22 Mart, İslamî Direniş Hareketi (Hamas)`ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’in şehit edilmesinin 10. yıldönümüydü. On yıl önce manevi liderini, komutanını, babasını kaybeden Filistin bugün onu sıkıntı, zulüm, baskı, kuşatma ve işgal altında yâd ediyor.
Filistin lideri ve Hamas hareketinin kurucusu Şeyh Ahmed Yasin, 22 Mart 2004 tarihinde arzuladığı şekilde bu dünyadan şehit olarak göçtü. İmam Yasin, oruca niyet etmiş olarak sabah namazı için gittiği camide namazını kıldıktan sonra işgal ordusunun hain, gaddar ve alçakça attığı füzeyle felçli bedeni parçalanarak Rabbine yürüdü.
İmam Yasin
Kısmayan sesin ve susturulamayan özgür irade ve görüşün sahibi Şeyh Ahmed Yasin yemek, içmek, evlatlar büyütmek ve ardından ölmek gibi dertleri olan bir insan değildi. Aydın bir düşünceye, reşid bir akla, güçlü bir iradeye, doğru bir azim ve kararlılığa sahip ümmete bedel bir şahsiyetti. O zaman veya şimdi ancak binde bir bulunabilecek ender kişilik sahibi bir insandı.
Felçli bedenine rağmen Şeyh sürekli öne atılan cesur bir insandı. Bütün dünya öğrendi ki oturduğu tekerlekli sandalye bedenini oturtmuşsa da içindeki ruhu ve azmi asla oturtamamıştı.
İşgal rejimi onu tutuklayınca zayıf ve felçli bedeniyle işgal askerlerinin üzerine abanamayacağını ve onlara zarar veremeyeceğini biliyordu. Çok iyi bildikleri diğer husus ise iradesi, dâhiliği, siyasi basireti, imanî ve cihadî planıyla onlarca işgal askerini öldürebileceği, yaralayabileceği veya esir alınmalarına neden olabileceğiydi.
Düşmanı kahreden şahsiyet
Gazze halkı onu hep şefkatli, cana yakın, sakin, vakarlı, kısık sesli, mütevazi, hoşgörülü olarak tanıdı. Buna karşılık az kişi onun işgalcinin kendi halkına yaptığı saldırı ve tecavüzlere karşı bir volkan gibi patlamaya hazır bir kalbe sahip olduğunu bilirdi. Düşman onun dimdik duran sandalyesine karşı durmaktan, atan kalp atışlarını durdurmaktan aciz kalmıştı.
İşgal rejimi, ordusu ve yargısı felçli İmam Yasin’e sağlıklı insanlara uyguladığı muameleyi yapıyordu. Hatta bazen onlara yaptığı şiddet ve baskının daha fazlasını uyguluyordu. İşgalci onu tutuklamasına, kuşatmasına, işkence etmesine rağmen demir gibi duran iradesini bir türlü kıramadı.
İşgal rejimi, felçli Şeyhin bu uygulamalar karşısında zaaf gösterip; baskı, zorbalık, zulüm, despotluk ve tuğyan karşısında çözüleceğini düşünüyordu. Ancak Şeyh gösterdiği sabır ve sebat ile Allah’a olan güveni sayesinde düşmanı kahrediyor, çileden çıkarıyor ve adeta çıldırtıyordu.
Fakirlerin imamı
İmam Yasin hiçbir zaman insanlardan ayrı yaşamamıştır. Evi gayet mütevaziydi. Şehit oluncaya kadar bu şekilde kaldı. Şehit olunca da çocuklarına bu evi bıraktı ki daha sonra burası onun mübarek hayatını insanlara hatırlatacak, çektiklerini ve yaşadıklarını nesillere aktaracak tarihi bir eve dönüştürüldü.
Şehit İmam, evi küçük olmasına rağmen mahallesinin fakirlerini, hareket liderlerini ve mensuplarını, halkını ve halkın muhtaçlarını karşılamaktan geri durmuyordu. Bir taleple yanına giren biri bir şey almadan çıkmazdı.
Şehit olduktan sonra onunla ilgili anlatılan ve neredeyse tevatür derecesine varan hikâyeler, anılar, hatıralar onun “umudum Allah’ın beni şehit olarak kabul etmesidir” sözünü yerine getirmek için ne kadar çırpındığını gösteriyor.
Şeyhten sonra Hamas
Hamas başka bir hareketin güç yetiremeyeceği aşamalardan, virajlardan, saldırılardan, oyun ve entrikalardan geçti. Hêlê gençliğini yaşayan bir delikanlı gibidir. Şeyh Yasin’in tertemiz davetçi dostlarıyla Hamas’ı kurduğunda hareket kendine kitap ve sünnete uygun orta (vasat) düşünce ve cihadı metot olarak benimsedi. Hareket gördüğü bütün sıkıntılara rağmen kurcusu olan İmam Yasin’in gösterdiği yolda tereddütsüz bir şekilde yürüdü.
Şehit İmam hayatında, düşmanın boğazını sıkacak ona rahat vermeyecek, işgalcinin onlardan dolayı rahat ve istikrar görmeyeceği ve hayattan tat almayacağı küçük mücahit grupları oluşturmak arzusundaydı. Ancak Hamas bugün, dostlardan önce düşmanın tanıklığıyla, düşmanı caydıracak, onu hezimete uğratacak, plan ve projelerini başarısız kılacak düzenli bir ordu haline gelmiştir.
Hareket Şeyh Yasin’in üzerinde bulunduğu ilke, hak ve hukuka bağlı olarak; taviz vermiyor, tavrını değiştirmiyor ve ilkelerini çiğnemiyor. Hareket, şeyhin ilke ve çerçevesini çizdiği şekilde Filistin’i nehirden denize kadar kurtarma çizgisini sürdürüyor ve bu konuda kurucusunun yoluna sadık tavrını sürdürüyor.
filistinhaber