GAZİANTEP - Türkiye genelinde “Türkiye Peygamberine Sahip Çıkıyor” konferansı Gaziantep’te Adap Bilim İnanç Derneği(ABİ-DER) tarafından yapıldı. Saat 14.00’de Şehit Kamil Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen programda,  'Peygamberimizi ne kadar tanıyoruz?', 'Peygamberimiz nasıl bir babaydı?', 'Peygamberimiz nasıl bir arkadaştı?', 'Peygamberimiz nasıl bir gençti?' ve 'Din yolunda çekilen çileler' konuları işlendi.

 

Hafız Necmettin Koç’un Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programın, açılış konuşmasını Fatih medreseleri adına Ahmet Boyacı yaptı. Boyacı, “Türkiye Peygamberine Sahip Çıkıyor” programı ile amaçlarının 'Peygamberimizi ne kadar tanıyoruz?', 'Peygamberimiz nasıl bir babaydı?', 'Peygamberimiz nasıl bir arkadaştı?', 'Peygamberimiz nasıl bir gençti?' ve 'Din yolunda çekilen çileler'  ile peygamber efendimizi tanıtmak olduğunu söyledi.

 

Programda, peygamberimizin gençliği, ibadet anlayışı, ticaret ahlakı, çocuklara, davranışı, çektiği eza ve cefalar farklı isimler tarafından anlatıldı.

 

O Muhammedü’l-Emîndi
Programa konuşmacı olarak katılan Mehmet Eyvaz Hoca, “Hiç şüphesiz dünya tarihinin en önemli olayı Hz. Muhammed'in (sav) peygamber olarak gönderilmesidir. Onun mesajı gerek fert, gerekse toplum açısından en çok muhtaç olduğumuz saadet ve huzurun şifrelerini taşır. Selam sana ey nebi! Sen dünyada da ahirette de iyilik, güzellik ve nimet istedin. İnsanlık seni anlamak zorundadır. Cahiliye döneminin yaygın kötülüklerinin hiçbirine bulaşmaksızın temiz bir hayat yaşayan Peygamber Efendimiz (sav) çevresinde iffeti, mertliği, merhameti ve hakseverliğinin yanı sıra ticaret hayatında da doğruluğu ve güvenilirliği sebebiyle “Muhammedü’l-Emîn” veya sadece “el-Emîn” unvanıyla bilinmekteydi.” dedi.

 

“Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim”
Hz Muhammed'in ahlakından örnekler vererek konuşmasını sürdüren Eyvaz, “Efendimizin hayatına baktığımızda tertemiz bir hayat ile karşılaşıyoruz. Her şeyde olduğu gibi ahlaki olarak da zirve olan sevgili Peygamberimiz (sav) tüm insanlığa örnek teşkil edecek bir hayat sürdü. Doğumundan ahirete intikaline kadar tertemiz pak bir ömür! Bizim onu ne kalemlerimizle ne de kelamlarımızla anlatma şansımız yoktur. Ancak kelamlarımızı onunla süsler itibarımızı yükseltiriz. “Ben ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diyen bir peygamberi anlatmak veya Rabbimiz tarafından “Sen yüce güzel bir ahlak üzeresin” buyrulan bir peygamberi anlatabilmek mümkün olmasa da örnek almamız için inşallah o peygamberin  yüce ahlakından sürekli bahsetmeliyiz. Peygamberimizin hayatı küçük bir ev halkından oluşan dünyaya kapalı bir yaşam tarzı olan bir ev değil bilakis bütün insanlığa hayatının her safhasında eğitim veren bir yaşantısı vardı. Peygamberimiz insanları mallarına mevkilerine göre asla sınıflandırmaz. O, fakir ve yoksul gibi bir ayrım yapmazdı. Hiçbir insanın  sözünü kesmez insanları alt etmek için ifade kullanmazdı. Aynı zamanda kendisi bir eğitici olduğundan şahit olduğu veya kendisine ulaştırılan yanlışlıkları insanlar kendisinden özür dilesin diye değil hakkı hakikati öğrensinler diye söylerdi. Onları rencide etmeden üzmeden yanlışlarını düzeltildi. Peygamberimiz devamlı somut durgun bir şekilde asla durmaz, sahabesine latife yapar onları neşelendirirdi. Onlarla arkadaşlık yapardı.” şeklinde konuştu.  (Ökkeş Korkmaz - İLKHA)