Tahliye uçaklarıyla Mali’ye gelen mültecilerden edinilen bilgiye göre, Orta Afrika Cumhuriyeti’ndeki Müslümanlar Hıristiyan militanlar tarafından ‘koyunlar gibi kurban ediliyorlar’ ve Fransız ordusunun ülkeye gelişi ülkeyi emniyetli hale getirmiş değil.

Bir BM yetkilisi, Perşembe günü yaptığı açıklamada uluslar arası müdahale olmadığı takdirde Güney Afrika Cumhuriyeti’nde ‘soykırım tohumlarının atılacağını’ söyledi.

Beş saatlik uçuştan sonra Mali’nin başkenti Bamako’ya gelen mültecilerden 21 yaşındaki Hisséne İbrahim şöyle diyor: “Korkmuştum. İnsanlar yanımda öldürülüyor ve hayvanlar gibi doğranıyorlardı. Bir Müslüman’ın elini kesip ağzına koydular. Böyle bir ortamda eğer burada kalırsam çıldırırım ve insanları öldüren bu insanlar gibi olurum diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz”.

Öğrenci olan İbrahim, kendisiyle birlikte 600 civarındaki Malili’nin bu hafta askeri eskortla Bamako’ya gelmeyi başardığını belirtiyor. “Geçen ay evlerimizi terk ettik ve (başkent) Bangui’deki Senegal konsolosluğunda uyuyorduk. Müslümanların kendi başlarına havaalanına gidebilecekleri hiçbir yol yok çünkü orada yalnızca Hıristiyanlar var. Oraya gittiniz mi sizi doğruyorlar”.

Elmas zengini eski bir Fransız kolonisi olan ülke geçen yıl Séléka adlı direnişçi Müslüman koalisyonunun iktidara gelişinden sonra kargaşa yaşamaya başladı, bir dizi öldürme ve yağmalamayla başlayan olaylar anti-balaka adlı Hıristiyan militanlar tarafından yapılan saldırılarla intikam savaşına dönüştü.

Mülteciler, Séléka kurucusu Michel Djotodia’nın geçen ay başkanlıktan istifa etmesinin taviz olarak görüldüğü ve bunun da Müslümanlara karşı yeni bir nefret dalgası ortaya çıkardığını belirtiyorlar.

BM İnsani İşler Koordinasyonu ve operasyonlar başkanı John Ging, Perşembe günü Cenova’da yaptığı basın toplantısında “Ruanda ve Bosna’da gördüğümüz tüm unsurlar burada da var. Bu unsurlar tarafından orada, soykırım yapacak tohumlar atıldı”, dedi.
Geçen ay ülkeye yaptığı ziyaretten sonra New York’ta konuşan BM’nin ABD Büyükelçisi Samantha Power şöyle diyor; “Aşırı derecede korkutucu işaretler veren bir misilleme ve şiddet döngüsü görüyoruz. Bu, derhal kırılması gereken bir döngü… STK’lar, palalarla saldırıdan, çocuk yaştakilere silahlı saldırıya kadar değişik haberler yapmaktadır. Hastanelere gelen hastaların çoğu,- en azından bizim konuştuğumuz hastane yöneticileri ve STK’lar bıçak, pala ve silah yarası olan yaralılardan söz ediyor.

Adamou Diabé, 32 yaşında, annesi, karısı ve dört çocuğuyla Bamako’ya gelmiş. Şöyle diyor: “Müslümanlar koyunlar gibi kesiliyor. Başkanın istifa etmesi durumu daha da kötüleştirdi. Her an ölebiliriz diye düşünüyorsunuz çünkü onlar (Hıristiyanlar) arkamızdalardı ve ne polis ne de jandarma veya başka herhangi bir kimsenin bir önlem aldığı yok”.

“Öldürülen çok yakın akrabalarım vardı çünkü Hıristiyan bölgesine geçmek istiyorlardı. Tek yapmak istedikleri orası üzerinden geçiş yapmaktı. Bangui’ye giden yolda öldürülen kardeşler de vardı. Séléka mensubu olmakla suçlanıyorlardı, oysa yalnızca sade sivil Müslümanlardı” diye ekliyor mültecilerin çoğu gibi OAC’de doğan Diabé.

Orta Afrika Cumhuriyeti’nin 1960 yılında Fransa’dan ayrılarak bağımsızlığını kazanmasıyla binlerce Malili göçmen OAC’ne yerleşmiş. Elmas ticaretiyle uğraşan tacir ve esnaflar Orta Afrika Cumhuriyeti’nde evlilik yaparak oralara yerleşmişler. Sonuç olarak şu an Bamako’ya gelen mültecilerin çoğu daha önce hiç Mali’ye ayak basmamış ve Batı Afrika dillerini konuşmayan kişilerden oluşuyorlar. Onlarla konuşan yetkililer tercüman aracılığıyla iletişim kurmak zorundalar.

Mülteciler, tecrübelerine dayanarak OAC’deki mezhepçi bölünmenin en az yirmi yıl öncesine dayandığını söylüyorlar. İbrahim, OAC’deki Malililerin 1960 ve 1970li yıllarda varlıklı olmaya başladıklarını ancak talihlerinin 1963 yılında Başkan Ange-Félix Patassé’nin seçilmesiyle değişmeye başladığını belirtiyorlar.

Mültecilerden biri durumu şöyle özetliyor: “Önceleri anne babalarımız maden işçisi olarak elmas işinde çalışıyorlardı. Sonra Başkan Patassé’den sonra Başkan François Bozizé dönemi başladı ve insanlar artık Müslümanları sevmemeye başladılar. Anne babalarımız yoksullaşmaya başladı. Villalarını satmaya başladılar. Hıristiyanlara maden araştırma lisansı verilirken Müslümanlar için bu lisansı edinmek çokça pahalı olmaya başladı”.

Son dört gece içerisinde Mali ve Uluslararası Göç Teşkilatı’nın finanse ettiği dört tahliye uçağıyla yaklaşık olarak 1.000’den fazla Malili Bamako’ya geldi.

Göç Teşkilatı, göçmenleri OAC’den Nijer ve Sudan’a hava yoluyla tahliye etmek istiyor. Teşkilat, ülkeden ayrılarak kendi anayurtlarına yerleşmek isteyen 50.000 insanı tahliye etmek için yaklaşık olarak 17.5 milyon dolar kaynak ayırmış.

Elçi şunları ekliyor: “Şiddetten kaçan insanlar adalet için dövünüyorlar ve maalesef adaletin icra edildiğini görmüyorlar, gördükleri tek şey silahlı grupların serbestçe hareket ettikleri ve işledikleri suçlardan dolayı sorumlu tutulmamalarıdır. İnsanlardan duyduğumuz, sorunları kendi yöntemleriyle çözmeye çalıştıklarıdır ve bu durum son birkaç aydır daha fazla insanın silahlı gruplara katıldığı gerçeğidir, bu da öç alma duygusundan kaynaklanıyor”.

“Bu yüzden geçici hükümetin insan haklarını ihlal etmenin sonuçları olacağını göstermesi gerekmektedir, güvenlik konseyinde BM’nin insan hakları ihlallerini izleme kabiliyetini güçlendirmeye çalışıyoruz ve genel sekreterin soruşturma çağrısını destekledik… Bunun geçici hükümetin suçluları teşhis ederek onları mahkeme önüne çıkarmasına yardımcı olacağı hususunda ümitliyiz”.

Power’a göre, 2.6 milyonluk nüfusa sahip Orta Afrika Cumhuriyeti’nden çıkan yaklaşık 1 milyon insan var,- bu, nüfusunun neredeyse yarısını oluşturuyor ve bu insanlar acil insani yardıma muhtaçlar.

Bangui havaalanındaki kamplarda yaklaşık 100.000 insan var ve yalnızca birkaç hususta yardım görüyorlar. AB Dışişleri Bakanları Pazartesi günü Brüksel’de yapacakları toplantıyla AB birliklerinin Orta Afrika Cumhuriyeti’ne gönderilmelerini oylayacaklar, bağışçılar da finans durumlarını gözden geçirecekler.

Bu arada ABD ordusu da Ruanda taburunun ilk unsurlarını Orta Afrika Cumhuriyeti’ne gönderiyor, Pentagon’a göre bu unsurlar Afrika Birliği misyonuna katılacaklar.

Tuğamiral John Kirby, ‘Rwanda’daki güçlerimizi Kigali’den Bangui’ye göndermeye başladık’ dedi.

‘İki C-17 kargo uçağı 70 Ruanda birliğini ekipman ve araçlarla Perşembe günü yola çıkardılar. Önümüzdeki 3 hafta içerisinde 800 Ruandalı asker ve 70 araç da onlara katılacak’.

Alex Duvai Smith

The Guardian’dan Süleyman Kaylı tarafından İnzar için tercüme edildi.