Patani; Malezya, Senegal, Endonezya ve Brunei içine alan Malay Yarımadası’nın bir parçasıdır. Güneyinde Malezya ve kuzeyinde Tayland bulunan Patani Topraklarının batısında Hint Okyanusu ve doğusunda Çin Denizi yer almaktadır. Patani, Tayland’ın işgalinden önce 50 bin kilometre karelik bir alana sahipti. İşgalden sonra ise Patanililer 16 bin kilometre karelik bir alanda yaşamaya başladılar.
Malay dilini konuşmakta olan Patanililerin bugün yaşadığı topraklar 4 eyaletten oluşmaktadır. Bu eyaletlerin isimleri; Yala, Naratiwat, Stol ve Songkhla’dır. Geri kalan bölgelerde ise Tayland Hükümeti’nin Patani Halkı’na baskı oluşturmak için bölgeye gönderdiği ve burada yerleşim kurdurduğu Taylandlı göçmen Budist bir azınlık yaşamaktadır.
Son araştırmalara göre Patani’nin nüfusu yaklaşık 6 milyondur. Çok sayıda Patanili Müslüman da, Tayland’ın işgali ve zulümleri nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır. Nüfusun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu Patani Halkı, Şafi Mezhebi’ne mensuptur.
15. YÜZYILDA “PATANİ İSLAM KRALLIĞI”
İslam ilk olarak Patani’ye, Arap Yarımadası’ndan güney Hindistan’a; daha sonra da Malay Yarımadası’na gelen Yemenli Tüccarlar yolu ile girmiştir. Patani Halkı 15.yy.da bölgede İslam kanunlarına göre yönetilen bir devlet kurmuştur. Bu devletin ismi “Patani İslam Krallığı”dır. Patani halkının özgürlük mücadelesinin temel hedeflerinden biri de, tarihte kurulan “Patani İslam Krallığı”nı tekrar diriltmektir.
PATANİ SORUNUNUN TARİHİ ARKA PLANI
İngilizler’in bölgeyi terk etmesinin ardından Tayland Yönetimi Patani’yi ele geçirme girişimlerine başladı. İlk başlarda Patanili Müslümanların direnişi nedeni ile Budist Tayland Hükümeti’nin çabaları başarısız kaldı. Fakat 1786 yılında Tayland, Patani’yi tamamen işgal etti. Patani Halkı, Tayland’a bağımlı bir bölge konumuna düştü; fakat Patanililer asla işgal güçlerine teslim olmadı. Bunun yanında on binlerce Patanili Müslüman öldürüldü, Patanililerin şehirleri harap edildi, mescitleri, medreseleri Budist Tayland Askerleri tarafından ateşe verildi. Tayland, İngiltere ile 1909 yılında yaptığı anlaşma uyarınca Patani’nin kendisine bağlı bir bölge olduğunu ilan etti. İngiltere tıpkı Ortadoğu’da yaptığı gibi Güneydoğu Asya’da da sınırları cetvellerle çizerek arkasında sorunlu bölgeler bıraktı.
TAYLAND HÜKÜMETİ’NİN PATANİ SİYASETİ
Tayland yönetimi Patanili Müslümanların sayısını en aza indirme amacı ile bölgeye sürekli olarak Budistleri yerleştiriyor ve Patani halkını asimile etmek için her türlü yolu deniyor. Yönetimin baskı uyguladığı bir başka alan da eğitim alanıdır. Budist Tayland Hükümeti bölgede Malay dili yerine Tayland dilini yaymaya çalışmaktadır. Örneğin doğan çocuklara verilen Müslüman isimleri, putperestlerin isimleriyle, şiddet ve baskı uygulanarak değiştiriliyor. Müslümanların yaşadıkları belde isimleri değiştirilerek aşağılayıcı isimler konuluyor. Müslüman kesimin ilim ve eğitime verdiği önemden dolayı Müslüman bay ve bayan eğitimciler ile cami imamları her fırsatta Tayland polisince bir bahane uydurularak katlediliyor.
Patani’de yaşanan zulümler gerek İslam Dünyası, gerekse de Batı’da pek fazla bilinmemektedir. Çünkü Tayland Hükümeti Patani’de yaşananların dışarı yansımaması için medyaya sansür uygulamaktadır. Patani dış dünyadan koparılmak istenmekte, Patani’de yaşananlar dünyaya Tayland’ın bir iç sorunu olarak yansıtılmaktadır. Tayland Hükümeti bölgede Budizm’i yayma amacı ile Patani’ye Budist mabetleri kurmuş, bölgedeki şehir ve kasabaların adlarını değiştirmiştir. Gözlemcilere göre de Patani Halkı büyük bir baskı altındadır ve Tayland tarafından ikinci sınıf insan muamelesine tabi tutulmaktadır.
Ekonomik bakımdan çok fakir olan Patani halkının devlet kademelerinde çalışmaları ise zaten yasak. Patanili halk, genelde pirinç tarlalarında, ziraatle, işçilik yaparak yâ da denizde avlanarak geçimini sağlıyor. Kendi yaşadıkları bölge veya köyleri dışında da çalışmalarına izin verilmiyor. Öyle ki, ekonomik bağlamda ölmeyecek derecede yaşamalarına müsaade ediliyor.
Tayland Hükümeti, yeraltı kaynakları bakımından son derece zengin olan Patani`yi tamamen Budistleştirmek veya halkın topraklarını terk etmesi için şiddet ve katliamlarda sınır tanımıyor. Patani`de gerçekleşen ölüm vakaları nedeniyle şikâyette bulunulacak herhangi bir merci de yok. Yakınları katledilen Patanililer Tayland Hükümeti`ne şikâyette bulunduklarında çoğu zaman tehdit edilip gözaltına alınıyorlar. Patanililer tarafından düzenlenen gösteriler son derece sert ve kanlı bir şekilde bastırılıyor.
30 BİN KİŞİ ZİNDANLARDA, 40 BİN ÇOCUK YETİM
Halen binlerce (30 civarında olduğu tahmin ediliyor) Müslüman kadın ve erkeğin sebepsiz yere tutulduğu zindanlarda her türlü işkence teknikleri uygulanmaya devam ediliyor. Çok kötü şartlarda tutulan Müslüman mahkûmlar mahkemelere çıkarılmıyor. Mücahidlerin eşleri veya yakınları olan kadın mahkûmlar, her türlü ahlak dışı muameleye maruz kalıyor. Ülkede neredeyse her gün 3-5 Patanili, Tayland ordusunun Budist askerleri tarafından katlediliyor. Şu an Patani’de 30 bin civarında kadının dul, 40 bin civarında da yetim çocuğun olduğu belirtiliyor.
İSLAMİ DİRENİŞ, 1975’TEN BERİ MÜCADELE VERİYOR
Patani direnişi tarihi kökleri olan bir direniştir. Şu anda bölgede Patani Birleşik Kurtuluş Örgütü olmak üzere birçok direniş hareketi bulunmaktadır. Patani’de yaşanan bu zulümler karşısında Birleşik Kurtuluş Örgütü adlı siyasi ve askeri alanda faaliyetlerde bulunan örgüt, Tayland ordusuna karşı ülkesinin ve halkının özgürlüğü için mücadele veriyor. 1968 yılında Kebir Abdurrahman Tenvira tarafından kurulan Örgüt, Patani’nin özgürlüğü için İslami bir mücadele veren İslami bir cemaat. İlk faaliyetine Mekke’de başlayan Tenvira, sürgünde bulunduğu yıllar içinde birçok İslami çalışmalarda bulunmuş ve ülkesinin işgalden kurtulması için Birleşik Kurtuluş Örgütü çatısı altında 1975’te Direniş Hareketini başlatmış. Patani’de şer’i hükümlere dayalı bir düzen kurmak için o günden beri işgalci Tayland ordusuna karşı silahlı eylemler düzenleyerek özgürlük mücadelesi veriyor. İşgal ve zulüm altındaki ülkesinin özgürlüğü için yıllarca mücadele eden Kebir Abdurrahman Tenvira, 2009’da sürgünde yaşadığı Suriye’nin başkenti Şam’da vefat etti. Tenvira’nın vefatından sonra örgütün liderliğine yine 30 yıldır sürgünde bulunan Necip Salih getirilirken, Salih; Tayland istihbaratı başta olmak üzere CIA ve Mossad tarafından her yerde aranıyor.
Patani’de özgürlük mücadelesi veren diğer örgüt ve gruplar da şöyledir; “Patani Halk Kurtuluş Cephesi, Patani Milli Kurtuluş Cephesi, Milli-İslamcı Patani Cephesi, Patani Kurtuluş Ordusu ve Patani Mücahidin Hareketi.”
YÖNETİMİN İSRAİLLE OLAN SIKI İLİŞKİLERİ
Patani, israil işgali altındaki Filistin’le de birçok benzer yanı bulunuyor. Hatta benzerliğin ötesinde Patani’yi işgal eden Tayland’a en büyük desteği de ABD ve israil veriyor. Patani’deki direniş hareketleri, siyonist israil rejimini en büyük düşmanlardan biri olarak görüyor. Çünkü siyonist israil rejimi Budist Tayland yönetimi ile sıkı ilişkiler içindedir ve Patanili Müslümanlara karşı Tayland Yönetimi’ne askeri ve istihbari destek sağlamaktadır. Tabi Tayland yönetimi de israil’i eli boş göndermiyor. Karşılığında işgal ettiği Patani topraklarından en verimli bölgeleri israil’e hediye olarak takdim ediyor.
BİNLERCE MÜSLÜMAN CAMİ VE OKULLARDA ŞEHİD EDİLDİ
Birleşik Kurtuluş Örgütü lideri Necip Salih, bir internet sitesinin kendisiyle yaptığı bir röportajda faaliyetlerinden söz ederken, binlerce şehidlerinin olduğundan söz ediyor. Necip Salih, bu şehidlerin, camilerde namaz kılan veya okullarda eğitim veren öğretmen ve öğrenciler olduğunu ya da evlere yapılan baskınlarda dinini yaşamak isteyen Müslümanlar olduğunu ve bunların Tayland ordusunca vahşice şehid edildiğini anlatıyor. Direniş hareketi içinde 10 bin civarında mücahitlerinin mevcut olduğunu belirten Salih, bunların İslami ölçülere göre mücadele verdiklerini ve ülkelerinin özgürlüğü için Tayland ordusuna karşı zaman zaman silahlı saldırılar düzenlediklerini ifade ediyor. Aşırılıklara karşı olduklarını, mutedil bir hareket olarak Allah rızası doğrultusunda hareket ettiklerini vurgulayan Salih, ülkelerinin işgalden kurtarılması ve halklarının özgürlüğü için mücadele ettiklerini dile getiriyor.
YABANCI BASININ PATANİ’YE GİRİŞİ YASAK
Diğer yandan Patani’deki dramı ne haber bültenlerinde, ne gazetelerde ve ne de internet sitelerinde göremeyişimizin sebebine gelince; yabancı basının Patani`ye girişi yasak. Zaten Tayland basını da Patani’deki halkın, Müslümanların durumu ile ilgili gelişmelere vakıf olmamaları için hiçbir habere yer vermiyor. Bir gazetecinin (bayan veya erkek fark etmez) fotoğraf veya video çektiği fark edilirse, ya kamerasına el konuluyor veya kendisi alınıp bilinmeyen bir yere götürülüyor. İnternetin yasak olduğu ülkede komşu Malezya ve Endonezyalı gazeteciler bile Patani’ye giremiyor. Bölgede yaşanan çatışmalar ve katliamlar, sanki kabileler arası süren husumetlermiş gibi Tayland medyasına yansıtılıyor. Zalim Tayland hükümeti, işgal altında tuttuğu Patani’de yaptıkları zulümler, vahşet ve katliamların dünya kamuoyunca bilinmesini, duyulmasını, gösterilmesini yine güç kullanarak engelliyor.
Patanili Müslümanlar, İşgalci Tayland yönetimi tarafından kendilerine yapılan zulümleri dünyaya duyurmak istiyor. İslam dünyasının Filistin, Çeçenistan, Afganistan gibi ülkelerde Müslümanlara yapılan zulümlere karşı işgalci zalim devletlere gösterdiği tepkisel duyarlılığın, işgalci Tayland yönetimine de gösterilmesini istiyor. Ve tüm dünyada bulunan Müslüman kardeşlerinden tek bir özel istekleri var, o da; zulüm ve işgalin bitmesi için yüce Allah’a kendileri için yapılacak DUA…
Furkan Can / İnzar Dergisi