HABER MRK-Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Ergenekon Davası tahliyelerini değerlendiren bir açıklama yaptı. Başbakan’ın düne kadar “savcısı” olduğu davalarda bugün adeta avukatlık rolünü üstlenmesinin hayra alamet bir gelişme olmadığını belirten Kaya, dün darbe suçundan yargılanıp cezalandırılanlar içinde masum insanların da bulunmasından kalkarak bugün masumlarla yetinmeyip suçluları da tahliye etmenin doğru bir yöntem olmadığını ifade etti.

 Kaya yaptığı yazılı basın açıklamasında, son günlerde yaşanan bu karmaşadan çıkış yolunun  “genel af” olduğuna  işaret ederek, 28 Şubat sürecinde, çeşitli ‘İslami örgüt’ suçlamalarıyla cezalandırılan ve on yıllardır hapishanelerde yatan Müslüman tutukluların serbest bırakılmasını istedi.

Özgür-Der genel merkezinden yapılan açıklamadan önemli bazı alıntılar şöyle:
“Hükümet ve Meclis’in attığı adımlarla, bir kısmının cezaları onanmış, bir kısmı ise onanma aşamasına gelmiş darbe sanıkları, yasal gerçeklik göz ardı edilerek, medya desteğiyle kamuoyu vicdanında adeta birer “halk kahramanı”, “masum melek” konumuna terfi ettiriliyorlar. Bu durumda Şener Eruygur gibi, Hurşit Tolon gibi, Doğu Perinçek gibi darbecilikle yoğrulmuş isimlerin kaldıkları yerden devam etmek üzere salınmaları doğal addediliyor. Yakında listeye Çetin Doğan’ın da eklenmesi şaşırtıcı olmayacaktır!

AK Parti Hükümetinin Gülen Cemaati ile yaşadığı kavgayla birlikte sergilediği tutum, mağduriyetlerin telafisi adı altında açık bir savrulma sürecinin işaretlerini vermektedir. Başbakanın düne kadar “savcısı” olduğu davalarda bugün adeta avukatlık rolünü üstlenmesi hayra alamet bir gelişme olarak görülemez. Yeniden yargılama kapısının aralanması gayretleriyle başlayan bu süreç zorlama düzenlemelerle sürdürülmüş ve olağanüstü yorumlarla darbecilerin aklanmasına doğru evirilmiştir. Kimse “Tahliye edilmeleri bu kişilerin beraat ettikleri anlamına gelmez, cezalarının onanması durumunda cezaevine dönecekler!” diye kimseyi kandırmasın! Kamuoyu vicdanında bu şekilde masumlaştırılan bu kişilerin yeniden cezaevine tıkılmaları çok daha büyük sarsıntı demektir ve şartların buna kesinlikle uygun olmadığı açıktır.

Mağdurlar Sadece Darbe Davasında Yargılananlardan İbaret Değil!

Mamafih bu durumda aynı mantığın neden sadece darbe sanıkları için geliştirildiğini, başta 28 Şubat hukuksuzluğunun mağdur ettiği insanlar olmak üzere hukuk dışı yargılama mekanizmasının zulmüne uğramış sayısız siyasi mahpus için aynı duyarlılığın gösterilmediğini de sormak isteriz.

Hükümet gerekli gördüğü anda kararlılıkla, yasal düzenlemeler yaparak mağdur edildiğini düşündüğü pek çok kişinin özgürlük yolunu açabildiğini göstermiştir. Öyleyse aynı kararlılık ve duyarlılık 28 Şubat sürecinde brifing tezgahından geçirilmiş yargı tarafından İslami örgüt suçlamalarıyla yargılandıkları mahkemelerde hukuksuz bir şekilde ağır hapis cezalarına çarptırılmış insanlardan neden esirgenmektedir?

Genel  af tıkanıklığı aşmanın formülü olabilir!

Ve tam bu noktada, tüm bu yargı karmaşasından çıkış yolu olarak genel af seçeneğinin gündeme alınması gerektiğini hatırlatıyoruz. Türkiye’de olağanüstü şartlarda, olağandışı yargılama usulleriyle mahkûm edilmiş ve kimisi halen yargılanmakta olan tüm siyasi mahkumlar ve sanıklar için genel af düzenlemesine gidilmesinin bu karmaşadan çıkışın en makul ve mantıklı yolu olduğu görülmektedir.

 AK Parti Hükümeti kamuoyu gündemine taşınmış bazı davalara özel ihtimam göstererek; kendisine yöneltilen eleştirileri-suçlamaları savuşturmak için konjonktürel adımlar atarak; İlker Başbuğ örneğinde görüldüğü üzere seçici-ayrımcı davranarak belki sesi çok çıkan çevreleri memnun edebilir ama bu yolla adaleti sağlayamaz. Yapılması gereken şey birilerinin beklentilerini karşılamak yerine herkes için mağduriyetleri giderecek bir formül üzerinde yoğunlaşmayı seçmek olmalıdır!” (İLKHA)