BURSA - Aralarında Bursa Milletvekili ve Parti Meclis (PM) Üyesi Sena Kaleli’nin de bulunduğu Kadın ve Çocuk Hakları İnceleme ve İzleme Komisyonu Üyeleri, Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki sığınma evlerini ziyaret ederek, sığınma evlerinin fiziki özellikleri, kadın ve çocukların durumuyla ilgili yazılı bir rapor hazırladı.

PM Üyesi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, İstanbul Milletvekili Ayşe Eser Danışoğlu, Balıkesir Milletvekili Nedret Akova, PM Üyesi Gül Çiftçi’nin de yer aldığı ziyaretlerde yapılan incelemeler sonucu, ortaya ürkütücü sonuçlar çıktı. 

“Şiddetin Sebebi: Eğitimsizlik ve İstihdam Sorunu”

Raporda, kadına yönelik şiddetin dünyanın her coğrafyasında görülen yakıcı, yıkıcı bir sorun olduğu ancak Türkiye’de, facia hâlini aldığı ortaya çıktı. Türkiye’de kadına yönelik politikalar ve izlenen rotanın, şiddetle mücadelede yetersiz kaldığı, ülkemizde her yıl yüzlerce kadının, eşleri, babaları, erkek kardeşleri tarafından şiddete maruz bırakıldığı ya da katledildiği görüldü. 

Kadına yönelik şiddetin nedenleri olarak; ekonomik şartlar, eğitimsizlik, ataerkil gelenek, şehre adaptasyon sorunu gösterildi. Şiddetle, eğitimsizlik ve istihdam arasında güçlü bir bağın bulunduğu gözlenen raporda, şiddetin önüne geçmek için; “Kadınların eğitim başta olmak üzere bütün haklardan ve temel özgürlüklerden tam olarak yararlanmalarının bu hak ve özgürlükleri kullanabilmeleri, eğitimin güçlü talep edilmesinin, öneminin kavranmasını sağlayacak çalışmaların devlet tarafından yapılması elzemdir” denildi.  

İşte komisyonun hazırladığı rapordaki kan donduran öykülerden sadece bir kaçı:

 “Ailesi 5 yıl konuşmadı”

52 yaşında, BAĞ-KUR emeklisi. 2 erkek çocuğu var. Çocukları üniversite mezunu ve meslek sahibi. 18 yaşında kaçarak evlendi. Ailesi, kaçtığı için kendisiyle 5 yıl konuşmadı. Eşinde uyur gezerlik hastalığı var. Şiddetle, evlenir evlenmez tanıştı. Çocuklar büyüyüp, evden ayrılınca şiddetin dozu daha da arttı. Eşi şiddet uygulayınca, darp raporu alarak, karakola gidip şikayetçi oldu. Sığınma evinde 24 gündür kalıyor. Eşi il müdürlüğüne başvurarak tedavi olacağını, çok pişman olduğunu söylemesine rağmen, boşanmakta ısrarlı. Evliliği boyunca 2-3 günde bir şiddet gördüğü için, eşinin yüzünü bile görmek istemediğini söylüyor. 

“Üvey anne elinde büyüdü”

30 yaşında, 1.5 aylık bir çocuğu var. Abisinin yanında yaşıyordu. Çocuğunu sığınma evinde dünyaya getirdi. 6 ay sığınma evinde kaldıktan sonra,  teyzesinin yanına gitti. Teyzesi, yeni boşanmış 2 çocuklu, başka biriyle evlendirdi.  Yeni eşi sürekli eski eşini övüyor, kendisiyle hiç ilgilenmiyordu. Hem eşi hem de eşinin çocukları kendisine soğuk davranınca sığınma evinin kapısını bir kez daha çaldı. 1 aydır sığınma evinde kalıyor. Annesi kendisi 20 yaşındayken, babası da yeni vefat etti. Üvey annesinden sevgi görmedi. Ailesini görmüyor. Boşanmak istiyor. 

“Kendin İstedin, Katlanacaksın”

24 yaşında, 2 oğlu ve 1 kızı var. Öğrenim durumu lise terk. 1 aydır sığınma evinde. 8 yıllık evli. Gündelik işlerde çalışarak hayatını kazanıyor. 16 yaşında, kendi isteğiyle kaçarak imam nikahı ile evlendi. Ailesi eşi “doğulu” olduğu için istemedi. Eşinin ailesi ile yaşamaya başladı. Oto yıkamada çalışan eşi evlendikten iki gün sonra şiddet uygulamaya başladı. Şiddetin  nedenlerinden biri: “Anneme iyi bakamıyorsun”  Eşi dışarıdaki her sıkıntıyı eve yansıtmaya başladı. Hemen ger gün şiddet uyguladı. Hamileyken dahi eşi tarafından dövüldü. Şiddete daha fazla dayanamayınca çareyi evi terk etmekte buldu ve baba evine gitti. Ailesi “kendin istedin” diye soğuk davrandı. Annesi tek kelime bile konuşmadı. Baba evine döndükten sonra da şiddet devam etti. Ailesi dışarıya çıkmayı yasakladı, sadece bakkala gitmesine izin verildi. Çareyi sığınma evine gitmekte buldu. Sığınma evine geldikten sonra eşi ile bir kez telefonda konuştu. Evdeyken “seni öldürürüm” diyen eşi pişman olduğunu söylemiş ancak kesinlikle boşanmak istiyor. Hatta,  ayrı bir ilde hayatını idame ettirmeyi düşünüyor. (Veysi Siyah - İLKHA)