Esselamu Aleykum Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu Ve Magfiratuhu Ebeden Ve Daimen ...
Değerli abilerim, sizi ümmet olarak çok özledik. Aramızda olmamanızın verdiği eksiklik ile maneviyatta; gündüzlerimiz sisli ve boğuk, gecelerimiz ayaz ve soğuk geçiyor. Sizin soğuk mahsenler de olmanızı biz, Hz.Yusuftan dinlemiştik. O ki sizler ki; Rablerini bir bildikleri, kulluğu sadece O’na has kıldıkları, O’ndan başka ibadet edilmeye layık birisini görmedikleri, O’nun dostlarına şefkatli bir dost, düşmanlarına da amansız bir düşman oldukları için gelmiştiler cezaevine... Ne kadar zalimce bir "müfteri" ki sizler için “ceza-evi” ibaresi kulandılar.
Üstad’ın deyimiyle; “Madem her yer misafirhanedir; eğer misafirhane sahibinin yar ise, herkes yardır, her yer yarar. Eğer yar değilse, her yer kalbe dardır ve herkes düşmandır” Sizle bu yolla Allah’a yaklaşmayı yollarını arıyorken, bizlerde o yolda size yar olmak için “sebat” ettik.
Değerli abilerim, biz sizlerin öğrettiğiniz; olgun bir şahsiyet, sağlam bir kişilik, derin bir kültür, engin bir tecrübe, imandan kaynaklanan bir cesaretten başka bişi almadık batıldan.
Bize cesur olmayı siz öğrettiniz. Gerçektende öyle değil miydi? zalimlerin genel karakteristik özelikleri? Ellerine güç geçtiğinde eli-kolu bağlı insanlara zulmeden, haklarını elinden alan, işkence eden yaratıkların en büyük özellikleri korkaklıkları değil miydi? Biz sizin rehberinizi takip ettik, O rehber ki; Davası için izzet ve şeref ile şehadette erişti. Biz size düşmanlık eden, kin besleyen, sizi iftiralar ile gözümüzde düşürenleri de takip ettik. Onlar da; Nemrud’un yakalandığı gibi daha bir fiske bile yemeden; “Ben devletin vereceği her göreve( öldürmeye, iftira etmeye, zulmetmeye, şantaj kulanmaya) hazırım” dediklerini duyduk.
Bugün ise üstad’ımızın dediği gibi; “İhlas, küfürde de olsa semeresini veriyor” hamd olsun Allah’a ziyadesi ile veriyor bizlere. Hepsi sizin gayret ve çabalarınız sonucunda oldu. Bize bir miras bıraktınız; Hiçbir şart altında ibadetlerimizden taviz vermeyeceğimizi, sırf ibadetimizi özgürce yapabilmek için her türlü zorluğu göze aldığınızı, muhacir olmuşluğu, boykotlara uğramışlığı, eğitim hakkınızın elinizden alındığı, memurluktan atılmışlığınızı, iş yerlerinizi kapatmak zorunda bıraktığınızı, zindanlara atılmışlığınızı, ama ibadetlerinizde bir an olsun taviz vermediğinizi, hiçbir zorluk altında gevşeklik, tembellik, zayıflık, göstermediğinizi gösterdiniz. Bizde size şu müjdeyi veriyoruz; “Müminlerden öyle yiğitler vardır ki, onlar Allah’a verdikleri sözde sadakat gösterdiler. Onlardan bazıları şehit oluncaya kadar çarpışacağına dair yaptığı adağını yerine getirdi. Kimisi de şehit olmayı bekliyor. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler" (Ahzab suresi ayet 23). Efendimizin de buyurduğu gibi; “Güneşi sağ elime, ayı sol elime verseler ben asla davamdan dönmem. Ya Allah-u Teâlâ bu dini bütün cihana yayar, vazifem biter veya bu yolda canımı feda ederim” Bizde size Ayet’e ki ve hadis-i şerif’i söyleyerek sadakatımızı göstereceğiz biiznillah.
Yüce Allah’ın insanlara peygamber göndermeye başlamasından bu yana inanç sisteminin temelini tevhid oluşturmaktadır. Bu ilkede bir değişiklik, bir farklılık sözkonusu değildir. İlahın, ma’budun birliği ilkesidir bu. İlahlıkla Rabb’lığı birbirinden ayırmak mümkün değildir. Hem ilahlıkta hem de kullukta şirke yer yoktur. Bu ilke, evrensel yasalar sistemi gibi kalıcı ve değişmezdir. Bu yasalar sistemine bağlıdır, onun bir parçasıdır tevhid. Tevhid inancını bizler de tıpkı; Hz. İbrahim, Nuh, Musa, Davut, Süleyman, İsa gibi ihlas ve azimle, kararlılık insanlara bu illahi çağrıyı ulaştıracaz inşallah.
Sizleri Allah’a emanet eder, o şefkat ve merhamet kokan ellerinizden de öperim. Tüm yusuf-i medresede tahsil gören abilerimi sevgi ile kucaklıyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun. Selam ve Dua ile.
Esselamu Aleykum Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu...
Adnan Memiş / Tekirdağ - Yaş: 21