ANLIURFA- Ruha Der’in ‘Kanayan İslam Âlemi ve Zafer’ adlı bir konferans düzenledi. Mozaik AVM konferans salonunda 28 Şubat Cuma günü gerçekleştirilen konferans konuşmacı olarak Davet ve Kardeşlik Vakfı Genel Başkanı Araştırmacı, Yazar Recep Songül, Filistin Âlimler Birliği Genel Sekreteri Newwaf Tekruri ve Mısırlı Âlim Dr. Ahmet Zekeriya katıldı.

Düzenlenen konferansta İslam âleminin kanayan yarasının sarılması için bütün Müslümanların birleşmesi vurgusu yapıldı.

İslam davasının muazzam bir dava ve mesele olduğunu ifade eden Araştırmacı, Yazar Recep Songül, “Bütün dünya bu İslam davası ile uğraşıyor ve yoluna türlü türlü engeller çıkarıyor.  Sizler insanlığın hayrı için çalışan İslam ümmetisiniz. Bu ümmet ölmeyecek, bu ümmet bitmeyecektir. Çünkü bu ümmet İslam’ın mesajının taşıyıcılarıdır. Bu yüzden bu ümmet başka ümmetler gibi ölmeyecektir. Macar ve Moğol istilalarını düşündüğümüzde Macar ve Moğollardan geriye hiçbir şey kalmadı. Bizans imparatorluğu aynı şekilde taş ve sütunları dışında hiçbir şey kalmadı. Fakat bu İslam ümmeti bazen düşer, bazen ayağı takılır sekteler ama hiçbir zaman bitmez ve tükenmezdir. Çünkü Allah Teâlâ ‘Kuran’ı biz indirdik biz koruyacağız’ diyor. Eğer bu ümmet Kur an’ı korur ve mesajını yücelere götürürse bu ümmet hiçbir zaman ölmez” dedi.

“Zalimler Kur’anın mesajının yayılmasını istemezler”
Kuran’ın mesajının ulaştığı yerde zalimlerin barınamadıklarını dile getiren Songül, “Onun için Kur’anın masajı Diyarbakır’a gitmesin Avrupa’ya, Afrika’ya gitmesin diye ümmetin önüne, İslam davetçilerinin önüne türlü türlü engeller çıkartılıyor. Çünkü Kur’an mesajı giderse hiçbir menfaat ve çıkarları olmayacak ve zalimler orada barınamayacaktır” ifadelerini kullandı. 

“Bu olanlar birer imtihandır”
Bu olanların Ümmet için birer imtihan olduğunu ifade eden Songül, “Rabbimiz bizleri bir sınavdan geçiriyor. Burada bizim yapmamız gerekenler ümmetin kurtuluşu için dua edelim. Savaş altındaki kardeşlerimize yardım eli uzatalım, onlara kapılarımızı açalım, onların yaralarına derman olalım. Yanı başımızdaki Suriye’ye düşen bombalar yarın buraya düşürülmek isteniyor. Batı ülkeleri bu ülkenin insanları Suriye insanları gibi olması ya da olmaması umurlarında değil. Fakat buna bizim uyanık olmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Gün birlik olma günüdür”
Dünyanın dört bir yanında Müslümanların kanının aktığını ifade eden Songül, “Bu kanın durması için ve Ümmetin bekası için ümmetin bir araya gelmesi lazım. Müslümanların birleşmesi lazımdır. A cemaati, B cemaati fark etmez. Bugün birlik günüdür. Bütün cemaatlerin birlik olma günüdür. Bir olursak güçleniriz. Ve bu tür oyunlar üstesinden hep birlikte üstün gelebiliriz. İslam dünyasının kanayan yarasını sararız”  şeklinde konuştu.

Rabia olaylarının 2013 yılında başladığını belirten Dr Ahmet Zekeriya, “Aslında Rabia olayları 2013 yılında başlamıştır. Demokratik seçimler sonucunda başa gelen ve tarihte böylesi görülmemiş bir şahsiyetin başa gelişinden sonra askeri darbeyle görevden alınmasıyla başlamıştır” dedi.

Darbe karşıtı yayın yapan bütün kuruluşların kapatıldığını ifade eden Zekeriya, “Mursi görevden alınıp tutuklandıktan sonra bu anlamda yayın yapan bütün televizyonlar ve bütün yayınlar kuruluşları kapatılmıştır. Bu olay maalesef Mısır’ı eski karanlık günlerine geri götürmüştür. Bu sebeple köylerden şehirlerden bütün halk ayaklanıp bir araya gelmiştir. Yeniden özgürlüğü kazana bilme adına, hürriyeti ve neşeli hayatını yaşayabilme adına Mısır Halkı bu fedakârlığı göstermiştir” ifadelerinde bulundu.

Bu olayın Mısır’daki Müslümanları 48 yüz gün boyunca Rabia meydanında direniş göstermesine sebep olduğunu söyleyen Zekeriya, “Halk Rabia meydanında ve Mısır’ın birçok yerinde bir araya gelmişlerdir. 48 yüz gün boyunca barışçıl bir direniş içerisinde bulunmuşlardır.  Gelin hep beraber gençler ve ihtiyarlar olarak, çocuklar ve büyükler olarak bu durumu ihya edelim. Kendimizi onların yerine koyalım. Sürekli sloganlardan dolayı, sürekli hakkı haykırmalarından dolayı sesi düşmüş olabilir. Ama yüzlerindeki o tebessüm asla ve asla solmayışı sürekli müjdeli bir haberin, bir zaferin haberi yüzlerine okunmasından dolayıdır” şeklinde konuştu.

“14 Ağustos 2013 tarihinde Mısır’da bir kıyım gerçekleştirildi”
14 Ağustos 2013 tarihinde Mısır’da adeta bir kıyım gerçekleştirildiğini söyleyen Zekeriya, “Orada çoluk çocuk demeden kadın erkek demenden binlerce insan şehit edilmiştir. Ve burada 3 bine yakın insan hiçbir suçu olamadığı halde, sadece özgürlüğünü savunduğu için sadece hür olarak yaşamak istediği için maalesef şehit edilmiştir. Bu insanları yasaklanan silahlarla yakıcı silahlarla bu insanları katletmişlerdir” dedi.

Her yaşta insanların direnişe katıldığını belirten Zekeriya, “İhtiyar insanlarında bu direnişe katıldıklarını görüyoruz. Ve bu insan umudu olamayan ortama rağmen sağlık açısından olumlu olmamasına rağmen bu direnişe katılıyor Rabia meydanına katılıyor. Bu duruma sebep kendisinden sonra gelecek olan evlatları bu zulme ve bu işkenceye maruz kalmasınlar. Onlarda kendisi gibi bu yolda şehit olsunlar diye katılmışlardı” ifadelerinde bulundu.

“İslam yolu tek hakikat yoldur”
İslam yolunun tek hakikat yol olduğunu ifade eden Tekruri, “Bu yol gerçek ve hakiki bir yoldur. Hiçbir engel bizi bu yolda gitmekten alı koymasın. Bizler Filistin’deki bu bela ve musibetler içerisinde şuna inanıyorduk: Bütün İslam âlemi yardımıyla bizler bu sıkıntıları bertaraf edeceğiz. Ve bu sıkıntılar sonlandıracağız. Bu şiddete ve bu zulme bir son vereceğiz. Ve bu gün yönetimi ellerinde bulunduran o vahşi ve zalimlerden bu insanları ve toprakları kurtaracağız” ifadelerini kullandı. 

Halkı hareketlenmesine hür bir yaşam olduğunu ifadelerine yer verdi. Tekruri, “Mısırdaki halkı hareketlendiren Suriye’deki bu halkı hareketlendiren özgürce hur bir şekilde yaşamaktı. Kendi dinini hiçbir baskı altında kalmaksızın yaşamaktı. Bütün bu zulümlere rağmen Mısır’da yaşanan ve Suriye’de yaşanan bu katliamlara rağmen ve Türkiye’de de yaşanan bu olumsuzluklara rağmen önümüzde başka bir yol yoktur. Yegane yolumuz budur. Zorluklara rağmen Allah’ın yardımına ulaşabileceğimiz yolun bu yol olduğuna inanıyoruz” dedi.

(Sedat Kuşulay/Emin Polat-İLKHA)