Mazi penceresinden seyre daldım eskiye
Zaman okyanusunda yelken açtım geriye
Ceziretül Kürdistan’ın bir bahar sabahında
Hicranlı gönlümle dolandım her yanında
Doludizgin yağıyor kara bulutların haraketiyle
Toprağa şifa düşer yağmurun bereketiyle
Baharla canlanmış ruh bulmuştu bahçeler
Nazenin çiğ taneleriyle ıslanmıştı çiçekler
Gülümsüyordu güne, düşüyordu huzmeler
Demet demet nur saçıyordu ışıktan şuleler
Taze ıtır kokuları yayılırdı her yerden
Papatya ıhlamur mor menekşe her dereden
Coğrafyamda canlar mis nefesle dolar eğleşirdi
Ruhlar Ney’le ülfet bulur huzurla dinleşirdi
Gün vaktidir canlanmış herkes söyleşirdi
İnsanlar akın akın dinine koşar üleşirdi
Teveccüh doğmuş halkta saideynin ardından
Cemaat güneşi yükselmişti doğudan
Sistemde bir endişe dinden yana var telaş
Asırlık kavgadır bu, durma hesaplaş
Karanlık bir ruh gibi gece olunca sahneye
Beyaz toros korkusu heyula gibi her haneye
Korkunun ifritleri çökerler mazlum halka
Zehirden ağ gibi ördüler bölgeyi halka halka
Din düşmanı mürtedler musallat oldu illet
Bir zulümde onlardan inliyordu tüm millet
Avamdan fakirine gariban miskinine yazgı
O bahar yepyeni bir devir açıldığını yazdı
Asırlardır horlanıp dışlanan işkenceye yara bere
Her dem ezilen, inkar görüp çözülen mahrum yere
Doksanlı yıllar idi filizlendi cemaat bahçesi
Dört bucağı şenlendi halkına indi sesi
Rahmandan ikramla hablu-l metin diye indi
Hizba Xwuda idi adı nur ile yeşerdi boy verdi
Bir güneş doğuyordu fecr-i sadığın ta kendisi
İlahi vahyi hayata taşıyordu hizbin nefesi
Asr-ı Saadet güneşiydi bu ufukta doğan
Ashab timsali erlerdi bu yola baş koyan
Rehber bellenmişti Hüseyin imam El-Benna
Her Kutup Mevdudi, İkbal bir yana
Batıyla kirlenmiş çağı aklayıp paklamaya
Saha indi Hizb-i Xwuda İslam’ı sunmaya
Zulüm zorbalık birleşmişti fısk-u fücurla
Hem sistem hem mürtedler taşıyordu gururla
Muannid mürtetlerin öfkesi okunurdu gözlerden
Yaklaşan fırtınanın ayak sesleriydi gelen
Mazlum gönülleri okşayan rüzgârın o sesini
Örtüyordu fırtına terk ediyordu tipiye yerini
Tüm bölgeye cehalet yağacaktı yeniden
Rahmet bulutları çekildi yerlerine derinden
Üç beş sofik diyerek ani bir hamle ile
Dörtbir yandan vurdular müminleri öfkeyle
Hayat hakkı yok size uymaz iseniz bize
Zillet ile itaat ya sürgün ile dize
Heyhat minezzille diye Huseyn haykırdı
Şehadet en güzel icaze gerisi hep lakırdı
Bir Mekke devri daha tecelli ediyordu
Ramda Ten’im vadisi bir daha inliyordu
Ölüm kusan silahlar indi dağdan meydana
Pak davanın çiçekleri açıyordu her yana
Bedirden sahnelerdi yaşanıyordu tek tek
Varlık mücadelesiydi kalmak ya da silinmek
Cami çıkışlarında saldırdılar gençlere
Kur’an aşıklarını dövdüler, zehirdi gecelere
Kur’an’ın şakirtleri vazgeçmeyince sevdadan
Dozunu arttırdılar acı zehrin hiç durmadan
Molla Sabri, Hayriye vuruldular hunharca
Sırtlan sürüsü gibi üşüştüler onca
“Elçiye zeval olmaz” ilkesini çiğnediler
Hasan’la Hüseyin’i hor görüp Dicle’ye gömdüler
Hüzne boğdular saf gönülleri amansız
Darbeler iniyordu inananlara insafsız
Uçsuz bucaksız çölde başladı kumdan fırtına
Sıradağdan bulutlar yere indi ardı ardına
Vaveyla koptu bağrı yanık yüreklerden
Köy köy, şehir şehir kan aktı her yerden
Zulüm etmezdi mü’min zulme rıza bilmezdi
Mürtedlere diz çökmez merhamet dilenmezdi
Muhammed Ata ile başlıyordu şahlanış
Yeni bir merhaleydi durulmadı yaz kış
İnsaflıydı hizbim istemiyordu gür ateş
Mürtet örgüt huy yapmış keleşi kadar kalleş
İdil, Cizre, Silopi yaşanırken Mekke’den bir dönem
Nusaybin, Kızıltepe, Gercüş’te gönüllerde matem
İbrahim Hoca, Vahdettin, Molla Cüneyd kervana
Ğaib ile Rüstem art arda vuruldular bir yana
Bir alemin ölümü Şeyh Zeki ile görüldü
Hunharca kıyıldı, genç Hüseyin öldürüldü
Hicran yürekli canlar ağlarken Nusaybin’de
Genç gibi yaşlılar da şehid, Salih gibi dede
Nasır ile şükrü, Muhammed Nur Batman’da
İşkenceyle katledildi Molla Abdurrahman damda
M. Sıdık ile Ata, Muhammed Nur, Fahrettin
Kanları şehit olur Feyzullah, Veysi’ye yavmuddin
Durmadılar Botan’da, bu topyekün savaştı
Taşıdılar savaşı Amed’e, Gorzan’ı aştı
“Halk içindir tüm çabamız” diyenler
Mazlum halkı katletmeye girdiler
Tüm bölge ateş hattı alevler dalga dalga
Yükseliyor dumanlar her mahalle her sokakta
Muhammed Nur’la nesim Karacadağ’da ateş
Destanımsı cengaver düştü bak Hamza kardeş
Amed ufuklarında toplandı şer odaklar
Molla Ali’ye işkence Aziz cana bombalar
Canlar boğazda düğümlenir hıçkırıklar
Aslan gibi Selçuk’u, Arif’i vurunca alçaklar
Nifak da katılınca şer üçgeni tam oldu
Hizba Xwuda’nın kaybı bir iken bin oldu
Hanifi’yle İbrahim’i vururken mürtetler
Ahmed ile Ekrem’i nifak kervana ekler
Hizba Xwuda direndi bu acı savaşında
Bakınıp duruyordu her dem acı bir yanda
İmdat-u inayet dedi “Eyne Ensarullah”
Gelmedi yardım feryat “Meta Nasrullah”
İşkenceler altında Abdusselam, Murat Can
Acı ile feryada katıyorlar taze kan
Bela bulutları kararmış sağanak acı yağıyordu
Kardeşliğe susayan gönülleri kedere boğuyordu
Hasbunallah nidaları yükseldi dillerden
Sel oldu aktı Arş’a aşk ile derinlerden
Rengarenk çiçekler cennetleri müjdeler
Beheşti Susa, Farkin’de şehitlerden demetler
Heci Celal-u Fuad eklendi, Abdulmennan
M. Emin de düştü bir cenk ki pek yaman
Kenetleniyordu muvahhid Hizbin aslanları
Kurşunla kaynatılmış çelikten Kal’aları
Geçit yok yeise cephe açmıştı Rehber
Burası Bedir’di burası meydan-ı Hayber
İfritten gölgeler çekilirken güneşin üstüne
Tevhid sancağını çektik biz de zillet üstüne
Şehitler çıra oldu davanın yakıtları
Kan verip can kattılar İslam’ın şahbazları
Yıldız yağmuru yağdı dava asumanına
Kazıldı isimleri aşıkların dimağlarına
Aşk libasında şehidler gülümserler her gece
Nevbahar mevsimleri müjdelerler hece hece
Nurefşan bir gençlik seyreder şehidleri
Tüm ömrünü davaya vakfeden seçkinleri
Hüznün kapısı kırıldı, dökülüyor çağlayan
Hazan rengi silindi coşkudur gönle vuran
İslam’ın bülbülleri tüm ülkemde bu ruhla
Neşideler nakşeder şahadet aşkını şuhla
Ey gönül çerağımıza aşk oduyla üfleyen
İzzet ile davayı kanlarıyla besleyen
Şehadet utkusunu yüreklerde süsleyen
Unutulmaz bu fedan ey davaya ruh veren!
Faruk KUZU