MARDİN - Mardin Artuklu Üniversitesinde idari ve akademik personel üzerinde baskı olduğu iddiası ile Memur-Sen Sendikası ve bir grup akademisyen bir basın açıklaması düzenledi.
Sendika İl Binasında düzenlenen basın açıklamasını Memur-Sen Mardin İl Başkanı Mustafa Aydın yaparken, açıklamaya Eğitim-Bir-Sen Mardin Artuklu Üniversitesi Temsilcisi akademisyen Fasih Dinç ve diğer sendikaların başkan ve üyeleri destek verdi.
Basın açıklamasının yapıldığı yerde ağızları bantlarla kaplı ve cübbe giydirilmiş iki mankenin bulunması ise dikkat çekti.
28 Şuba’ta rahmet okutuyorlar
Mardin’de 7 yıl önce kurulan büyük hayallerle kurulan ve ilk yıllarında güzel çalışmalara imza atan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörünün icraatlarıyla 28 Şubat Dönemine adeta rahmet okuttuğuna dikkat çeken Memur-Sen Mardin İl Başkanı Mustafa Aydın, “Üniversiteler kişisel hırs ve kaprislerin, yasakların ve baskıların değil; bilim ve kültürün üretildiği özgürlük alanlarıdır. Büyük beklenti ve umutla kurulan Mardin Artuklu Üniversitesi, Rektör Serdar Bedii Omay’ın kişisel hesapları uğruna yaptığı uygulamalarla tam bir hayal kırıklığına dönüşmüştür.” dedi.
Mardin cezalandırılıyor
Mardin’in cezalandırıldığını savunan Aydın, “Üniversitenin kampusunu, eğitim mekânlarını, sosyal tesislerini, çevre ve ağaçlarını, öğrencilerin servis, burs ve yurt ihtiyacını, personel ve akademisyenlerin çalışma huzur ve uyumunu hiçe sayan bir Rektörün icraatlarıyla Mardin adeta cezalandırılmaktadır. Mardin’in kültürel ve sosyal çeşitliliğindeki uyum ve işbirliğini çatışma ve kaos ortamına dönüştürmeye kimsenin hakkı yoktur.” diye konuştu.
İkna odaları kuruldu
Rektör Omay’ın üniversitedeki uygulamaları 28 Şubat döneminde yapılan zulümleri aratır seviyeye ulaştığına vurgu yapan Aydın, üniversitedeki bazı uygulamaları şu şekilde sıraladı:
“Rektörün yönetimini desteklemeyen akademik ve idari personel özlük haklarından mahrum bırakılmakta, sürgün edilmekte ve sudan sebeplerle haklarında soruşturmalar açılmaktadır. Bir kısım akademisyenlerin dersleri ellerinden alınmakta, sürgüne gönderilmekte, yıllık izinleri/araştırma izinleri verilmemekte ve odasından çıkartılarak itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Bazı akademisyenler bizzat Rektör veya Rektör Yardımcısı tarafından ikna odaları uygulamasına benzer bir şekilde odalarına çağrılmakta ‘şu kişiyle konuşma, şu STK’dan istifa et, dediklerimizi yapmayanlar zarar görecek’ diye açık bir şekilde tehdit edilmektedir. Öyle ki; bazı akademisyenler, birbirleriyle kimsenin görmeyeceği şekilde gizli görüşmek zorunda kaldıklarını ifade etmektedirler. Kadrolar konusu bir tehdit unsuru olarak kullanılmakta, doktorasını bitiren bazı araştırma görevlilerine ve doçentlere açık bir şekilde kadro verilmeyeceği veya görev sürelerinin uzatılmayacağı söylenerek bir korku ortamı oluşturulmaktadır.”
Rektör şatafat içinde yaşıyor
“Üniversite rektörünün, lüks ve sefahat içinde şatafatlı bir hayat yaşadığı ve sayısız şaibeli harcamalar ile ilgili yaygın iddialar hepimizi rahatsız etmektedir.” diyen Aydın, “Üniversitede Genel Sekreter, Genel Sekreter Yardımcısı ve birkaç Daire Başkanı ile Şube Müdürünün asil kadrolarından alınması, pasif alanda görevlendirilmesi ve neticede görevi bırakmak zorunda bırakılmasının ardında yatan gerçeklerin ilgili makamlarca mutlaka soruşturulması gerekmektedir. Bu konudaki şikâyetler ve şayialar çok ciddi bir denetimi zaruri hale getirmiştir.” ifadelerini kullandı.
28 Şubat devam ediyor
Aydın sözlerini şöyle sürdürdü, “28 Şubat sürecinde YÖK yönetimi iç tehdit ve irtica değerlendirmesiyle tüm üniversitelerde büyük bir kıyım uyguladığını hatırlatan Aydın, “Bu kirli sürecin başlatılmasından 18 yıl sonra ise -tamamen kişisel hesap ve kaprislerle-Artuklu Üniversitesinde Rektör tarafından Akademik ve idari personel büyük cendereye sokulmaktadır. Tüm bunlara rağmen sorunların aşılabilmesi ve normalleşme ümidimizi muhafaza ederek Üniversitemizin zarar görmemesi adına yapılan iyi niyetli girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine konuyu basın yoluyla kamuoyuna ve yetkililere ulaştırma gereğini duyduk. Anılan hususlarla ilgili yetkilileri göreve davet ediyoruz. Üniversitede akademisyenlere ve idari personele açıkça ve ağır bir Mobbing uygulamakta ve bundan derhal vazgeçilmesi gerekmektedir. Aksi halde üniversitede yapılanlara duyarsız kalınmayacağı; suç duyuruları, basın açıklamaları ve kitlesel protesto gösterileri ile bu işin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyurulur.”
(M. Salih Keskin – İLKHA)