Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Yorum
Ortaya çıkan son dinleme listesi bazılarında derin bir şoka neden olmuş gibi.
“Selam örgütüne inceleme” kapsamında yapılan dinlemelerde ilk çıkan bilgilere göre 2300 kadar kişi dinlenmiş. Listenin 7000’e çıkacağı da söyleniyor. Bazıları daha büyük rakamlardan söz ediyor. Listedekilerin laik, sosyalist ya da liberal olmaları durdurmamış dinlemeye azmetmiş kişileri.
Paket paket isim eklemiş ve yaklaşık 3 yıl boyunca dinlemişler.
Tabii bunlar resmi dinlemeler. Bir de gayri resmi olan dinlemeler var ki, o alandaki sayıyı 300 binlere çıkaranlar var. Bu arada dinlemelerin gerekçesi için “Selam örgütüne inceleme” demişler ya, o da bir ihbar telefonu ile başlamış. Bir ihbar telefonu ile üç yıl boyunca dinleme…
Tabii o “ihbar telefonu”nun kaynağını da araştırmak lazım.
“Paralel yapı”nın tüm işlerini ya “ihbar telefonu” ya “ihbar mektubu” ya da “gizli tanıklar” üzerinden yaptığını biliyoruz. Bir de “ihbar mail”leri vardı ki, nerdeyse unutuyorduk. Onunla da çok başarılı işler çıkarmışlardı. Ortaya çıkan tablo bir gerçeği yüzümüze çarpıyor: Emniyette yılarca bir “paralel ihbar hattı” faaliyet göstermiş.
Delil bulamayınca yapılması planlanan işler için hemen bu “paralel ihbar hattı” devreye sokulmuş.
İhbar mailleri ile İslami kimliği ile bilinen şahıslara karşı operasyon yapılmış; ancak zamanlama hatası yapılarak mail göz altılardan sonra atılmış. Paralel yargı bu hukuk skandalını görmezden gelmiş tabii. Kimi gazeteci ve akademisyenler bir ihbar telefonu sonucunda “Başbakanın oğluna suikast” girişiminden dolayı incelemeye alınmışlar. Dinlenmiş ve takip edilmişler.
Batman’da Ö. Temel’in öldürülmesinden sonra planlanan komplonun işlerlik kazanması için paralel yapı yedeğindeki bir “gizli tanık” devreye sokulmuş, bunun sonucunda Hüda Par’ın seçim çalışmaları ile ilgilenen görevlisi hapse atılmıştır. Yani demem o ki, şimdiye kadar bu “paralel ihbar hattı” görevini yerine getirdi. Daha yapacağı çok iş varken deşifre olması birçok kişi ve kurumun hesabını alt üst etti.
Daha “Selam örgütü” yemeği pişirilecek, İran’daki eğitim kampının fotoğrafları montajlanacak, gizli tanıklar şok edici bilgiler vereceklerdi.
“Selam örgütünün” asıl liderinin Erdoğan olduğu tespit edilecek, Hakan Fidan “terör örgütü yöneticisi” olarak yargılanacaktı.
Ama olmadı işte…