İşte o makale...
Hepiniz Kirlisiniz.... Hepiniz Suçlusunuz....
Kasetlerin, şantajların, kirli ses kayıtlarının ve montajların hayatın merkezine konulduğu bir ülkede yaşamak ve politika yapmak çok zor olsa gerek. Her güne yeni bir ses kaydıyla, rüşvet iddiasıyla, Mavera-ül Okyanus kumpaslarıyla ve politikacıların ahlak dışı suçlama ve savunmalarıyla uyanmak çok ta hoş olmasa gerek.
Bir sabah Bakanların kapısına dayanan polisler ve kutu kutu paraların taşındığı görüntüler işgal ederken ekranları, akşamına ise birilerinin, başındaki takkeden bile utanmadan ananas niyetine rafineri dağıttığına şahit gözlerimiz ve kulaklarımız.
Kaset görüntüleriyle giden bir ana muhalefet lideri ve o kaset üzerinde tepinen yüksek sesli yeni bir Jön Türk… Doksan yıllık bir çınarın(!) birkaç dakikalık görüntüyle yıkılışı adeta… Gizli kayıtlarla gelmenin verdiği güven sonucu sızdırılan her kayıttan rant arama basitliği… Hem de yüksek sesle ve Meclis kürsüsünde… Hani derler ya can çıkar da huy çıkmaz diye, Dersimlininki de o hesap işte…
Genel seçimler öncesi kaset sopasıyla dövülmenin acısını çıkartmak istercesine görüntülere sarılan bir Milliyetçi Muhalefet… Proje üretememenin, söylenecek yeni şeylere sahip olamamanın getirdiği saldırganlık psikolojisi… Kuru gürültünün politika cilbabına bürünmüş acuze-i şemtalık hali…
Eski dostların klasik ihaneti ve "Ağam kurbanın olam bana da bir taşeronluk ihsan eyle" yakarışının en basit ve dayanılmaz hatta mide bulandıran hafifliği… Taşeronluğa, hizmet eri olmaya, çavuşluğa soyunmaya kalkarken Kürt Halkı`nı da cellâtlara peşkeş çekme gayesi… Tutuşmuş paçaların, benim paçalarım halkın canından daha kıymetlidir, telaşı… Adalardan gelen ihanet kokusu…
Savaşın merkezindeki iki yüksek egonun amansız mücadelesi ve ezilen gariban Müslüman halk… Dik dur eğilme ile başlayıp beddua ile sonlanan naraların eşliğinde bir pay kapma mücadelesi…
"Muhterem" sıfatını az bulmanın, Hocalığı kalkan olarak kullanmanın, gözyaşını afyon olarak sunmanın maharetiyle; Hizmet Holding`in CEO`su olarak Koçların, Sabancıların ve bilumum kalantorların ekmeğine yağ sürme telaşı… Adeta, altta kalanın canı çıksın, kaidesince mazlumları zikir eşliğinde tekmelemenin düşük halleri…
Her tepeye bir isim bulup senaryolarına sahte rüyalar, karanlık kurullar eklemenin ve utanmadan arlanmadan Peygambere de rol yazmanın yüzsüzlüğü… Bu kadarına da pes doğrusu, dedirten saçmalıklar ve ihanet sarmalı…
Papalığa el pençe dururken, Vatikan`a methiyeler düzerken; Selam isimli "İslami Terör Örgütü" ihdas etmenin açıklanamaz hinliği… Ya da kendinden başka her Müslüman`ı terörist görme tekfirciliği…
Gün boyu suçluluk psikolojisiyle ekranlarda yüksek sesle, en iyi savunma saldırıdır, taktiğinin yorgun komutanı… Bakanların ardından sıranın kendine de gelmesini bekleyen bir Baş`ın her yöne cevap yetiştirme ve aklanma telaşı…
Sanki iktidar değil de sıradan bir fertmiş gibi her an şikâyetçi olmanın, yakınmanın saldırganlık psikolojisi… İktidar makamının şikâyet etme değil şikâyetleri çözme yeri olduğunun unutkanlığı ya da saldır ki, haklı sansınlar mantığının haykıran sesi…
Meydanlarda, Şeyh Edebali`den okunan nasihatlerin nisyana sevk halinin öfkeli yansıması… Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kaidelerinin hayata düstur kılınmamış halinin öfkeli yansımaları… Suçluluk psikolojisin verdiği yüksek seslilik.
Paralellerden şikâyet ederken paralel Hoca`ya verilen ikramların unutulmuşluğu içinde adeta, bunlar da nereden çıktı, dercesine bir şark kurnazlığı. Paralel memurları, paralel amirleri oralara ben yerleştirdim ama şimdi bunlar bana ihanet içindeler, bunları oraya ben getirdim, ben de suçluyum diyen bilinçaltını boğmak için bağıran çağıran bir hatip…
Kirlilik ve kokuşmuşluk diz boyu… Şer mi bu yaşananlar yoksa hayır mı elbette ki zaman gösterecek… Ama bir gerçek var ki bu olayları tek bir ayetle özetlemek mümkündür.
"Ve mekeru ve Mekerallahu Vallahu Hayrul Makirin" yani "Onlar Tuzak Kurdular Allah da Tuzak kurdu. Allah Tuzak Kuranların En Hayırlısıdır"
Rüşvetçinin, Vatikan âşıklarının, Hizmet Holding CEO`sunun, Kürt Halkını Pazarlamaya çalışan Taşeronun, Anasıyla cücüğüyle tüm muhalefetin, zengin kalantorların, satılmış medya`nın tuzakları bir bir boşa çıktı ve başlarına geçti.
Hepsinin kirliliği, hepsinin kokuşmuşluğu bir bir gözler önüne serildi… Kasetlerin, ses kayıtlarının, tapelerin, rüşvet ve dinleme iddialarının hepsi gerçek ya da hepsi yalan da olabilir. Ama her halükarda ortada var olan pislikleri, kokuşmuşlukları, yıllardır siyaset arenasını işgal eden güçlerin ihanetini, hizmetin hezimetini, iktidarın ballı ellerini yalayışını, Kürt halkını pazarlamak isteyen taşeronların cellâtlara yakarışlarını hiçbir güç gizleyemez artık.
O yüzden buradan bir kez daha diyorum ki; Hepiniz kirlisiniz, hepiniz suçlusunuz…
Bu kadar pislik içinde ter temiz kalmak, erdemliliğin zirvesi olsa gerek… Temiz kalan ve şu anda halkı tertemiz bir şekilde yönetmeye talip olan onurlu Müslümanlara buradan selamlar olsun…
Selam Ve Dua İle...
Muhammed Çermikli/Hürsedahaber