M.Müfit Yaray - Haber Yorum / Doğruhaber
Bu Montajlanmış ses kayıtlarında Kılıçdaroğlu büyük bir samimiyetle başbakanın ses kaydının montaj olduğunu itiraf ederken, Bahçeli PKK’ye olan sevgisini dile getirip devlete hakaretler savurmaktadır.
Her iki liderin montajlanmış ses kayıtlarını kendim bizzat dinledim. Açıkça söylemek gerekirse kalite açısından çok temiz ve kaliteli bir kayıt oluşturulmuş.
Eğer yapanlar bu ses kayıtlarının montajlanmış olduğunu söylemeden yayınlasalardı, Türkiye gündemine bomba gibi düşer ve uzun süre gündemden düşmezdi.
Bereket ki bu montaj ses kayıtlarını hazırlayanlar bununla sadece Erdoğan’ın ses kaydının montaj olabileceğini ve dolayısıyla günümüzün ilerleyen teknolojisi ve montajla neler yapılabileceğini göstermek istediklerinden bu kayıtların montaj olduğunu kendileri söyleyerek bizi aylarca bu ses kayıtları montaj mı değil mi gibi gereksiz tartışmalardan kurtarmışlar.
Şaka maka bir yana gerçekten günümüzde ilerleyen teknoloji yardımıyla gerek görüntülü gerekse de sesli montajla bir şahsa istenilen her şey yaptırılabilir, söyletilebilir. Hatta Bahçeli Pkk’li yapılır ve dağdakilere övgüler yağdırır. Ya da çok alim, takvalı ve günahtan kaçan saygın bir hoca çok çirkin sahneler içinde gösterilebilir.
Teknolojinin bu kadar ilerlemesi bize insanoğlunun hayatını kolaylaştıran bir çok fırsatlar sunarken, maalesef kötü niyetli insanlara da kötü emellerine ulaşmak için çok kolay imkanlar sunmaktadır.
İşte bu nedenle bu gün kötü niyetli insanlar bu gelişmiş teknolojiyi çoğu zaman sevmediklerini ‘etkisiz hale getirmek’ için bir silah olarak kullanmaktadırlar.
Bunun en korkunç şekli ise bu çirkin ve kötü şeyi bizzat devletin imkanlarını kullanarak devletin içine sızmış kötü niyetli kolluk kuvvetlerinin yapmasıdır.
Günümüzde bilgisayarlar en önemli bilgi hazırlama ve saklama araçlarıdır. Bu yüzden de polis cezalandırmak istediği kişilerin evlerine ve işyerlerine baskınlar yapıyor ve ilk iş olarak bilgisayarlarına veya bilgisayarın hafızası olan hard disklerine el koyuyor.
Bu hard diskler aylarca hatta yıllarca polisin ellerinde kalıyor.
Belki ilk başta gayet doğal gözüken bu durum Türk emniyeti gibi delilden suçluya değil de suçludan delile ulaşmak isteyen teşkilatlarda veya yine Türkiye’de olduğu gibi Emniyet ve yargı teşkilatının büyük çoğunluğu kendi gurupsal menfaatleri doğrultusunda çalışan paralel yapıların ellerine geçen ülkelerde kolaylıkla korkunç bir ‘muhalifleri imha silahına’ dönüşebilmektedir.
Çünkü bu durum bu tür yapılara, suçlamak istedikleri şahıslar hakkında olmayan delilleri kolaylıkla üretme imkânları sunarak, kendilerine muhalif veya rakip gördükleri veya rahatsız oldukları kişileri kodese tıkamak için kimsenin engel olamayacağı korkunç imha imkânları vermektedir.
Yıllardan beri cezaevlerinde çürümeye bırakılmış birçok kişi şu iddiayı avazları çıktığı kadar bağırarak haykırmakta, ama seslerini bir türlü kimseye duyuramamaktadırlar. İddia şu; Polis önce bu tür rahatsız olduğu kişilerin evlerine ve işyerine baskın yaparak bilgisayarlarına veya Hard disklerine el koyup götürüyor ve aylarca yanlarında tutarak sanıkların veya avukatlarının bulunmadığı bir ortamda inceleme adı altında istediği her türlü müdahaleyi, ekleme ve çıkarmayı rahatlıkla yapabiliyor.
Sonra da mahkeme heyetine sanıkların bilgisayarından şu belge çıktı diyerek sanıkların hayatlarını karartacak, yıllarca cezaevinde süründürecek bir belge sunuyor.
Sanıklar her ne kadar böyle bir belgeden habersiz olduklarını, kendilerinin böyle bir belgeye sahip olmadıklarını söyleseler de, mahkeme heyeti asla “suçluların söylediklerine” itibar etmiyor ve Şerefli Türk Polisinin! ve onların iddialarıyla yola çıkan savcıların söylediklerini doğru kabul ederek suçlulara! hemen gereken! cezayı veriyor.
Bunun neticesinde nice hayatlar sönüyor. Nice şerefli insanlar şerefsiz insanların elleriyle itibarsızlaştırılıyor. Nice hayatların en verimli çağları dört duvar arasında geçiriliyor. Nice çocuklar yıllarca baba hasreti çekiyor ve nice gözyaşları beddua olup arşı alaya çıkıyor.
İşte bu nedenle kötü niyetli insanların müdahalesine açık olan her türlü görüntü ve ses kayıtlarının, kesinliği ispatlanmamış bilgisayar çıktılarının Hukuksal alanda delil olarak kabul edilmesine ve bunlarla masum insanların canın yakılmasına acilen son verilmelidir. Çünkü bu delillerin hepsiyle oynanmış olabilme ihtimali sürekli vardır.
Buna itiraz edenler, bu çetelerin yarın hangimizin montajlanmış ses veya görüntü kayıtlarını internete servis edeceklerini, ya da hangimizin Bilgisayarına bizi yıllarca cezaevinde süründürecek bir belge koyacağını asla kestiremezler. Dolayısıyla yarın bu işin bir benzerinin onların da başına gelebileceğini çok iyi düşünmeleri lazım.