Hasan Yılmaz / Doğruhaber / Rehberlik
Rasyonalist düşünceyi savunan filozoflardan biri hayata dair tecrübesini şöyle izah eder.
‘’İnsanlar büyümek için acele ederler. Büyüyünce gençliklerini ararlar. Para kazanmak için ağır işlerde çalışırlar, sağlıklarını kaybederler. Sağlıklarına kavuşmak için kazandıklarını harcarlar. Geleceklerini düşünürler geçmişlerinden olurlar, önemli olan bugünü değerlendirmektir.’’
Bu bakış açısından anlıyoruz ki her insanın geleceğe dair endişeleri ve korkuları mevcuttur. Bunlar maddi ve manevi olabilir. Bu bakış açısı, insan psikolojisi, her insanda farklılık arz eder. Örneğin Hz. Ömer Müslüman olmaya niyetlenirken onun gelişinden endişe eden sahabelere Hz. Hamza ‘geleceği varsa göreceği de var’ demişti.
Herkes böyle cesur mudur, değildir.
Her insanın psikolojisi farklı olduğu için kimi gecelerden korkarken kimi Ahmet Haşim gibi, gündüzlerden korkar. Korkuların en büyüğünü merak ediyorsanız, rivayetlere göre İmamın biri cami cemaatine şöyle der ‘eşinden korkanlar ayağı kalksın’ cemaatten biri dışında herkes ayağı kalkar. İmam ‘helal olsun içinizde bir erkek varmış’ deyince adam söz hakkı ister şöyle söyler: Siz eşlerden söz ederken dizlerim kırıldı, yere çöküp kaldım, ayağa kalkamadım.
Eğitim bağlamından düşündüğümüzde ülkemizde öğrencilerin en çok korktukları şey sınavlardır. O kadar çok sınav var ki her sınav ifadesi geçtiğinde öğrencilerin yaşama bakışı değişiyor. Bu konuda hafta içi öğrencileriyle yaptığımız görüşmelerde öne çıkan cümleler: kalbim çok hızlı atıyor, ya yapamazsam, geçen yıl ki okula çıkarsam, aynı sıraya düşersem gibi cümleler...
Bu verilerden hareketle öğrenci psikolojisinde sosyal etkinin ve öğrenilmiş çaresizliğin bir hayli etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Yapılan bir araştırmada büyük bir akvaryuma bir balık ile köpek balığı bırakılır. İkisinin arasına cam koyulur. Köpek balığı, balığı her yemek istediğinde cama çarpar. Belli bir zaman sonra cam kaldırılır. Balık köpek balığının yanında dolaşır. Yanında dolaşmasına rağmen köpek balığı balığa karışmaz, çünkü çaresizliği öğrenmiştir.
Bizler de hayata dair birçok şeyi başaramayacağımızı öğrenmişizdir. Hayatı eksikler üzerinden değerlendirmişiz doğru mu, doğru değildir.
Eksikler bembeyaz bir sayfadaki siyah noktayı görüp bembeyaz kâğıdı görmemeye benzer. Güzellikleri görüp eksiklerimizin farkına varırsak eksikliklerimiz bizi yüceltir. İmam-ı Azamın dediği gibi bilmediklerimi ayağımın altına alsaydım başım göğe değerdi. Bütün eksiklere rağmen kişide bulunması gereken özelliklerden biri cesarettir. Cesaret her konuda insanı işlevsel yapar. Cesaret denemeyi öğretir.
Aksi takdirde hiç kullanmayacağımız bir şeye sahip olmamızın bir anlamı yoktur.
Hangi iş olursa olsun, inançlı insanların inançlarıyla uğraşıp başarısız olanlar, bireylerin eksiklerinden yola çıkılarak iblisleşirler. Bu zihniyet sahipleri insanı önce küçümser, samimiyetimizi gördüklerinde ise ciddiye alır, başarımızı gördüklerinde de överler. Başarımızı daim kılmak istiyorsak tekrarlara devam etmeliyiz. Tekrarlar kartopuna benzer aşağıya yuvarlandıkça büyür. Büyüdükçe hızı artar. Unutmayalım ki ‘’ Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir.’’
Rabbim sürekli ilim öğrenmeyi nasip etsin!
Selam ve dua ile…