HABER MRK - Çocuklarda doğumsal anomalilerden ateşli enfeksiyonlara kadar birçok faktör işitme kayıplarına neden olabiliyor. Çocuklarda işitme sorunun varlığının tespiti için ailelerin dikkatli olması gerektiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Kulak Burun Boğaz Uzmanlarından Prof. Dr. Sertaç Yetişer, konuşmanın gecikmesi, televizyonun sesini fazla açmak, yüksek sesle konuşmak, sesli uyarılara geç cevap vermek ya da öğrenmede gecikme gibi belirtiler konusunda ailelerin dikkatli olmasını önerdi.
İşitme, bir bireyin çevre ile iletişimini, zeka gelişimini, sosyal ve entelektüel gelişim düzeyini geliştiren temel işlevlerden biri olarak ön plana çıkıyor. İşitmede kayıp meydana geldiğinde ise tüm bu alanlar olumsuz etkilenebiliyor. Bu noktada işitme kaybının ortaya çıktığı yaşın da önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yetişer, ebeveynlerin çocuklarının işitme yeteneği hakkında dikkatli ve bilinçli olması gerektiğine değindi.
Prof. Dr. Yetişer, çocuğun televizyonun sesini açması, çok yakından izlemesi, anlama ve öğrenmedeki gecikmesi, geç cevap vermesi, yüksek sesle konuşması, evde bulunduğu süre içinde kapı zili, telefon ve benzeri cihazların uyarılarına geç cevap vermesinin işitme kaybının ilk işaretleri olduğunu ifade etti.
Çocuğun okul dönemine girmesi ve orada daha fazla zaman geçirmesi sonucu öğretmenlerinin de işitme sorunlarını fark edebileceğini belirten Prof. Dr. Yetişer, işitme kaybının çocuğun okuldaki başarısızlığının en önemli etkeni olduğunu söyledi.
Genetik faktörler işitme kaybına neden oluyor
İşitme kayıplarının tek ya da çift taraflı, ilerleyici ya da durağan, doğumsal ya da edinsel, orta ya da hafif düzeyde ortaya çıkabildiğini ifade eden Prof. Dr. Yetişer, tek taraflı işitme kaybının çocuğun gelişiminde önemli bir engel olmadığını ifade etti.
Çift taraflı hafif kayıpların bile dil geliştirme becerisini önemli ölçüde etkileyebileceğini belirten Prof. Dr. Yetişer, çocuklarda dil gelişiminin gerçekleştiği iki yaş ve bilişsel işlevlerin gelişme gösterdiği üç-dört yaşın en önemli dönemler olduğunu ve bu yaşlardan önce ortaya çıkan işitme kayıplarının ciddi dil gelişimi bozukluğu ve anlama eksikliği yaratacağını vurguladı.
İşitme kaybına yol açan başlıca nedenleri genetik faktörler, kızamık, kabakulak gibi enfeksiyonlar ile ototoksisite denilen ilaçların yan etkileri, radyasyon, travmalar, tümörler, diyabet ve benzeri metabolik hastalıklar olarak sıralayan Prof. Dr.Yetişer, orta kulakta sıvı birikimi sonucunda da işitme kayıpları yaşanabildiğini ifade etti.
Konuşmanın gecikmesi ilk belirti
Bebeklik döneminde işitme işlevi sağlam olan bir bebeğin sesli uyaranlara cevap vermesinin önemli olduğunu anlatan Prof. Dr. Yetişer, “Konuşmanın gecikmesi veya sesli iletişimin eksik olması işitme kaybının ilk habercisidir” dedi.
Ebeveynlerin kuşkulanması halinde çocuğun bir KBB hekimince değerlendirilmesinin önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yetişer, işitme kaybı belirlenirse zaman kaybetmeden işitme cihazı kullanılmaya başlanması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Yetişer, orta kulakta sıvı birikimi ile yaşanan işitme kaybının kulak ağrısı, kulak akıntısı, ateş, huysuzluk gibi belirtileri olmadığını ifade etti.
Anne-babalar çocuklarının televizyonu yakından ve yüksek sesle izlemelerinden, seslendiklerinde cevap vermemelerinden ya da ilgisiz cevaplarla geçiştirmelerinden ve yüksek sesle konuşmalarından şikayetçi olduğunu anlatan Prof. Dr.Yetişer, geçirilen akut üst solunum yolu enfeksiyonları dönemlerinde işitme probleminin daha da belirginleştiğini söyledi.
Rehabilitasyonun önemi atlanmamalı
İşitme kaybı olan çocuklarda çeşitli rehabilitasyon yolları olduğunu ifade eden Prof. Dr.Yetişer, işitme cihazı kullanımının tıpkı görme problemi olan bir çocuğun gözlük kullanması gibi algılanması ve aileye bu şekilde anlatılmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.
İç kulağın tek taraflı işitme kayıplarında çoğunlukla rehabilitasyon gerekmediğini belirten Prof. Dr. Yetişer, “Ancak tek kulak işitiyorsa, diğer kulağın işitsel işleviyle ilgili dikkatli olmak gerekir.” dedi.
İleri ve ağır işitme kayıplarında hastaların işitme cihazından yarar sağlayamadığını belirten Prof. Dr. Yetişer, en uygun seçimin koklear implant olduğunu söyledi ve hastaların cihaz sonrası bu amaçla eğitim veren özel ve resmi okullarda eğitim alması gerektiğini belirtti. (İLKHA)