Şükrü Gündüz / Doğruhaber
Özel Yetkili Mahkemelerin ve Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması ile ilgili çalışmalar devam ederken ÖYM ve TMK’nın kaldırılmasından sonra yeniden yargılama ile ilgili ne kadar geriye gidileceği belli değil.
ÖYM ve TMK’dan dolayı zorlama delillerle ceza alan binlerce insan ise yeniden yargılanmak istiyor. Kamuoyuna yansıyan yüzlerce davada akıl almaz iddialarla binlerce insana suçsuz olmalarını rağmen ceza verildi.
Bu kapsamda, 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak Otelinde çıkan yangından ve bu sırada çıkan olaylardan sorumlu tutularak ceza alan Sivas davası mağdurları da yargılanmak istiyor. Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Sivas davası mağdurlarından müebbet hapis cezasına çarptırılan Bülent Düğenci gazetemize bir mektup göndererek yeniden yargılama için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğunu ve yeniden yargılanmak istediklerini söyledi. Düğenci suçsuz yere cezalandırıldıklarını söyledi. Bülent Düğenci’nin eşi Buket Düğenci de Sivas’ta meydana gelen olaydan sonra eşi gibi birçok insanın delil olmadan cezalandırıldığını ifade ederek yeniden yargılanmaları gerektiğini söyledi.
YENİDEN YARGILANMAK İSTİYORUZ
Sincan F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan Sivas davası mağdurlarından müebbet hapis cezasına çarptırılan Bülent Düğenci gazetemize bir mektup göndererek gündemde olan yeniden yargılanma düzenlemesinden Sivas davasından mağdur olan kişilerin de yararlandırılması gerektiğini söyleyerek yeniden yargılanmak istediklerini söyledi. Düğenci, asılsız delillerle kendilerine hapis cezası verildiğini yazdı. Yeniden yargılama için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını belirten Düğenci, birçok insanın Sivas davasından dolayı mağdur edildiğini ve bunların suçsuz yere cezaevinde yattığının söyledi.
BENİ KOLUMDAN TANIDIKLARI İÇİN MÜEBBET HAPİS CEZASI VERDİLER!
Ocak ayında Başbakana da mağduriyetlerini ifade eden bir mektup gönderdiklerini ifade eden Düğenci, mektubunda durumunu şöyle anlattı: “Benim dosyamı incelediğinizde benim müebbet hapis cezası almama sadece görevini beceremeyen 19 şube müdüründen 3 tanesinin yalan ve yanlış teşhisi ile ceza aldım. Yargıtay üç defa dosyamı delil yetersizliğinden bozmasına rağmen mahkeme aynı cezada direnince Yargıtay dosyamı onadı. Teşhisler de aynen dosyada yazılı: Sadece bir şube müdürü verdiği ifadesinde benim yüzümü görmediğini ama sesimden ve kolumdan tanıdığını söyledi.”
BERAAT BEKLERKEN EN AĞIR CEZAYI VERDİLER
Bülent Düğenci’nin eşi Buket Düğenci de “Eşim Madımak Oteli yakıldığında şehir dışında olmasına rağmen ona ceza verildi” dedi. “Biz kesinlikle onun beraat etmesine beklerken eşime en ağır ceza verildi” diyen Buket Düğenci, “Eşim o gün saat 17’ye kadar işteydi. İşten çıktıktan sonra saat 19dan sonra Sivas’tan İstanbul’a doğru otobüs şoförü olarak sefere çıktı. Bunun birçok şahidi var. Bunu belgeleriyle ispatlamamıza rağmen bunlar mahkemede dikkate bile alınmadı. Eşimin yakalanması gazeteler ve televizyonlarda sansasyonel haberler yapıldı. Bu kadar gündeme geldiği için de mahkeme onu bırakmadı ve ceza verdi” diye konuştu.
POLİS EŞİMİ KOLUNDAN TANIMIŞ!
Eşinin ceza almasına sebep olan ifadelerden birisinde bir polisin ‘Ben onun yüzünü görmedim, ama kolundan tanıdım’ dediğinin ifade eden Buket Düğenci, “Eşimin ceza almasını sağlayan polislerden birisi eşimi kolundan tanıdığını ifade ediyor. Biz o polis memuruna ulaştık, kendisi vicdan azabı çektiğini söyledi. Kendilerine isim listeleri verildiğini ve o isim listeleri doğrultusunda kişileri teşhis ettiklerini söyledi. Eşimi tanımadığını ve kendisine verilen listede ismi olduğu için onun üzerine ifade verdiğini anlattı. Biz bunu mahkemeye sunduk. Mahkeme bunu kabul etmedi ve ilk ifadenin geçerli olacağını söyledi” şeklinde konuştu.
YENİDEN YARGILAMA YAPILSIN
Son dönemlerde tartışılan yeniden yargılanma kapsamında Sivas Davasından ceza alanların da tekrar yargılanması gerektiğini belirten Buket Düğenci, “Biz eşimle beraber ceza alan diğer kişilerin yeniden yargılanmasını ve bununla beraber dosyaların hakkıyla incelenmesini istiyoruz. Üstün körü bir şekilde incelenmesini istemiyoruz. İnşaallah Hükümet Sivas davasından ceza alanların yeniden yargılanmasını sağlayacak. Eşimin orada bulunduğuna dair resmi bir delil göstersinler, beni de çocuklarımla beraber bizi cezaevine atsınlar” dedi.
DELİLLERİ KİM KARARTTI?
Madımak’ta yaşanan olaydan sonra aleni bir şekilde delillerin örtbas edildiğini ifade eden Buket Düğenci, “Madımak’ta 33 kişi öldü, ondan sonra 33 kişiye de ceza verildi. Onlar orada ölen 33 kişiye karşı 33 kişiye ceza vererek kısas yaptılar. Dava 111 kişiyle başladı. Ayrıca Madımak’ta 33 kişinin yanarak öldüğünü söylüyorlar, bu da doğru değil. Orada ölenlerden 12-13 kişi kurşunla öldü. Otelin içinde Arif Sağ’ın kullandığı silahtan çıkan kurşunlarla bu kişilerin öldüğü belirtildi. Ama Arif Sağ’ın kullandığı o silah kayboldu. Biz bunları da belgeledik, ama bunlar da örtbas edildi. Dosya Yargıtay’da üç defa delil yetersizliğinden bozulmasına rağmen mahkeme cezada ısrar etti. O dönemde Hükümette SHP vardı. Yargılama döneminde onlar vardı. Yargıya onlar baskı yaptı.”
BAŞBAĞLAR’DA KATLEDİLENLER NEDEN GÜNDEME GELMİYOR?
Madımka’tan sonra 33 kişinin katledildiği Başbağlar’ın görmezden gelindiğini ifade eden Buket Düğenci, “Başbağlar’da yaşanan katliamın da gündeme gelmesini istiyoruz. 2 Temmuz’da Madımak’ta ölenler nasıl hatırlanıyorsa 5 Temmuz’da Başbağlar’da katledilenler de hatırlansın. Sadece Madımak’ın hatırlanıp Başbağlar’ın hatırlanmaması bizi üzüyor. Başbağlar’da ölenler insan değil miydi? Onlarda ana-baba kuzusu değil miydi?” diyerek her yıl yapılan bu çifte standarda tepki gösterdi.