Mehmet Sabri ÇALAK / Haber-Yorum

Allah’ın adıyla;

Allah’a hamd Resulüne Salat ve selam olsun.

30 Mart Yerel seçimler sonuçlandı(resmi olmayan sonuçlar). Siyasi partilerde küçük sürtüşmeler dışında ciddi olaylar olmadığı için bu açıdan Allah’a hamdediyoruz. Seçimlerde başarılı olan ve kazanan adaylara hayırlı olsun diyor ve liyakat ile görevlerini yapsınlar diye temenni ediyoruz.

Ak Parti pensilvanya paralel provakasyon çetelerine karşı büyük bir zafer kazanmıştır. Bu noktada şunu diyelim ki DUA’lar Bedduaları sandığa gömmüştür. Elhamdulillah.

Ama Kürdistan yerel seçimlerini değerlendirmek isterim. Kürdistan’da Türkiye Cumhuriyeti devleti yoktur. Bugünden itibaren silahlı güç sahibi pkk, Bdp adıyla özerk Kürdistan’ın sahipleri olmuşturlar. Bu kanıya nasıl vardığımı örneklerle anlatayım.

İlk olay birebir bizi ilgilendiren bir olay. 27 Mart Perşembe 21:30’da babamın evini pkk’li silahlı bir grup basıyor. Karşılıklı silahlar çekiliyor. Kardeşim encümen adayı olduğundan ev pkk tarafından kuşatılmış haldeyken Kocaköy kaymakamına cep telefonundan ulaşıp(21:35) evin pkk tarafından kuşatıldığını söylüyor. Müdahale etmezlerse kendimizi savunacağız diyor. Kaymakam bey aman karşılık vermeyin diyor ve köye jandarmayı göndereceğini söylüyor. Pkk’li çete kardeşimin aracının camlarını kırıp oradan ayrılıyorlar. Yaklaşık 23:00 de jandarma köye varabiliyor. Karakolun yetkil amiri yüzbaşı rütbeli şahısa eşgalleri veriliyor ve pkk’li çeteye müdahale edilmesi isteniyor. Yüzbaşı tuhaf bir cevap veriyor. Barış süreci nedeniyle operasyon yapma yetkileri olmadığını güvenlik güçlerinin eve baskın düzenleyen grupla karşılaştığını da itiraf ediyor. Açıkçası kaldıkları mağaraya ve sayılarına kadar bilgileri ellerinde bulunmasına rağmen barış sürecinden dolayı müdahale edemediklerini belirtiyor. Bu arada köy ve jandarma arası 6 km mesafe yaklaşık 1 buçuk saat sonra jandarma geliyor. Yani olası bir çatışmada sonuçlanmış olması muhtemel bir zaman gecikmeyle asker olay yerine geliyor. Yani barış süreci maslahatı gereği vatandaşın can güvenliği dikkate alınmıyor. Bu konuyla ilgili daha fazla değerlendirme yapmak istemiyorum. Pkk bu hareketiyle bizi sindiremeyeceğini biliyor olmalı ama burada izlenen strateji başarıya ulaştı. Bizim kendi 30 oyumuz dışında köyden yaklaşık 50 oy daha bekliyorduk, hatta oy sayısı 100 civarı çıkabilecek derecedeydi. Ama bu olay bizden çok köyde bize sempati duyan fakat pkk’den çekindiği için oy vereceğini bizim yanımızda söyleyen fakat dışarıda gizleyen bir kitleyi etkileyip hedefine ulaştı. Bu arada bizim ailenin köye ve pkk’ye gönderdiği mesaj onlara ulaşmıştır sanırım. Bu aileden herhangi birine bir şey olursa veya biz köyden çıkmak zorunda kalırsak bu köydeki hiç kimse güven içinde olamayacaktır. Sanırım bu mesaj onlarda kendilerine hem militan hem milis bazında isim isim ulaşmıştır.
Seçim sonuçlarıyla ilgili değerlendirme yapmadan önce Kürdistan’ın kırsal bölgelerinde pkk’nin inmediği tehdit ve şantaj yapmadığı köy yok gibi. Bu sıradan bir siyasi partinin seçim çalışması değil silahlı bir çetenin basbayağı tehdit ve şantajla seçim sonuçlarını manipüle etme girişimiydi ve büyük oranda başarılı oldu.

Yine Kocaköy seçim sonuçları bizim sandık sonuçlarımızla örtüşmüyor. Lokal örnekler veriyorsam da aklı selim bunu Kürdistan’a genellemek gerektiğini takdir edecektir. Hüdapar’a evet oyu Kocaköy’de ilk sonuçlar itibariyle 100 küsür oy idi. Tutanaklar tutuldu ve bu tutanaklar parti il başkanlığına teslim edildi. Fakat şuan itibariyle Anadolu ajansının açıkladığı oy sayısı sandıkların yüzde 90’ından fazla sayılmış ve Hüdaparın aldığı oy sayısı 0 olarak görünüyor. Şu ayrıntıyı da belirtmeliyim ki Hüdapar’ın iddiası olmayan yerlerden biri olan Diyarbakır Kocaköy seçim sonuçlarının dahi açıklanandan farklı olduğunu belirteyim. Ve sandıktan çıkan oyumuz yüzde 2 civarıydı. Ama sonuçlarda 0 görünmesi oyların açıklanmasında dahi vahim bir olay meydana geldiğini gösteriyor. Bunları söylerken bazılarının yüzde 2 iseniz zaten seçilmezsiniz dediklerini duyar gibiyim. Kocaköy seçim izlemelerimiz bittikten sonra il başkanlığını ziyaret ettim. Müşahid tutanakları hesaplanınca yaklaşık yüzde 8-10 civarında bir sonuç bekleniyordu. Ama sonuçlarda Diyarbakır’da yüzde 2 civarı oyun Hüdapar’a gittiği açıklandı. Gerçi ysk seçimlerin resmi sonuçlarını henüz açıklamadı ama bu dahi olayların vehametine farklı bir bakışla bakılması gerektiğini gösteriyor.

Sandıklarda şunu da gözlemledik. Sandık’ların olduğu sınıfların kapısında bdp seçim koordinatörlerinin telefon numaralarının yazılı olduğu A4 ebatlı kağıtlar olduğunu da gözlemledik. Bu dahi sandık kontrolünün kimde olduğu hakkında fikir verecektir.

Bu noktada bir eleştirimiz de Hüdapar’lı kardeşlerimize olacak. Sandıklarda görülen usulsüzlüklere müdahale edilmedi. Sadece olaylara itirazlar yapılacak ve tutanak tutulacak şeklinde müşahitler daha pasif izlemeye sevk edilmiş. Bu durumda bazı yerlerde tutanakları sandık başkanları tarafından imzalanmayıp Hüdapar müşahitleri görmezden gelinmiştir. Bu konuda ysk’ya yapılan itirazların da ciddi bir sonuç getirmeyeceğini de görmüş olmaktayız. Gözlemlerimizde Hüdapar’ın Diyarbakır büyükşehirde bütün usulsüzlüklere rağmen yüzde on civarında oy aldığını gördük. Ama bu ysk tarafından açıklanacak sonuçlarda ne kadar çıkacak merakla beklemekteyim.

Hüdapar seçim stratejisini bdp saldırganlığına ve pkk tehditlerine karşı sağduyulu davranma üzere inşa etmişti. Fakat bu stratejinin halkın pkk karşısında cesarete gelmesini sağlanmadığı ortaya çıkmıştır.

Sandıklarda açık oy kullanma, ölmüş veya oy kullanmamış kişilerin oyunu kullanma gibi hileleri görmezden gelsek dahi seçimlerde Hüdapar’ın daha fazla oy aldığını biliyoruz. Ama henüz çözemediğim nedenlerden dolayı açıklanan sonuçlar alınan oyların yaklaşık yüzde 20’sine tekabül etmektedir. Yani silahların gölgesinde yapılan bu seçimler gerçeği yansıtmamaktadır. Bu duruma sessiz kalan hükümet de burada işlenen cürümlere ve suçlara ortaktır. Hükümet bu konuda barış sürecini bahane ederek olaylara müdahale etmezse sonuçta elinde silah olana karşı halk kendini savunmak için silahlanmak zorunda kalacaktır. Bu da Kürdistan’da kanlı bir iç savaşa kadar gidecek bir sürecin başlangıcı olabilir ki Allah muhafaza bu tamir edilemez yaralar açılmasına sebep olacaktır.

Çünkü kafana silah dayalı haldeyken makul düşünmen mümkün olamaz. Ve eğer boyun eğersen tarihin zillet sahiplerine yaptırdıklarını sana da yaptıracağından emin olabilirsin. Hüdapar bu saatten sonra sağduyu ve efendilikle pkk çetelerine karşı başarıya ulaşabilmesinin imkanı olmadığını anlamıştır umarım.

Seçim tahminlerim görünen şekliyle tutmamış gibi görünse de şartlar ve zemin uygun hale getirilebilirse bu oranlardan dahi daha fazla oy alınacağının mümkün olduğunu biliyorum ve inanıyorum.

Sonuç olarak şunu söylemek gerekirse elinde silah olan kazandı. Sağduyu kaybetti.

Bdp/pkk doğru olmayan bir yöntemle sonuca ulaştı ama Hüdapar hakkaniyetini koruyarak sandıkta kaybetti.

Bazen doğru olmak kazanmaya yetmiyor. Hüdapar stratejisini gözden geçirmeli ve daha dik durmak gerektiğinin farkına varmalıdır.

Hür davanın hür neferlerine selam olsun.

Selam ve dua ile…