Mehmet Özcan / Doğruhaber
Körfez ülkelerinden Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn Katar`dan büyükelçilerini çekme kararı aldı. Yapılan ortak açıklamada "Ülkelerimizin güvenliği için ortak tedbirler alınması için tüm ikna çabamıza rağmen Katar hiç adım atmadı" denilerek `güvenlik ve istikrarı korumak amacıyla` alınan ortak kararla büyükelçilerin Katar`dan çekileceği ifade edildi.

Katar ise, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın büyükelçilerini çekmesinin üzücü olduğunu ve bölge halkının çıkarlarına hizmet etmediğini fakat kendilerinin aynı şekilde karşılık vermeyeceklerini açıkladı.

Mısır’ın cunta yönetiminin ise üç ülkenin elçilerini geri çekme kararını sevinçle karşıladığı belirtiliyor.

Alınan bu kararın arkasında Katar’ın İhvan-ı Muslimin ve Hamas`a verdiği destek yatıyor. Ayrıca Mısır cuntasına karşı duruşu ve Türkiye ile aynı vizyona sahip olma yolunda çabası, Katar’ı Batı ile işbirliği içerisinde bulunan Suudi ve yandaş Arap rejimlerinin hedefi haline getirmiş bulunuyor.

Üç körfez ülkesinin Katar’dan elçilerini çekmelerini, Katar’da bulunan Moritanyalı ünlü düşünür Dr. Muhammed Muhtar eş-Şankıti’ye sorduk. Dr. Şankıti, bölgede halk iradesinin dikkate alındığı Türkiye ve Katar ile rejim iradesinin hakim olduğu Suudi ve Mısır cuntası olmak üzere iki ana vizyon olduğunu ve bu iki kutbun her biri batıya kendi vizyonlarının dikkate alınması gerektiği mesajı verdiğini ifade etti. İşte eş-Şankıti’nin sorularımıza verdiği cevaplar…

KATAR TÜRKİYE İLE, SUUDİ MISIR’LA AYNI VİZYONDA

Sayın Şankıti Suudi, BAE ve Bahreyn’in Katar’dan büyükelçilerini çekmeleri konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Aslında var olan baskıların bir sonucu. Katar’a daha önceden de açıktan veya gizli baskılar yapılmıştır. Çünkü şu anda bölgede iki ana vizyon söz konusudur: Katar ve Türkiye’nin başını çektiği vizyon. Bir diğeri de Suudi’nin ve Mısır darbecilerinin sahip olduğu vizyon. Türkiye ve Katar vizyonu şuna dayanır ve Batı’ya şu mesajı verir; ‘sizin artık Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerinizde halk iradesini dikkate almanız gerekir.

Çıkarlarınızı elbette gözetebilirsiniz. Ama Ortadoğu halklarının çıkarını da göz önünde bulundurmak zorundasınız. Tek taraflı bunu yapmamalısınız. İlişkiler daha köklü, daha sağlam ve daha uzun vadeli olmalıdır.

Ama bunun için de halkın iradesine ve halkın çıkarlarına, bölge ülkelerinin çıkarlarına sizin de dikkat etmeniz ve tek taraflı düşünmemeniz gerekir’ şeklinde özetlenecek bir vizyon söz konusudur.

Buna mukabil Suudi Arabistan’ın başını çektiği bir görüş ve vizyon vardır ki o da şudur ve Batı’ya şu mesajı verir; ‘Sizin yapmanız gereken halkı değil mevcut rejimleri dikkate almanız, bunları güçlendirmeniz ve bunlarla ilişki kurmanızdır.

Biz halkı her türlü ikna ederiz, onları bastırırız. Sonuçta önemli olan bizimle ilişki kurmanız’ şeklindedir.

Ve bu rejimlerin Batı’ya karşı bağlılığı ya da bakışı çok farklı. Onlar Batı’yı asla karşı gelinemeyecek bir durum ve büyük korkunç bir güç olarak görmektedirler. O bakımdan bunların özgüveni yok. Devlet namusu dediğimiz ya da şerefi dediğimiz mefhumdan mahrumdurlar. Bu rejimlerin böyle bir görüşü var.

KATAR’IN VARLIK SEBEBİ DİK DURUŞU OLMUŞTUR

Sayın Şankiti, Suudi’nin başını çektiği bu Arap rejimlerinin elçilerini çekmeleri kararının Katar’ın kararından vazgeçmesini ya da olumsuz etkileyebileceğini düşünüyor musunuz?

Hayır, ben bunun olmasını beklemiyorum. Katar bundan daha önce de çok ciddi baskılara maruz kaldı. Daha farklı baskılar oldu ama geri adım atmadı, atmayacaktır da. Çünkü bu Katar’ın varlık sebebi olmuştur, felsefesi haline gelmiştir. Şu anda bu duruşunun ürününü zaten alıyor. Dünyada itibar sahibi oldu Katar. Bunu bırakamaz elbette. Ve bu yeni bir siyaset de değil, daha ta 90’lardan beri varolan bir siyasettir. Biz, Suudi ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin bu adımdan bir sonuç elde edemeyeceğini ve daha sonra geri adım atacağına inanıyoruz.

SUUDİ’NİN KATAR İÇİN CUNTANIN HAMAS İÇİN ALDIĞI KARAR BİRBİRİYLE BAĞLANTILI

Katar’a karşı alınan bu karar ile daha dün(5 Mart Çarşamba) Mısır’da Hamas’ın “terör örgütü” ilan edilmesi kararı arasında bir bağlantı ya da zamanlamayı manidar buluyor musunuz?

Elbette zamanlama manidar ve hepsi birbiriyle bağlantılı. Kanaatimce Katar’a karşı alınan bu karar ile Mısır’da Hamas’a karşı alınan kararın doğrudan bir ilgisi var. Çünkü Sisi’nin adaylığının Batı’ya sevimli hale getirilmeye çalışılmasıyla alakalı bir çalışma bu. Yani bir nevi, Sisi’nin adaylığına sessiz kalınması için bir rüşvet veriliyor. Hamas da her ne kadar bir teşkilat olarak görülse de aslında bölgede çok ağırlığı olan bir yapı. O bakımdan artık saflar netleşmeye başladı.

SUUDİ, KUVEYT VE UMMAN`I DA ORTAK ETMEK İSTEDİ AMA BAŞARAMADI

Sayın Şankıti, bu karara Körfez İşbirliği Teşkilatına üye Kuveyt veya Umman’ın katılmamış olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tabi bu olumlu bir nokta. Burada artık Suudi’nin diğer ülkeleri etkileyemediği sonucu da ortaya çıkıyor. Çünkü herkes biliyor ki Suudiler, bu karara Kuveyt ile Umman sultanlarını da ortak etmek istemiştir ancak başaramamıştır. Dolayısıyla Katar’a her açıdan kuşatma operasyonu başarısız kalmıştır.

KATAR’DA DURUM SON DERECE NORMAL

Sayın Şankıti siz şu anda Katar’dasınız. Bu kararın halk üzerinde ya da Katar yönetiminde psikolojik bir etki oluşturduğunu hissediyor musunuz?

Hayır, hiçbir şekilde psikolojik bir etki hissetmiyoruz. Her şey son derece normal. Kaldı ki biz daha önce ciddi baskılar hissettik. Sadece Suudi’den değil, doğrudan Amerika’dan baskılar hissettik.

Baba Bush’un Katar’daki el Cezire televizyonunu bombalama tehdidinde bulunduğunu herkes biliyor.

Yani biz daha önceden de bunları yaşadık. Ve bugüne kadar geldik. Bundan sonra da bir şey olacağını zannetmiyorum. Her şey daha iyi olacaktır.

Türkiye ve Katar’ın başını çektiği paktın başarılı olacağına inanıyorum. Çünkü ayağı yere basan bir vizyon sergileniyor.