İçinde bulunduğu durum, onu iyice rahatsız etmeye başlamıştı. Bir yanda ailesi ile yaşadığı sıkıntı, diğer yanda köy camisinde kız çocuklarına verdiği Kur’an dersi ve İslami eğitimde tek başına olduğundan karşılaştığı zorluklar Münevver’i artık iyice zorluyordu. Bir çıkış yolu aramaktaydı. Camide çocuklara derslerini verdikten sonra onları eve yolladı. İçinde bulunduğu durumu tefekkür etmeye başladı. Birden Esma aklına geldi. Esma, hem akrabası hemde en yakın arkadaşıydı. Belki de derdine bir çare bulur düşüncesiyle, ona gitmeye karar verdi.
Esma ilçe markezinde oturuyordu. Akşamdan hazırlanıp sabah köy minibüsüyle yola çıktı. Esma’nın evine vardığı zaman, Esma kahvaltısını henüz yapmıştı. Önce muhabbetle musafahalaşıp kucaklaştılar. Oturup biraz hasret giderdikten sonra, Münevver konuya girdi:
Esma sen de biliyorsun, ailem beni bile bile, beraber süt emdiğimiz biriyle zorla nişanladı. Ne kadar diretip karşı çıktıysam da kimseye söz dinletmedim. Onlara bu evliliğin haram olduğunu ve Allah-u Teala’nın bunu Kur’an’da açıkça belirttiğini izah etmeme rağmen, ailem; “beşik kertmesi” diyerek zorla dediklerini yaptırmaya çalışıyorlar. Köyde de kimse bu işe karışmıyor. Çünkü İslami bir hayat yaşantısından uzaklar. Şimdi, düğünü yapmak için beni zorlayıp duruyorlar. Ben de, düğünü sürekli ertelemeye çalışıyorum. Bir çıkış yolu bulabilmek için sana geldim. Ayrıca biliyorsun, köyde, kız çocuklarına camide Kur’an dersi vermeye çalışıyorum. Tek başıma olduğum için bazı konularda yetersiz kalıyorum. Bana nasıl yardımcı olabilirsin?
Esma, Münevver’i dinlerken, birden aklına İslami kitap ve neşriyat satan kitabevi geldi. Hem çocukların eğitimi ile ilgili konuşup gerekli kaynakları temin edeceği bir yer olduğunu, hem de diğer sorunu ile ilgili danışabileceğini söyledi. Münevver’e. Çünkü Esma, kitabevi sahiplerinin İslami bir camiadan olduklarını ve ayrıca eğitim ve yardım ile ilgili faaliyette bulunan bir derneklerinin olduğunu biliyor ve onları tanıyordu.
Hemen hazırlanıp gidelim, dedi Münevver aceleyle.
Vakit kaybetmeden kitabevine geldiler. İçeri girdiklerinde kendilerini, adeta manevi bir hava sardı. Raflarda İslami eserler, Kur’an-ı Kerim’ler, hadis ve siyer kitapları diziliydi. İlahi okuyan güzel bir müzik çalınıyordu. Münevver içinin ferahladığını hissetti.
Selamun Aleyküm, dedi ikisi.
Ve aleyküm selam, hoşgeldiniz, buyurunuz, diye karşılık verdi tezgahtar.
Esma söze girdi önce. Buradan sürekli kitap aldığını söyledi ve bir sıkıntılarının olduğundan bahsederek yardım almak için geldiklerini belirtti.
Sorunlarını kısaca dinleyen tezgahtar:
Camide kız çocuklarına verdiğiniz Kur’an dersi ve İslami eğitim için ne ihtiyacınız varsa çekinmeden söyleyin. Çocukların dini eğitimi ve Peygamber Efendimiz (sav)’in hayatını konu alan şu kitapları ve elifba cüzlerini bizim bir katkımız olarak kabul edin.
Hem bu konu ile ilgili, hem de evlilik meselenizle ilgili benim, sizinle konuşmam uygun olmayacağından dolayı lütfen bizim eve gidiniz. Esma bacım ailemizi tanır. Hem eşim, hem de bacılarım bu konuda size yardımcı olurlar. Ayrıca derneğimizdeki bayanlar komisyonunda çalışan bacılarımız var, onlarla da tanışsın. Onların sizinle ilgilenmesi daha uygun olur, dedi.
Kitapları ve elifba cüzlerini alıp hemen yola koyuldular. Bir an önce bu insanlarla tanışmak istiyordu Münevver.
Gittikleri evde, onları sıcak bir şekilde karşıladılar. Münevver yeni tanıştığı bu insanların yanında kendini, daha önce hiç rahat hissetmediği kadar, rahat hissediyordu. İçinde bulunduğu durumdan dolayı ızdırap çekiyordu. Onun için bir an evvel konuya girerek ayrıntılı bir şekilde sıkıntılarını anlattı. Görüldüğü kadarıyla hakikaten çok zor bir durumdu bu.
Derneğin bayanlar komisyonunda çalışan bacılardan biri söz aldı:
Öncelikle şunu belirtmek isityoruz: Burayı kendi eviniz biliniz. Rahat ediniz. Her ne zaman arzu ederseniz lütfen çekinmeden geliniz. Ne sıkıntınız olursa kapımız her daim size açıktır. Çünkü müminler kardeştir. Birimizin sıkıntısı, diğerimizin derdidir. Hem Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurmuyor mu: “Müminler bir vücudun azaları gibidirler. Bir uzuv rahatsızlandığında bütün vücud rahatsızlanır.”
Evlilik ile ilgili durumunuza gelince; siz de biliyorsunuz ki, size zorla dayatılan evlilik, Rabbimizin açıkca yasakladığı bir evliliktir.
Ailenizin bunu anlamaması ve Allah’ın emrine açıkça karşı gelmesi korkutucudur. Siz haram olan bir şeye girişmeyiniz. Ve sonuna kadar direniniz. Bizler, sizin bu müşkülattan kurtulmanız için dua edeceğiz. Köy imamından yardım talebinde bulununuz, biz de inşaallah bu konuda elimizden geleni yapacağız. Gerekirse ailenizle konuşuruz inşaallah.
Camide ders vermenizden dolayı da sizi tebrik ediyor ve bu güzel amelinizin devamı için hayır duada bulunuyoruz. Çünkü gelecek nesil, toplum, şuanki yavrularımızdan oluşacaktır. Onların güzel bir İslamî eğitimden geçip Kur’an öğrenmeleri ve Rabbimizin istediği tarzda tesettüre bürünmeleri en öncelikli görevimizdir. Yaptığınız iş çok hayırlıdır. Bu konuda da gereken her türlü desteği vermeye hazırız. Bundan böyle bizi kardeşiniz olarak biliniz.
Münevver duyduğu sözlerle çok mutlu olmuştu. İçinde bulunduğu yalnızlıktan kurtulduğunu hissediyordu. Yeni tanıştığı bu insanlar kendisine güvenmişti. Uzun bir süre sohbet ettikten sonra ikisi de izin isteyip, en kısa zamanda tekrar geleceklerini ve kendilerini de mutlaka köye beklediklerini söylediler. Ev sahipleri de, sonraki ay dernek bünyesinde düzenleyecekleri Peygamber Efendimiz (sav)’in Kutlu Doğum mitingine davet ettiler Münevver’i.
Köye dönen Münevver ne kadar uğraşsa da ailesini ikna edemiyordu. Üstelik karşı aile de düğünün bir an evvel olması için sıkıştırıyorlardı. Bir türlü anlamıyorlardı. Münevver’in elinden ancak sürekli erteleme geliyordu. Çaresiz kaldığını düşündüğünden sürekli niyazdaydı, bu evliliğin olmaması için.
Bu arada yeni tanıştığı Müslümanlar kendisini ziyarete gelmişlerdi, hem ailesiyle konuşmak, hem de Kutlu Doğum mitingine davet etmek için. Ama nafile, aile dediğinden dönmüyordu.
Birgün Münevver ani bir şekilde rahatsızlandı. İlçe hastanesine, oradan il hastanesi ve oradan da başkente havale edildi.
Doktorlar “Kalp yetmezliği” dediler. Tedaviye cevap vermiyordu. Ve bir gün vefat haberi ulaştı köye. Yeni tanıştığı insanlar ve sevenleri derin bir üzüntüye boğuldular. Bir yandan da içinde bulunduğu zor durumdan kurtulduğuna seviniyorlardı. Çünkü Allah, onun kurtuluşunu böyle takdir etmişti. Bu evlilikten belki de Münevver, son çare olarak Rabbinden canını almasını dilemişti. Ve belki de duası kabul olmuştu.
Bir gün Esma, kitabevine uğradı. Edeble önüne bakarak, üzüntüyle Münevver’in bir vasiyeti için geldiğini söyledi:
Münevver rahatsızlandığında, kendisi için hazırlanan çeyizinin, hayır kurumu olan derneğe verilmesini söyledi. Ve onu mutlaka size getirmemi vasiyet etti. Şimdi onun adına bunu kabul ediniz.
Sanki Münevver, vefat edeceğini hissetmiş ve böyle bir vasiyette bulunmuştu. Allah Azze ve Celle, onun mekanını cennet eylesin. (AMİN)
* Yaşanmış, gerçek bir hayattan öykülenmiştir.
Mustafa Yetiş
E Tipi Ceza İnfaz Kurumu / Adıyaman