Son zamanlarda çok karışık dönemler yaşıyoruz. Suçlayanlar, suçlananlar, birbirine çamur atanlar, kendilerini aklamaya çalışanlar vs. benim gibi halk kesiminden olan insanlar ise bir şeyler anlamak için televizyon karşısına oturup haber saatlerini, tartışma programlarını izlemeye çalışıyor.

Özellikle işi yargıya düşmüş, daha doğrusu yargıdan darbe almış, haksızlığa uğradığına inanan mahkûm ve yakınları son günlerde bu tür haber ve tartışmalara daha dikkatli bakıyorlar. Bunun sebebi yargıya olan güvensizliğin yüksek sesle dillendiriliyor olması ve çiğnenen hakların iadesinden bahsediliyor olmasıdır. Ben de eşimin İslami davadan(Hizbullah)cezaevinde olmasından dolayı merak içindeyim. Acaba gerçekten bu ülkede adalet yerini bulacak mı? Çiğnenen haklar iade edilecek mi? Açıkçası pek ümit içinde değilim. Vatandaşı olduğumuz Türkiye Cumhuriyetinde ne yazık ki birileri her zaman üst zümre denilip ayrı muamele görür, kayırma yapılır, diğerleri görmezden gelinir. Daha açık bir ifade ile dindar bu ülkenin yetim evlatlarıdırlar. Herkes çok iyi biliyor ki en büyük kumpaslar, hak ve hukuk ihlalleri dindar insanlara karşı yapıldı. Herkes Ergenekon, Balyoz, KCK vs. davalarda mahkemelerin taraflı karar verdiğini bağıra bağıra söylerken kimse dindar insanların eften püften sebeplerle bazen de sebepsiz yere astronomik rakamlarla aynı yargı tarafından cezalara çarptırıldıklarını söylemek istemiyor.

Herkeste bir "Aman ne yapsak da bu Ergenekon vs. davalardan içeride yatanlar çıksın ama İslami kimliklerinden dolayı içeride olanlar çürüsün. Aman onlardan söz etmeyin gündeme gelmesin" telaşı var.

Beş yılını tamamlayanlar kahraman ama zulme uğramış bir eda ile dışarı salınırken,15-20 yılını masum olduğu halde cezaevinde dolduran insanlar maalesef eften püften ve güvenilirliği sorgulanan aynı yargı tarafından türlü entrikalarla verilen cezalarının bitmesini bekleyecekler. Bu nasıl bir ülke, nasıl adalet! Bu hükümet bu şekilde mi adalet dağıtıyor. Biz bu durumu kendimize bile anlatamıyorken çocuklarımıza nasıl izah edeceğiz?

Çocuklarımız her gün seçkin zümrenin ve çetelerin tahliye haberlerini izlerkenyerleşim yerlerinden uzak, en ücra köşelere sürgün edilen babalarının görüşüne giderken trafik kazaları geçiriyorlar.

Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılıyor. Peki ya DGM`ler tarafından geçmiş yıllarda ceza yağdırılan insanlar ne olacak. Tutukluluk süresinin kısaltılması ile ilgili olarak birkaç hükümet yetkilisinin şöyle söylediklerine şahit oldum: "Beş yıl mahkeme karar veremiyorsa sıkıntı var demektir." Peki ben de soruyorum 11-12yıl mahkeme olup da sonunda delil yetersizliğinden 30 yıllara, müebbet cezalara çarptırılan insanlar ne olacak? Hükümet eğer gerçekten adalet partisi ise muhalefet gibi davranıp meydanlarda konuşmakla yetinemez. Paralel yargıdan ve paralel yapıdan bahsedip orada duramaz. Böyle bir şeyi muhalefet yapar. Eğer ortada hak ve hukuk ihlali olduğuna inanıyorlarsa" bu yapı bize kumpas kurdu, ayrıca seçkin zümre ve popüler davalarda da kumpas kurdu geriye kalanlar hak etmişti” dememelidir. Eğer bu devlet bizim de devletimizse biz de bu ülkenin vatandaşıysak biz de yakınlarımıza en büyük kumpasların kurulduğunu, en büyük zulmün yıllardır cezaevinde ömür tüketen ama hep görmezden gelinen yakınlarımıza yapıldığını biliyor ve hükümetten sadece seçkin zümre için değil bizim gibi mağdur edilmiş insanlar içinde adım atılmasını bekliyoruz. En azından eski siyasi davaların dosyalarına bakılsın. Tarafsız bakan bir insan nasıl hak ihlalleri yaşandığını görecektir. Eğer haksız yere bir tek insan bile hürriyetinden yoksun bırakılsa bunun vebali hükümetin boynunadır.

Geçen gün bir televizyon kanalında Başbakan bir meydanda halka paralel yapıyı anlatıyordu. Söylediği şeylerin tümüne katılıyorum ancak tek katılmadığım şey bu paralel yapı bütün bunları yaparken herhalde başbakanlık görevindeki kişi ben değildim. Kendisi idi, yani aslında bütün bunların bir sorumlusu da kendisidir. Mademki sorumluluğun yarısı göz yumduğu için kendisinde meydanlarda muhalefet gibi davranmak yerine yapılan yanlışları düzeltme yoluna gitmesi gerekiyor. Bunları düzeltirken de sadece belli bir zümrenin haklarını değil, geriye dönük yapılmış olan bütün hak ihlallerini düzeltmesini bu ülkenin vatandaşı olarak kendisinden bekliyoruz.

Aksine davranıp sadece popüler davalarda düzeltmeye gidip işin kolayına kaçarak gerisini bırakırsa bunu İlahi adalet kabul etmez, ayrıca sorgulayıcı yeni nesil sorgular. Hükümet eğer paralel yapıya ve yargının taraflı olduğuna inanıyorsa kolaycılığı bırakması, bu yargı ve paralellerin hışmına uğrayıp yıllardır cezaevi yatan insanların davalarını gözden geçirmesi, hak ihlali varsa alınan haklarını geri vermesi gerekiyor. Aksi halde bu vebalin altında kalır.

Son olarak, her fırsatta kadın haklarından ve özgürlüğünden söz eden BDP denilen azgın grubun Van`da birkaç masum hanıma saldırıp darp etmesini kınıyor ve bu azgın grupla aynı ırktan olduğum için üzüntü içindeyim. Aynı şekilde bu grubun içindeki kadınlar da nasıl bir mantığa sahipler merak ediyorum...

Hanife ÇELİK / BATMAN / doğruhaber