DİYARBAKIR - Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği (DİSİAD) “UNESCO’ya adaylık sürecinde Diyarbakır Surları ve Turizme Katkıları” adlı bir panel düzenledi. Panele çok sayıda işadamının yanı sıra Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç ve birçok gazetecinin de katıldığı görüldü.
Panelde konuşan Diyarbakır Valisi Mustafa Cahit Kıraç ise, barış süreciyle gelen turist sayısında artışlar olduğuna değinerek, “Topraklarında barındırdığı 33 medeniyetin ortak kültürü ile uygarlık tarihinin en önemli basamaklarını oluşumu ve gelişiminin izlendiği Diyarbakır, isminin her bir hecesinde tarihin her dönemini barındıran kadim bir şehirdir. Bu şehir her gelen uygarlıktan bir kültür almış bu kültürü kendisinden sonra gelen medeniyetlere bırakmıştır. Bilindiği gibi dünyada son yıllarda turizm eğilimleri değişmekte ve çeşitlenmektedir. Deniz kum ve güneş turizmi dışında tarih, kültür, inanç gibi yeni ve farklı turizm alanları oluşmakta ve hızla gelişmektedir. Her ne kadar illimize gelen yerli ve yabancı turist halen istediğimiz sayıya ulaşmasa bile özellikle çözüm sürecinin getirdiği huzur ve barış iklimi sayesinde geçtiğimiz yıl ilimize gelen turist sayısında çok ciddi yüzdesel artışlar olmuştur. Bu açıkça görülüyor ki bu süreç böyle devam eder ve sonlanırsa turist sayısındaki artış devam edecek ve istediğimiz sayıya ulaşacaktır.” dedi.
“Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır halkının ortak güvencesi altındadır”
Gündemde olan Hevsel Bahçeleri ile ilgili olarak açıklama yapan Kıraç, “Bu arada yeri gelmişken şu konuyu altını çizerek vurgulamak istiyorum Hevsel Bahçeleri kesinlikle bir kültür ve doğa havzasıdır. Ve doğal yapısıyla korunup gelecek nesillere aktarılacaktır. Dicle Vadisinin ekolojik özelikleri kesinlikle muhafaza edilecektir. Ve hassasiyetle korunacaktır. Bu Diyarbakır halkının ortak güvencesi altındadır. Bu konuda tüm tedbirler alınacak bu alanın konut yapımına veya herhangi bir yapılaşmaya açılmayacağını bir kez daha huzurlarınızda vurgulamak istiyorum.” ifadelerine de yer verdi.
“Şimdi yaraları sarma zamanı”
Programda konuşan Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği (DİSİAD) Başkanı Burç Baysal, barış sürecinin çok önemli olduğuna değinerek, “Bu bölgenin tahrip olan ekonomisinin barış süreci ile birlikte tekrar gündemde tutmak istiyoruz. Bu coğrafyada yaşayan herkes bu çatışmalı süreçten etkilendi. Binlerce insanımızı kaybettik. Doğamızı ormanlarımızı kaybettik. Şimdi yaraları sarma zamanı gelmiştir.” dedi.
“Bölgemiz inanılmaz tarihi ve doğal kaynaklara sahiptir”
Yaraların sarılmasında turizm sektörünün önemli bir rol oynayacağını söyleyen Baysal, “Neden turizm diye soracak olursanız. Bölgemizin inanılmaz tarihi ve doğal kaynaklara sahip olduğunu bu salondaki bu şehirdeki insanların bilmesi için bir ortam oluşturduk. Truzim ekonomik gelişme ve ili yaratmanın en önemli araçlarından bir tanesidir. Bu toplantıyı bizlere miras olan bu yapıtları tüm dünyaya tanıtmak amacıyla düzenledik.” ifadelerine yer verdi.
“Diyarbakır hak ettiği sırada değildir”
GÜNSİAD Başkanı Şahismail Bedirhanoğlu ise, Diyarbakır’ın sosyo-ekonomik olarak hak etmediği sırada olduğunu söyleyerek, “Bu bakımda bu bölgeler arası olan gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak ve Diyarbakır’ın refahtan bir pay almasını sağlamak için ciddi potansiyellerimiz var. Bunların başlıcaları tarım ve turizmdir. El değmemiş sektörü de turizmdir. Biz henüz bu sektöre yatırım yapamadık. Bu sektörün tanıtımı konusunda hem şehir olarak hem toplum olarak tam yapamadık. Turizm gibi sektörlerde verim alabilmek için gerçekten istikrarlı olmak gerekir. Diyarbakır önümüzdeki yıllarda önemli bir turizm merkezi haline gelecektir. Onun için ben sur içi belediye başkanı seçilecek olan adayın surlar için önüne ciddi bir hedef koyması gerekiyor.” dedi.
“Barışın olmadığı bir yerde kalkınma olmaz”
Barışın olmadığı bir yerde kalkınmanın olamayacağını ifade eden Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar sözlerine şöyle devam etti: “Ben barış sürecini 1`e benzetiyorum önüne ne kadar sıfır getirilse o kadar değerli olur. Sıfırlar çekilse 1’in hiçbir önemi kalmaz. Dolayısıyla barışın olmadığı bir yerde ne kalkınmadan bahsedebiliriz ne ekonomiden bahsedebiliriz. Bir yıldır devam eden bir süreç var ve o 1’in kalıcı olabilmesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir. İlk defa burada buğday ekilmiş, ilk defa burada hayvan evcilleştirilmiş dolaysısıyla muazzam bir potansiyelimiz var umut ediyoruz ki, çözüm süreci ile beraber, olmayan potansiyelimiz devreye girecektir.” (M. Zeki Aygur Ali Gültekin - İLKHA)