TEDMEM, Türkiye eğitim sisteminde artık kemikleşmiş bir sorun olan öğretmen istihdam politikaları üzerine, konunun farklı paydaşlarının bir arada bulunduğu bir panel düzenledi.
Öğretmen İstihdam Politikaları: Sorunlar ve Güncel Tartışmalar isimli panelde, öğretmen istihdam politikaları ve öğretmen seçme ve yerleştirme süreci tartışmalarının yanı sıra; yoğunluklu olarak son bir yıldır gündemde olan ortaöğretim bölümlerine lisans düzeyinde öğrenci alınmaması, pedagojik formasyon sertifikası verilmesi ve KPSS’de öğretmenlik alan bilgisi testi eklenmesi konularında tartışmalar yapıldı ve aşağıdaki noktalar ön plana çıktı:
- Öğretmen konusunda dünyada en tecrübeli ülkelerden biri Türkiye, fakat kalıcı politikalar uygulanamıyor. Aynı yıl içinde pedagojik formasyonu tamamen kaldırmaya yönelik karar alınıyor ancak kısa süre sonra 60 bin kişiye pedagojik formasyon sertifikasının verilmesi planlanıyor.
- Pedagojik formasyon sertifikası verilmesinin nedeni formasyonun sosyal talebe cevap ve hayat boyu öğrenmeyi desteklemek olarak görülmesidir.
- Türkiye’de 75’i işler durumda olan 85 eğitim fakültesi bulunmaktadır. Bunların 16’sında ortaöğretim alan eğitimi bölümü bulunuyor. Geçtiğimiz sene YÖK’ün bu bölümlere lisans düzeyinde öğrenci almayı durdurmasının gerekçesi, fen edebiyat puanlarını artırmak ve daha nitelikli öğrencileri fen edebiyat fakültelerine çekmek olarak değerlendiriliyor. Pratikte ise bu uygulamanın fen edebiyat fakültelerinin tercih edilirliklerini artırmadığı görünüyor.
- Fen edebiyat fakülteleri mezunlarının istihdam sorunlarının tek çözümü formasyon değildir. Türkiye’de özellikle son yıllarda öğretim elemanı kalitesi ve gerekli altyapı sağlanmadan 184 fen edebiyat fakültesi açıldı. Bu durum verilen eğitimin kalitesinin düşmesine sebep olurken çok sayıda mezun verilmesiyle sonuçlandı. Örneğin 2009 yılında Almanya’da 1200 kimya öğrencisi bulunurken bu sayı Türkiye’de 7300’dü. Almanya kimya sanayii alanında önde gelen ülkeler arasında yer alırken, Türkiye olarak daha yüksek sayıda mezun vermemize rağmen bu kaliteyi yakalayamıyoruz.
- Fen edebiyat fakülteleri mezunlarının yaşadıkları istihdam sıkıntıları daha çok mezunun yüksek lisans ve doktora yapmasına neden oluyor. Yeni kurulan üniversitelerde bölümler açılırken, doktorasını tamamlamış kişi sayısının yüksek olduğu bölümler öncelikli olarak tercih ediliyor. Bu durum da lisanstan mezun kişi sayısında artışa sebep olarak fen edebiyat fakültelerini bir kısır döngüye sokuyor. Bu duruma çözüm olarak sanayi-üniversite işbirliğinin sağlanabileceği sanayi-ÖYP programlarının geliştirilmesi alternatif bir çözüm olarak görülebilir.
- Eğitim fakültelerinin sorunu Anadolu Öğretmen Liselerinden, fen edebiyat fakültelerinin sorunu da Fen Liselerinden başlıyor. Fen Liselerinden mezun bireylerin sadece yüzde 2’si fen fakültelerini tercih ederken, Anadolu Öğretmen Lisesi mezunlarının yüzde 20’si eğitim fakültelerini tercih ediyor.
- 2013 KPSS’ye başvuran öğretmen adaylarının mezun oldukları fakülteye bakıldığında, ortaöğretim alanlarında genel olarak fen edebiyat fakültesi mezunlarının eğitim fakültesi mezunlarından 5 kat daha fazla olduğu görülüyor. Ayrıca 2013 KPSS’de öğretmen adaylarına ilk kez alan bilgisi testi de uygulandı. Adayların mezun oldukları fakülteye göre aldıkları puanlar incelendiğinde Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Tarih, Coğrafya, İngilizce, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi branşlarında eğitim fakültesi mezunu adaylarının daha yüksek puan ortalamalarına sahip oldukları görülmüştür.
- Standartları detaylı belirlenmesi koşulu ile öğretmen adaylarının seçiminde sözlü sınavların yapılması desteklenmeli.
- Eğitim fakülteleri ve fen edebiyat fakülteleri arasında rekabete değil, işbirliğine olanak sağlanmalı, şu an fen edebiyat fakültelerindeki bölümler arasında bile işbirliği yok.
Sonuç olarak; önemli olan hangi fakülteden mezun olanların öğretmen olacağı değil, sınıflara en kaliteli öğretimi yapabilecek öğretmenin nasıl yetiştirileceği ve seçileceği olduğu belirtildi. (İLKHA)