MARDİN - Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Teşkilat Başkanı ve Ersoylu Mahalle Muhtarı Hatip Şeran, Büyükşehir yasasıyla köylerin mahalleye dönüşmesi ile ilgili İlke Haber Ajansına açıklamalarda bulundu. Şeran, Büyükşehir Yasasıyla Mardin`de 588 köy ve 21 beldenin mahalleye dönüştürüldüğünü, 93 mahalle sayısının toplamda 702 mahalle sayısına ulaştığını söyledi.

Güneydoğu Muhtarlar Federasyonu Genel Başkanı ve Kızıltepe muhtarlar Derneği Başkanı da olan Şeran, Büyükşehir Yasası kapsamında bin 32 belde ile 16 bin 82 köyün mahalleye dönüştüğünü belirterek, “Büyükşehir yasası ile 16 olan büyükşehir sayısı 29`a yükseltilmiş ve büyükşehir sınırları mülki sınırlara genişletilmiştir. Büyükşehir kapsamında bin 32 belde ile 16 bin 82 köy mahalleye, yine 52 il kapsamında 559 belde belediyesi köylere dönüştürülmüştür. Mahalleye dönüştürülen köylerin 9 bin 652’si orman köyü olması sebebiyle orman köylüsüne tanınan hakların konumunun korunması ve yine belediyece kullanılacak mera, yaylak, kışlak gibi yerlerden bu mahalle sakinlerinin 4 bin 342 sayılı mera kanunu hükümlerince yararlanmaya devam edeceği belirtilmektedir.” ifadelerini kullandı.

Köylerin mahalleye dönüşmesi yeni bir köyden kente göçü tetikler mi?
Şeran, “Beldelerin ve köylerin mahalleye dönüştürülmesi, kırsal alanda tarımı ve hayvancılığı ne yönde etkileyecektir? Kent yaşamı içinde köylerin mahalleye dönüşmesi yeni bir köyden kente göçü tetikler mi? Köylerin yönetim şekli olan 442 sayılı kanun  ile mahallelerin yönetim şekli olan 4541 sayılı kanun arasında ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklar yeni bir kanunun ile doldurulacak mıdır?  Bu soruların cevabı doğrusu merak konusudur.” diyerek endişesini dile getirdi.

Türkiye’de köy nüfusu 6 milyon 400 bine düşecek

Bu yasayla köy nüfusunun düşeceğini ifade eden Şeran, Büyükşehrin yüzölçümü 396 bin 957 kilometrekaredir. Bu yüz ölçümünün 270 bin kilometrekareye yakın bölümü ORMAN, TARIM, çayır ve mera alanınıdır. Bu 29 Büyükşehirde toplam nüfus 56 milyon 133 bin kişidir. Bu yasa ile birlikte Türkiye’de köy nüfusu 6 milyon 400 bine düşmüş olacaktır. Yine 29 büyükşehir kapsamında köyden mahalleye dönüştürülen kırsal nüfus 10 milyon 186 bindir.” dedi.

Köylerin mahalleye dönüşmesinin tarım sektörünü etkileyeceğini belirten Şeran, “Türkiye’de tarımın GSMH içindeki payı 1923’te yüzde 40`larda iken, 1950 ve sonrası köylerden kentlere yoğun yaşanan ve hala yaşanmakta olan göç dalgası  ile bugün bu rakam yüzde 10`lara kadar geriledi. Bu göçün  gerçekleşmesinde, sanayileşme politikalarının, tarım ürünlerinin ekonomik anlamda üreticiyi tatmin etmemesinin ve son zamanda ise taşımalı eğitim sistemine geçişin önemli rol oynadığı görülmektedir. Kapatılan bin 32 beldenin köye dönüşmesi ve 16 bin 82 köyün 29 büyükşehirde mahalleye dönüşmesi neticesinde, gerekli önlemler alınmaz ise tarım sektörünü etkileyeceğini ve kırsaldan kentlere göçü biraz daha tetikleyeceğini görmekteyiz. Yasa içinde orman, tarım, mera, yaylak ve kışlak alanların korunması yönelik hükümlerin uygulanacağına dair hükümler bulunsa da, kent yaşamının içinde uygulayamadığınız birçok kanun maddesini, sınır anlaşmazlığı, olası şikayetler gibi sebeplerin nasıl uygulanacağı, bu hususta mahkemelerin kent yaşamı içinde mi yoksa kırsal alan içinde mi değerlendireceği muammadır." diye belirtti.

"Bu dönüşüm üreticiye ek yük getirecek"
Bu dönüşümün sulama tarımına dayalı mahallelerde, üreticiye ciddi anlamda maddi külfet getireceğini söyleyen Şeran, “Diğer bir yandan köyden mahalleye dönüştürülen köylerde her ne kadar 5 yıl, harç, emlak vergisi ve diğer katılım payları alınmayacak olsa da,  içme ve kullanma suları  için alınacak ücret 5 yıl boyunca en düşük tarifenin yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde belirlenecek olması, sulama tarımına dayalı mahallelerde üreticiye ciddi maddi külfet getireceği bir gerçektir. Üreticinin doğrudan gelir desteği ile desteklenmesine rağmen, tarım sektöründe yaşanan olumsuzlukların üretici üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırılmaması, Büyükşehir Yasasına bağlı bu türden olumsuzlukların da eklenmesi ile göç oranının daha da yükselmesine sebep olabilir kanısındayız." diye konuştu.

Mahallenin görülecek diğer işlerinde örneğin yol, su ve kanalizasyon gibi çözüm bekleyen sorunların çözüm makamlarının değişmesi, vatandaş ile muhtar arasında farklı bakış açılarına yol açacağını belirten Şeran, “Köye dönüştürülen mahallede vatandaşın muhtarı aynı yetki ile görecek olması mahallenin görülecek diğer işlerinde örneğin yol, su ve kanalizasyon gibi çözüm bekleyen sorunların çözüm makamlarının değişmesi, hatta bu sorunların bazılarını köy muhtarı yetkisi ile çözümlerken mahalle muhtarı yetkisi ile çözemeyecek olması vatandaş ile muhtar arasında farklı bakış açılarına yol açacaktır. Bu ve buna benzer birçok hususta birbirinden farklı iki muhtarlığın yükümlülük ve sorumluluk farkları haliyle kırsal alanda yaşayan kentli halka yansıması söz konusu olacaktır.” şeklinde endişesini dile getirdi.

Köylerin ihtiyacı ve sosyal şartları, mahallelerden çok farklıdır
Mahalle muhtarlığı yasasının yeniden düzenlenmesi gerektiğini ifade eden Şeran, “Mahalle muhtarı kısaca, seçmen kütükleri ve seçmen kartlarının dağıtımına yardım etmek, resmî tebligatlara yardımcı olmak, nüfus ve ikamet ilmühaberleri tanzim etmek, fakirlerin tespitinde idareye yardım etmek, zabıtaya ve 1111 sayılı kanun gereği, asker alımlarında askerlik şube görevlilerine yardım etmek, okul çağına gelmiş çocukları Mili eğitime bildirmek, sokak levhaları ve benzeri noksanlıkları belediyeye bildirmekle görevlidir. Köyün ihtiyacı, talebi, hatta sosyal şartları, mahalleden çok farlıdır. Bu şekli ile yerindelik  (Subsidiarity) ilkesi de denilen yani Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı 4. maddesinin 3`üncü bendinde `kamu sorumlulukları genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın makamlar tarafından kullanılacaktır` denildiğine göre vatandaşa en yakın birim olan mahalle muhtarlığı yasasının mutlaka yeniden düzenlenmesi, kanunun bütünleşmesi açısından önem arz etmektedir." diye belirtti.

Bu uygulama ile yeni ruhsatlandırılacak köydeki evlerin ruhsat alımlarında zorluklar yaşanmasına sebebiyet vereceğini dile getiren Şeran, “Yasa ile tüzel kişiliği kaldırılan ve mahalleye dönüşen köylerde, yörenin geleneksel, kültürel ve mimari özelliklerine uygun tip mimari projeler, yapılması ve bu projelerin uygulanması öngörülmüştür. Kültürel değerlerin korunmasını amaçlayan bu uygulama yeni ruhsatlandırılacak köy evlerinin ruhsat alımlarında zorluk yaşanmasına sebebiyet verecektir. Köy arazilerinin veraset ve arazi intikallerinden kaynaklanan sebeplerden ötürü ruhsatlandırma aşamasında istenecek, hissedarlardan alınacak vekalet belgesinin sorun yaratacağı görülmektedir. Çünkü köylerde araziler çok hisseli ve hisse sahipleri çok olduğundan zaman zaman bulunamamaktadırlar. Bulunsalar bile yer paylaşımında sorunlar yaşanmaktadır. Çıkarılan Büyükşehir Yasası uygulama alanında başarılı çalışabilmesi için mutlaka yerel yönetimlerin bir alt kolu olan köy ve mahallelerin yeni statüleri mutlaka değiştirilmelidir. Görev ve sorumlulukları artırılarak bu yerel yönetimlere yardımcı birimler haline getirilmelidir. Aslında demokrasimiz yetki paylaşım sorununu çözdüğü anda birçok sorunun çözümleneceği görüşündeyim. Her zaman en iyisini yapmayı ideal edinen insan için, daha hassas ve dikkatli olmanın yararına inanıyorum. Her adımın halkımızın hayrına olması en öncelikli temennimizdir." dedi.  (Mehmet Aslan - İLKHA)