Yine Mısır ve yine ekranlarda bir şehadet haberi. Bir şehit daha sonsuzluk diyarına doğru kanatlanıp uçmuştu. Nurlu kervana kutlu bir yolcu daha katılmıştı.
Bir şehit ve ardında bağrı yanık ama onurlu bir anne. Evladının ölümüne rağmen (ki bir anne için en büyük acı evlat acısıdır) yıkılmamış; aksine büyük bir teslimiyet ve rıza içinde ellerini açmış, haykırırcasına Rabbinden bu değerli hediyesini kabul etmesini istiyordu.
Aman ya Rabbi! Bu nasıl bir teslimiyet, nasıl bir sabırdı. İzlerken hayretler içinde kalmıştım. Çünkü bir annenin evladına beslediği sevgi ve şefkat hiçbir şeyle kıyaslanamazdı. İçimden bu anne böyle bir acı karşısında nasıl bu kadar sabırlı ve güçlü durabiliyor diye düşünürken aklıma Üstat Bediüzzaman`ın ‘İman hem nurdur hem kuvvet. Hakiki imanı elde eden kişi kâinata meydan okuyabilir` sözleri geldi. İşte bu anneye böyle bir gücü veren de yüreğindeki hakiki imandı. Evet, belki de pek çoğumuzun sahip olamadığı gerçek iman. Tarih boyu hiçbir kâfirin durduramadığı ve en gelişmiş silahların bile yok edemediği tek güç. İşte bu Mısırlı şehit annesi, imanın ne büyük bir güç ve yenilmez bir kuvvet olduğunu bir kez daha tüm dünyaya göstermişti.
Ey kâfirler! Bu iman abidesi anneyi gördünüz mü? Duydunuz mu haykırışlarını? O güçlü duruşuyla adeta yaptıklarınızı küçümsüyor ve sanki sizlere ‘Bütün yapabileceğiniz bu mu, öldürmek mi? Biz zaten bunu istiyoruz. Çünkü şehadet bizim en büyük arzumuzdur. Sizler öldürdükçe bizler dirilmeye devam edeceğiz` demek istiyordu.
Biliniz ki yüreklerinde bu iman var oldukça o anneler kazanmaya sizler de kaybetmeye mahkûmsunuz. Tüm tuzak ve şeytani oyunlarınıza rağmen, iman hep galip, küfür ise hep mağlup olacaktır. Ve bu iman, İslam ümmetine elbette ki izzet ve zaferi kazandıracaktır…
Arzu Aşkın / Siverek - Yaş: 25