var. Kocaköy yol ayrımında asker yolu trafiğe kapatıyor daha fazla vatandaşın PKK silahlı güçlerinin eline geçmemesi için trafiğin akışı Kocaköy üzerinden Hani’ye veriliyor. Yorum yok…
TBMM seçimden sonra önümüzdeki hafta mesaisine başlıyor ve sizce ilk olarak konuşulacak ve yasalaşacak şey ne peki? “yerel yönetimlerin güçlendirilmesi” Yasal değişikliklerden yerel yönetimler ne kadar güçlenir bilmiyorum ama seçimlerde bölgede olmam hasebiyle daha önce de belirttiğim gibi kırsal bölgelerde ilçe ve köylerde devlet diye bir şey yok. Vatandaşı sağduyuya davet eden kaymakamlar ve operasyon yapma yetkisi olmayan veya olmadığını bizzat kendilerinden duyduğumuz askerler var.
PKK ile yürütülen barış görüşmelerini ilk etapta olumlu karşılayanlardanım. Yani elinde silah olanın eylem olanaklarını azaltıp hatta sıfıra düşürüp silahsızlanmayı sağlarsa Kürdistan’da yaşayan halk da rahat bir nefes alacak diye düşünmüş ve dahi desteklemiştim. Ama gelinen noktada elinde silah olan iki taraf var. Devlet ve PKK… İki taraf da birbirilerine ateş etmiyor. Bu olumlu bir şey ama PKK halka silah doğrultuyor ve asker halka sağduyu tavsiye ediyor. Bilmeyenlere ben söyleyeyim silah sağduyuyu döver ve dahi dövmeye de devam ediyor.
Peki bu sürecin sonunda ne olur? Sağduyusunu kontrol altında tutamayacağın bir insan kendisine silah doğrultan PKK’ye karşılık verse ne olur? Devlet onu alır barış sürecini provake eden hain ilan eder ve hapsi boylar. Kürdistan’da yaşayan halk ne yapsın ve ne yapabilir ki? “iki ucu .oklu değnek” ya da “yukarı tükürsen bıyık aşağı tükürsen sakal”….
Sağduyusunu kaybetmeyenlerden olmak temennisiyle…
Ve dahi izzetini…
Selam ve dua ile
Mehmet Sabri ÇALAK/www.haberfecir.com