DİYARBAKIR – Özgür Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi tarafından Sümer Park resepsiyon salonunda iktidar ve eğitim konulu seminer düzenlendi.

 

Düzenlenen seminere Özgür Eğitim Sen Sekreteri Ali Aydın, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nden Doç. Bekir Sıtkı Gör konuşmacı olarak katıldı.

 

“Okullarda verilen eğitim ile insanların kendi dünyaları arasında müthiş bir kopukluk”

Okullarda verilen eğitim ile insanların kendi dünyaları arasında müthiş bir kopukluk olduğuna dikkat çeken Özgür Eğitim Sen Sekreteri Ali Aydın, “Eğitim ve iktidar konusunda insanların zihninde canlanan şey ne olduğuna standart bir tanım oluşmamaktadır Türkiye’de yaşayan insanlar olarak bir düzlemdeyiz. Biz bu kavramlar nasıl anlamlandırılacaksa anlamlandırılsın biz kendi günlük yaşamımıza göre anlamlandıracağız. Modern eğitim olarak kavramsallaştırdığımız şey 200 yıllık bir şey amaçları ve hedefleri o kadar açık bir biçimde tanımlandırılmıştır. Fransız devriminden sonra cumhuriyet okullarını kuran kişi, ben devlete onaylacak bir fikir veriyorum devletin ahlakı ile ahlaklanacak bir toplum yaratıyorum bu tek coğrafyada dile getirilen bir şey değildir. Bu zorunlu eğitimi getirmiştir eğitim ile bir ulus yaratma gayreti vardır. Ekonomik sebepler ve siyasi sebepler devletlerin eğitime bakış açısını belirler oldu eğitimin hayatın temel meşrutiyeti olma hakkını nerden almaktadır. Çocuklar okul denilen yere gidiyorlar okuldaki müfredata karışamıyorsunuz, çocuğun ne giyip giymeyeceğine karışamıyorsunuz veya geçirdiği zamanı değerlendirme yönünde bir fikir beyan edemiyorsunuz, devletlerin eğitimde durduğu pozisyonlar hiçte masum değildir. Okullarda verilen eğitim ile insanların kendi dünyaları arasında müthiş bir kopukluk vardır. Bir toplum kendi akışında ilerliyorsa kendi kurumlarını oluşturabilecek bir düzeye gelecektir.” Şeklinde konuştu.

 

“İdeolojiler üzerinden gelen kalıplar bizi topluma kapatıyor”

İdeolojiler üzerinden gelen kalıpların insanları topluma kapattığına değinen Prof. Dr. Ergün Yıldırım ise “Türkiye’de Kemalizm’in politikaları ile ulusu kurtarmak ideolojisi ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla ulusu kurtarmak Kemalist eğitimin önemli projesi olarak yer almadıkları dil Tarih Coğrafya üniversitesi rehberlik yapacak dil gelişimini sağlayacak bölümlerin fakültelerinin kurulmasını anlatmaktadır. Bütün tarih sadece Türklere milliyetçiliğe indirmektedir. Kemalist’in ön gördüğü topluma katkı sağlamadığı için dil ortadan çıkartılıyor. Kemalist dediğimiz sert bir ideoloji vardır. O nedenle devlet üzerinden giderek devleti kutsallaştırılarak yapılan eğitim sistemleri vardır. Bu dönemde hazırlanan kitapların hepsi klasik din büyü ve bilim vardır. Bu kitaplarda bilim ortaya çıktığı zaman biz bunları aştık. Din kitapların hepsinde klasik dini aktörlerin eleştirisi ve ulemalar dışlanmıştır. Eğitimin bir iktidar anlayışı ile nasıl kurgulandığını bize göstermektedir Türkiye’nin sert ideolojilerle nasıl yönlendirildiği anlatılmaktadır zihniyet dünyamızın nasıl şekillendirildiği anlatılmaktadır.” dedi.

 

Konuşmasının devamında, Yıldırım ideolojiler üzerinden gelen kalıpların bizi topluma kapattığını belirterek, “Resmi ideolojiler ile verilen eğitimler bizim şahsiliğimizi, şahsılığı ve özneliği taşımayan bir insandan ne beklenir. Artık yeni dönemler kendi dünyaları ile var olmak istiyorlar. Bunu eğitim yaptığı zaman insanlar çoğalır. Özneleri olan varlıklar çoğalır. Toplumun üretkenliği insanların üretkenliğinden geçmektedir. Eğitim totaliter yapıdan kurtulması lazım tarih toplumun tarihi olarak gösterilen İslam tarihi Kürt tarihi gibi tarihler öğretilmelidir. İdeolojiler üzerinden gelen kalıplar bizi topluma kapatmaktadır.” Şeklinde konuştu.

 

“Tek tipçi inkâra dayalı bir eğitim sistemi var”

Doç. Dr. Bekir Sıtkı Gür ise, tek tipçi inkâra dayalı bir eğitim sisteminin olduğunu belirterek, “Tek iktidar dönemine bakıldığı zaman net bir eğitim sistemi, tek tipçi inkâra dayalı bir eğitim sistemi, ortaya çıkmaktadır. Bu sistem dar-ül funün isminden bile rahatsız olmaktadırlar. Dar-ül funün kaldırılarak yerine İstanbul üniversitesi gelmiştir. O dönem akademisyen dönemin ideolojisini benimsemediğinden üniversiteden uzaklaştırılmıştır. Elit eğitim ve tek üniversite vardır, toplumun farklı talepleri olabileceği eğitimi istediği düşünülmemiştir. Türkiye demokratikleştikçe eğitim konusunda rahatlama söz konusu var eğitimde de artış söz konusu. Bunlar toplumsal talebin eğitime yansıması sonucu olmuştur bizim siyasi sistem vesayetler üzerine kurulu vesayet sisteminin ana unsuru toplumun kendi kendini yönetmeye ve seçecek iradeye sahip olmadığı ve daha akıllılar tarafından gözetlenmesi gerektiği bunun üzerine vesayet kurumları kurulmaktadır. Dolayısıyla eğitim sistemi bunun üzerine kurulmaktadır.” dedi.

 

“Dershane tartışması ile birlikte aslında vesayet yine kendini göstermektedir”

Konuşmasının devamında, Türkiye’deki toplumsal taleplerin ciddi anlamda sisteme yansıtılamadığını söyleyen Gür, “Türkiye eğitim sistemi konuşulduğu zaman vesayet kurumlarının elinde olduğu veya önünün kesildiği veya yargı ve askerler tarafından müdahale edilen bir alan olduğunu, bir ülkenin en yüce mahkemesi olarak özgürlükler yanında tavır alması gerekir. Eğitimde bir takım özgürlükler açılmalı bu mahkemeler ülkemizde özgürlüklerin önünü tıkamaktadırlar. Siyaset güçlendikçe toplumsal talepler daha çok gündeme gelir. Dershane tartışması ile birlikte aslında vesayet yine kendini göstermektedir eğitim alanında seçilmişler tarafından müdahale edilmesine karşı çıkıyor eğitim sistemine baktığımızda bir takım modellerin ve sıralamaların eğitim sistemini dünyada şekillendirdiğini görüyoruz Piyasadaki aktörlerin etkili olduğunu görüyoruz. Türkiye’de hale toplumsal talepler ciddi anlamda sisteme yansıtılamıyor seçmeli dersler eğitim sistemine konuldu siyaset kendi rayında ilerlediği sürece toplumsal talepler eğitim sistemine yansıyacaktır.” dedi. (Ömer Yasin ErginM. Zeki Aygur - İLKHA)