DİYARBAKIR-Türkiye’nin, uluslararası sözleşmeler gereği 2014 yılında ülkesinde bulunan tüm mayınlı alanları temizleme taahhüdünde bulunduğunu ancak yapılan taahhütlerin yerine getirilmediğini belirten ‘Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’, mayınlı alanların işaretlenerek sivillerin girişine engellenmesini ve mayın temizleme işlemlerinin hızlandırılmasını istedi.

 

Türkiye’de mayın tehlikesinin varlığına dikkat çekmek amacıyla İnsan Hakları Derneği (İHD)Diyarbakır Şubesi’nde basın toplantısı, düzenlendi.

 

İHD Diyarbakır Şubesi Sekreteri Abdusselam İnceören, yaptığı açıklamada, mayın temizliği ve mayın mağdurlarının entegrasyonu konusunda hiçbir gelişmenin yaşanmadığına dikkat çekti.
 

“Türkiye, taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirmiyor.”

Ottowa sözleşmesinin yükümlülükleri gereği Türkiye’nin, 1 Mart 2014 tarihine kadar ülkesinde depolanmış ve döşenmiş tüm mayınları ve mayınlı alanları temizlemesi gerektiğini belirten İnceören, “Uluslararası Mayın Yasaklama Kampanyası (ICBL), bu tarihi günde devletlere ''Taahhüdünü Taahhüt Et'' çağrısı yaparken, biz de hükümete ''Sözünü Tut, Mayınları Temizle!'' çağrısı yapıyoruz. Türkiye bu kampanyaya taraf olmasının üzerinden 10 yıl geçmesine ragmen, sözleşmede taahhüt ettiği yükümlülükleri yerine getirmiyor.” dedi.


“Türkiye’ye taahhütlerini hatırlatıyoruz.”

23 Ocak’ta Mardin’in Nusaybin ilçesinde L.Ç. (12) isimli bir çocuğun, mayın patlaması sonucu ağır yaralandığını ve bir ayağını kaybettiğini hatırlatan İnceören, “Biz bu açıklamaları yaparken bölgemizin herhangi bir yerinde her an mayın patlama riski bulunmaktadır. Mardin’in Nusaybin ilçesinde 12 yaşındaki L.Ç adlı çocuğumuz mayın patlaması sonucu ayağını kaybetti. Mayınsız bir dünyayı gerçekleştirmek için mücadele eden sivil toplum kuruluşları olarak bu konudaki kararlılığımızı bir kez daha vurguluyor ve Türkiye’ye taahhütlerini hatırlatıyoruz.” açıklamasını yaptı.

 

İnceören, ‘Mayınsız Bir Türkiye Girişimi’ adına şu taleplerde bulundu:

* Tüm mayınlı alanlardaki mayın temizleme işlemi hızlandırmalı,

*Mayınlı araziler net bir şekilde işaretlenmeli ve sivillerin bu alanlara girişi engellenmeli,

*Kapsamlı bir ‘Mayın Riski Eğitimi’ programı oluşturulmalı,

*Mayın mağdurlarına ilişkin olarak kapsamlı veri toplanmalı. ( İLKHA)