Zehra Ayhan - Nisanur Dergisi:

Resulü Ekrem (SAV) namazlarının ardından el açıp Rabbi Rahim’e yakarışta bulunurdu. Çeşitli yanlışlardan, istenmeyen durumlardan Allah’a sığınırdı. Bunlardan biri de tembelliktir.

Nübüvvet prensiplerini asrımıza taşıyan Üstad Bediüzzaman, “Münazarat” isimli eserinde atalet hastalığı ve ona bağlantılı olan diğer hastalıkları da dikkate alarak öncelikle bu derde düşüş sebeplerini ve ardından hayat bulacağımız reçeteleri sunuyor:

“Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir (bineğinidir). İşte himmetini şevke binip mübareze-i hayat (hayat mücadelesi) meydana çıktığı vakit, en evvel çok şiddetli ve tehlikeli düşman olan yeis (ümitsizlik) rast gelir. Kuvve-i maneviyesini kırar. Siz o düşmana karşı “La takne tu” (“Ümidinizi kesmeyin” Zümer / 53) kılıcını istimal ediniz.

Sonra müzahametsiz olan (zorluk ve sıkıntı vermeyen) hakkın hizmetinin yerini zapt eden üstün gelme ve yüksek görünme meyli istibdadı hücuma başlar. Himmetin başına vurur, atından düşürttürür.”

Evet, kimilerinin özlem duyduğu, ulaşmak istediği bir kimlik hırsı vardır. ‘Üstünlük ve değerlilik’!

Bu duygu sahibi insanlar, kendilerinin gerçek kişiliklerini değil de sahip olmak istediği kişilikleriyle tanıtırlar. Yalnızca kendi fikirlerine bakar diğer fikirleri yok sayarlar. Üstün olduklarından dolayı her hangi bir işin ucundan tutmaz, ayak takımı(!) insanların yapmasını isterler.

Hâlbuki her yönüyle beşere örnek olan yegâne insan Allah Resulü, aile içinde bile eşlerine yardımda bulunmuştur. Hz Ayşe (R. Anha), O (SAV)’nun ev içindeki halini bizlere şu şekilde anlatır:

“Resulullah evine geldiğinde herhangi bir fevkalâdelik ve inziva göstermeden insanlardan herhangi biri gibi tevazu ile davranırdı. Kendi elbisesinin söküğünü ile meşgul olur, koyunları eli ile sağar, ev işlerinde gerekli olan kısımlarda yardımcı olurdu. Çarşıya pazara gider, bizzat alış veriş yapar ve yükünü kendisi taşırdı. Ashab-ı kiram; “Müsaade buyurunuz da biz taşıyalım” derlerse de “Herkes kendi yükünü kendi taşısın” buyururdu. Pabuçlarını kendisi tamir ederdi.” (Tirmizi)

Nefis zaman zaman insana ataleti tevekkül olarak algılatıp, kişiyi tembelliğin kollarına atar.

Üstad bu noktada; “Sonra, başkasının tekâsülünden (tembelliğinden) özenir fırsat bulup, hücum eder belini kırar. Siz de...

 

MAKALENİN TÜMÜNÜ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN!