KONYA- Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 341. Hafta basın açıklamasını merkez kayalıpark alanında gerçekleştirdi.  Platform adına basın açıklamasını Mustafa Büyüksarıkulak yaptı.

Büyüksarıkulak siyasi muhalefetlerin her zaman şeriat istediklerini ve iktidarların şeriata muhalif olmakla suçlandığını belirterek, “ ‘Şeriat İsterük’ cümlesi siyasi tarihimizin en etkili sloganlarından biri olmuştur. Her siyasi muhalefet şeriat istemiş, iktidarı şeriata muhalif olmakla suçlamıştır. Kendileri iktidara geldiklerinde açıkça şeriat aleyhtarlığı yapıp, şeriatı yasaklayanların tarihlerine bakıldığında onların da "Şeriat isterük" diye slogan attıkları görülecektir. Sokakları "kahrolsun şeriat" diye inletenlerin de fikir babalarının bir tarih "Şeriat isterük" diyenlerden olduğu bir gerçektir. Muhalefette "Şeriat isterük" deyip iktidara gelince Şeriat aleyhtarı olmak siyasi bir teamüldür ülkemizde.” dedi.

“Bir başka siyasal teamül de iktidarın kendisini ve uygulamalarını meşru göstermek için ulema sınıfının meşruiyet fetvaları yayınlamasıdır. Dine uygun olsun olmasın, her devirde yapılan uygulamalar için meşruiyet fetvaları sürekli verilmiştir. Kâbe’nin mancınıkla atılan taşlarla yıkılmasından, Hz. Hüseyin`in şehadetine kadar her olaya bir meşruiyet fetvası bulunmuştur. Hülagu`nun orduları da ulema sınıfının fetvalarından sonra İslam topraklarına girmiştir.” diyen Büyüksarıkulak tarih boyunca iktidarların uygulamalarını meşru göstermek için fetva yayınladığını vurguladı.

Büyüksarıkulak, şeriatı lağvedip, İslam kanunlarını yasaklayıp, Hilafeti ilga edip, laikliği ilan edenlerinde ilmiyye sınıfından fetvalar aldığını, onların bu uygulamalarını meşru sayan ulemaların sürekli bulunduğunu dile getirdi.

Demokratik yollarla seçilmişlerin laik bir devletin yöneticileri olmalarına rağmen meşru ilan edilmesini eleştiren Büyüksarıkulak, “ ‘Her yönetim erki `adalet, hakkaniyet, emanet, ehliyet ve mesuliyet` prensiplerine bağlı kalmak durumundadır. Bu çerçevede demokratik yollarla halk tarafından seçilmiş olan meşru otoriteye itaat ana ilke olup, fitneye yol açan her türlü tutum ve davranış asla tasvip edilemez.’ cümlesi de 110 İlahiyatçı tarafından bir bildiride kullanılmıştır. Yönetimin şekli, uygulanan yasalar, hiç hesaba katılmaksızın laik bir devletin yöneticileri demokratik usullerle seçildiği için meşru ilan edilivermiştir.” İfadelerine yer verdi.

Laik bir yönetimin demokratik yollarla seçilmesinin meşru olması halinde demokratik usullerle seçim yapılan emperyalist ülkelerin de meşru sayılması gerektiğini belirten Büyüksarıkulak, “Laik bir yönetim, demokratik usullerle seçildi diye meşru ise; yeryüzünün demokratik usullerle seçim yapan emperyalist ülkelerini de meşru saymak gerekmez mi? İsrail terör örgütü de demokratik yöntemlerle seçim yapmaktadır. Şimdi onlara da mı? Meşru diyeceğiz!” diye sordu?

İlahiyatçıları uyaran Büyüksarıkulak, “Unutulmamalıdır ki; meşru şer`î olan demektir. Yani İslam Hukukuna uygun olan demektir. İlahiyatçıları uyarıyoruz...’e fela ta`qılûn...’ Hiç akletmiyor musunuz?” ifadesini kullandı.

Büyüksarıkulak son olarak, “Ümmetin yiğit evlatlarından, Dudayevlerin, Basayevlerin, Hattabların varisi Dokko Umarov öncülerinin yolunu sürdürmüş, izzet ve şerefle dolu hayatını Şehadetle sonlandırmıştır. Kafkasya`nın yiğit evlatlarına taziyelerimizi bildirir, Şehadetini tebrik ederiz. Şehidlerin toprağa dökülen kanları, Kıyam fidelerini zafer meyvelerine dönüştürünceye kadar sulayacağına olan inancımızı ilan ederiz.” sözleriyle basın açıklamasına son verdi.

(İlyas Yavuz, İsmail Yılmaz-İLKHA)