Hasan Yılmaz / Doğruhaber / Rehberlik
Sınav, çileli yolda aşığın Maşuk’a kavuşma arzusudur. Sınavın mahiyetini anlamak için sınavın tarihi gelişimini bilmek gerekir. Sınavın tarihi insanlığın tarihiyle başlamıştır. Sınav hayatın her alanına konu olmuştur. Sınavın siyaseti bile yapılmıştır. Bu konuda geçmişteki ya da bugünkü mağduriyetlere bakarak zihinsel açılımlar yapabiliriz.
Uhrevi anlamda ilk sınavı veren Babamız Hz. Âdem ile Annemiz Hz. Havvadır. Atalarımız da çevresel faktörlerden etkilenip hata yapmışlardı. Sınavlarda kusursuzluk arayanlar unutmasınlar ki hata insanın varlığıyla var olagelmiştir. Fakat Hatanın derecesi önemlidir. Uhrevi sınavda bir hata cennetten çıkarılmaya sebebiyet verirken, dünyevi sınavda en fazla dört yanlış bir doğruyu götürmektedir.
Bilindiği üzere pazar günü Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS)yapılacaktır. İki milyon seksen altı bin kişinin gireceği sınavın içeriği; Türkçe, sosyal bilimler, matematik ve fen alanlarından oluşmaktadır. Her alandan kırk soru gelmekte. Dikkat edilmesi gereken konulardan biri sosyal bilimler kısmındaki son beş soru, bu soruları yabancılar çözeceklerdir. Bizler birden kırka kadar çözmek zorundayız. Otuz beş soru çözüp kırktan sonraki beş soruyu çözersek bize puan getirmeyecektir. Yapılacak yanlışlık bizleri din kültürü öğretmenliğini kazanmaktan alı koyup ilahiyata götürecektir.
Yüz altmış sorumuz yüz altmış dakikamız olacaktır. Zamanımızı iyi kullanmalıyız. Sınava başvuranların sayısına bakıp tereddütler yaşamayalım. Sınava giren birçok insan çeşitli nedenlerden sınava gireceklerdir. Askerlik, polislik, yetenek sınavları, açık öğretim sınavsız geçiş vb. İkinci sınavda bu rakamın yarısına yakını sınava girmeyeceğine göre endişe etmeye gerek yoktur.
Sınav yerimize girerken sınavın kurallarını bilip ona göre hareket etmeliyiz. Uyum problemi yaşamamak için bir gün öncesinden gidip sıramızda oturup bir deneme çözmeliyiz. Sınav günü her zaman ki gibi deneme sınavına gider gibi, sınava girmeliyiz. Yiyecek, içecek ve giyimlerimizin sadeliği bizi rahatlatacaktır. Sınava girerken sınav giriş belgemizi ve kimliğimizi unutmamalıyız. Sınav giriş kâğıdının tertemiz bir kâğıda çıkarılması gerekir. Müsvedde kâğıtların kabul edilmeyeceğini unutmayalım. Fotoğrafa ve kimlik kartındaki soğuk damgaya dikkat edelim. Bu evrakları aldıktan sonra okulumuza doğru gidelim. Sınıfımıza girdiğimizde herkesin kendi dünyasını yaşadığını görüp his edeceğiz. Optiğimizdeki gereken yerleri işaretlerken az da olsa heyecan olacaktır. Bu da normaldir. Kitapçığımızı kontrol ettikten sonra başlama ziliyle bütün mazeretleri bir kenara bırakıp inanarak çözmeliyiz. Çözerken de inanmalıyız. Herkes kendi mahşerini yaşarken, emeğin ve inanmanın önemli olduğunu unutmayalım.
Başta birkaç basit soruyu çözüp metabolizmamızın kendini dengelemesini sağladıktan sonra, kanaat ettiğimiz şıkları cesurca işaretlemeliyiz. Çözdüğümüz her soruyla otuz bin kişiyi geçtiğimizi unutmayalım. Çözemediğimiz soruyla inatlaşmayalım. Sorularımızı çözüp bitirdikten sonra şüpheci olmamaya gayret gösterelim. Sınavın sonucunu, bizleri ayakta tutan, gözeten, sonsuz kudret sahibine bırakalım.
Ailelerden ricam okul bahçelerine gidip çocuklarını bekleyip strese sokup ağlatmasınlar, sınava girerken ağlamayla aile karşısındaki ağlama farklıdır. Öğrencilerimizin sağlığı önemli olduğu kadar gözyaşları da kutsaldır. Rabbim zihin açıklığı versin, Allah yar ve yardımcınız olsun.
Selam ve dua ile…