Haber Türk televizyonunda canlı yayınlanan “Türkiye’nin Nabzı” programında BDP/PKK’Liler HÜDA PAR’a yönelik geröekleştirdiği saldırılar ele alındı.

Program sunucusu Didem Arslan Yılmaz, programın girişinde BDP/PKK’lilerin kısa bir süre önce Lice’de ve Van’da HÜDA PAR’a yönelik gerçekleştirdiği saldırıları anımsattıktan sonra, toplumun benzer saldırılara daha önce de şahitlik ettiğine vurgu yaptı.

Peygamber Sevdalıları’nın geçen yıl Kutlu Doğum etkinliğini Newroz Meydanı’nda düzenlemek istediğini, ancak BDP’li Belediyenin zorluk çıkardığına dikkat çeken Yılmaz, bunun bölgede bir güç mücadelesinin işareti olduğunu, bunun da bir çatışmaya dönüşüp dönüşmeyeceğini program konuklarına soracağını sözlerine ekledi.

İyileşme Var, Ama Sorunlar Tam Giderilmedi

İlke soruyu program konuklarından yazar İlhami Işık’a soran program sunucu, aynı soruyu Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Başkan Yardımcısı Sait Şahin’e de yönelterek, “Saldırıların arkasında yatan nedenleri” cevaplamasını istedi. Işık`ın bazı görüşlerine katıldığını belirterek sözlerine başlayan Şahin, ülke genelinde bazı iyileşmelerin olduğunu, ancak sorunların tam olarak giderilmediğini, buna kanıt olarak da Lice’de yaşanan hazımsızlığı örnek gösterdi.

Çatışmaya Zemin Hazırlamak İsteniyor

Lice’de yaşanan olayın bir tarafın çatışmaya zemin hazırlamak istediğinin göstergesi olduğunu belirten Şahin, izleyenlerle çarpıcı bir istatistiki bilgi paylaşarak, 10 yıl içerisinde PKK/BDP’nin İslami çalışmalar yapan kuruluşlara yönelik bugüne kadar yüzlerce saldırı gerçekleştirdiğine dikkat çekti.

Bölgede Yavru Devlet Faşizmiyle Karşı Karşıyayız

BDP’nin saldırılara beklenilen tepkiyi verdiğini aktaran Şahin, bazı saldırıların PKK’ye bağlı YDG-H çeteleri tarafından üstlendiğini söyledi. Devletin cumhuriyet tarihi boyunca sorunlar ürettiğini hatırlatarak konuşmasına devam eden Şahin, “Devlet olaylara faşist bir anlayışla yaklamış, kendi düşüncesinde olmayanlara tahammül edememiş. Ülke genelinde devlet faşizmini yaşanırken, bölge genelinde kendisini bölgenin sahibi olarak görenlerin yavru devlet faşizmiyle karşı karşıyayız” dedi.

Çatışma İhtimalini Sıfıra Düşürmek İstiyoruz

Sunucunun geçmişte yaşanan Hizbullah/PKK çatışmasına benzer bir çatışmanın ihtimal dahilinde olup olmadığı yönündeki sorusuna bunun sıfır ihtimal olmadığını ifade ederek yanıtlayan Şahin, “Bu ihtimali sıfıra indirmek lazım. Biz çatışma ihtimalini sıfıra indirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Saldırılara karşı sabırla yaklaşıyoruz.” diye konuştu.

Güç Mücadelesi Meşru Olmalı

Siyaset sahnesine çıkan tarafların güçlü olmak için mücadele verebileceğini sözleyen Şahin, bunun meşru araçlar aracılığıyla yapılması gerektiğinin altını çizerek, “Siyaset bunun meşru aracıdır. Bu işe silah, molotof, taş, sopalar ve satırlar bulaşırsa, iç dünyanızda başkasına yer olmadığından bunu saldırıya dönüştürülürse bu kabul edilemez.” değerlendirmesinde bulundu.

Kendi iç dünyasında bir PKK’linin PKK’li olarak yerinin olduğunu söyleyen Şahin, her insanın fikriyle var olma fikrine sahip olduğunu belirterek, “Ben birinin fikriyle mücadele ederken, bunu fiili saldırıya dönüştürme hakkına sahip değilim. Bunu yaparsam haksızlık, zulüm ve hukuksuzluk yapmış olurum.” dedi.

Demirtaş`ın Açıklaması Akla Ziyan

Lice saldırısı sonrası BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın sarf ettiği sözleri hezeyan olarak değerlendiren Şahin, “Lice’de HÜDA PAR ne geziyor. Lice’de bir üyesi olmayan HÜDA PAR’ın oraya gitmesi bir provokasyondur’ yönünde açıklamaları oldu. Bu sözleriyle oradaki BDP’lilerin onlara saldırmaya hakkı var demeye getiriyor. Yerel yönetim yasasının değişmesiyle birlikte Büyükşehir’in belediye sınırları il sınırları olarak tayin edildi. Dolayısıyla Büyükşehir’e aday olanların bütün köy ve ilçelerde bağlı bulunduğu partinin üyesi olmasa da gidip oralarda seçim çalışması yapmaya hakkı vardır.” diyerek Demirtaş’ın zihin kodlarını ortaya koydu.

Şahin’in bu sözleri üzerine sunucu Yılmaz, Demirtaş’ın yaptığı akla ziyan açıklamayı okudu: Yılmaz, Demirtaş`ın, “HÜDA PAR denen parti, neredeyse bir tek üyesinin bile olmadığı bir ilçeye gidip esnafa bildiri dağıtıyor. Esnafın kendisi tepki gösteriyor. Esnaf, burada `Bu bildiriyi dağıtmayın` diyor. Esnaf ne partimizin yöneticisidir ne partimizin üyesidir. Yani halkın doğal tepkisi gelişiyor. Ensaf, `Bu bildiriyi bana vermeyin` diyor. `Ben BDP`liyim. BDP`ye oy vereceğim, bana bu bildiriyi vermeyin` deyip iade ediyor. Gittiği her yerde HÜDA PAR bu tepki ile karşılaşıyor. Şimdi bildiri iade edilince, insanlar kabul etmeyince, esnafa hakaret ediyorlar. Oradaki insanlara tehditler yağdırıyorlar. Oradan başlayan bir gerilim ortaya çıkıyor. Ondan sonra bagajlarından çıkardıkları sopalarla, kasaturalarla, silahlarla saldırıyorlar.” okuduktan sonra, “siz böyle mi seçim çalışması yapıyorsunuz” sorusunu Şahin`e yöneltti.

Esnafın Tepki Gösterdiği Yalan

Elindeki flaş beleği gösterek bunun böyle olmadığını, elllerindeki görüntülerin de bunun deliliği olduğunu söyleyen Şahin, “Önce bu sözlere gülmek lazım, sonrasında somut verilerle konuşmak lazım. Geçmişte bize yapılan haksızlıktan yola çıkarak, şimdi gittiğimiz her yere kamerayla gidiyoruz. Lice’de esnaf ziyareti yapılırken kamera çekimi yapıldı. Esnafın tepki gösterdiği yalan. Aksine esnaf HÜDA PAR heyetini sıcak karşılamış. Yani Lice’de esnaflar dolaşılırken bir tek esnaf tepki göstermemiş” ifadeleriyle Demirtaş’ı yalanladı.

Herşeyi Konuşmaya Hazırız

Sait Şahin’in ardından söz alan BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, olaylara yaklaşırken büyük resme gerektiğini söylerek, sokak ortasında öldürülen, yüzüne kezzap atılanların da konuşulması gerektiğini belirtmesi üzerine Şahin, herşeyi konuşa bileceklerini ifade etti.

Altan Tan’dan sonra söz alan HDP MKYK üyesi Ayhan Bilgen, Kürt halkının bir din sorunu olduğunu ileri sürerek, “Ben Kürt halkının kendi ortalamasında din sorununu aşmış çok güçlü bir iradesinin olduğunu düşünüyorum. Bunu ayrım yapmaksızın söylüyorum. Yani dindar-laik çatışmasının belkide en son olacağı toplumsal zemine sahiptir Kürt halkı.” diye konuştu.

Lice saldırısını konusunda birşey söyleyemeyen Bilgen’den sonra söz alan AK Parti’nin Diyarbakır’ın Sur ilçesi Belediye Başkan adayı Abdurrahman Kurt, HÜDA PAR’ın bölgede tabanı olan bir yapı olduğuna vurgu yaparak, kimsenin şiddete başvurarak HÜDA PAR`ı toplumdan söküp atamayacağının altını çizdi.

Abdurrahman Kurt konuşurken araya giren Ayhan Bilgen, Lice’deki saldırıyı Rojava’da PYD ile Nusra Cephesi arasında çıkan çatışmayla ilintilendirmeye çalıştı. Bunun üzerine söz alan Sait Şahin, “Ayhan Beyin bahsettiği toplumsal algı kısmen var. Peki bu toplumsal algıyı kim oluşturdu? Rojava ile alakalı HÜDA PAR’ın herhangi bir ilişki yokken, HÜDA PAR’ın oraya gençleri gönderiyormuş şeklinde yayınlar yapıp, Kürt halkı içinde toplumsal algıyı HÜDA PAR’a düşmanlık yapma şeklinde yapılandırmaya çalışanların burada suçu yokmudur.” diyerek, PKK medyasının yalan haberlerle HÜDA PAR’ı karaladığına dikkat çekti. Şahin, BDP’li kimi siyasilerin toplumsal algıyı kirli bilgilerle oluşturduğunu sözlerine ekledi.

Geçmişle yüzleşmeyle ilgili tartışmalara da değinen Şahin, program sunucusuna bir teklifte bulunarak, “Mademki geçmişle yüzleşmemiz gerekiyor, o halde geçmişi her yönüyle konuşabileceğimiz ortmların oluşması gerekiyor. Geçmişle herkesin yüzleşmesi lazım. Ancak geçmişi safileştirmenin ortamı burası değildir. Sizin oluşturacağınız ve modorütörlüğünü yapacanız, geniş bir zaman dilimi dahilinde, MİT’in geniş arşivine sahip hükümet üyelerinin hazır bulunacağı bir ortamda herşeyi konuşmaya hazırız.” teklifi üzerine, sunucunun “Bu kadar ağır bir yüzleşmeyele karşılaşmaya hazırız diyorsunuz” sözlerine, “Tabi neden hazır olmayalım. Geçmişte en fazla mağdur olmuş kesimlerinden biri de biziz. İsterseniz PKK ile yaşanan çatışmada olsun…” dediği sırada başka konuşmacılar araya girerek Şahin’in konuşması kesti.

Daha sonra tekrar söz alan Şahin, şöyle devam etti: “Geçmişle yüzleşmek lazım. Ancak geçmişte de oluşturulan algıların olduğunu unutmayalım. Medya, devlet ve toplum üzerinde etkili araçlara sahip olanların oluşturduğu şeyin ismidir algı. Algı bir kirliliktir. Aslında kirlilik olmadan algı oluşturulmadır. Biz diyoruz ki; algıda temizlik esastır.”

Sunucunun “Halka bröşür dağıtırken Hizbullah’ın yaptıklarını soruyorlar mı size. Halka karşı bir yüzleşme yaptınız mı?” yönündeki sorusunu da yanıtlayan Şahin, “Halka karşı yüzleşme; eğer yaptınız bir toplantı halktan yüzbinlerin katılımıyla gerçekleşiyorsa, demekki halkın sizinle bir sorunu yoktur demektir. Madem halkla yüzleşmeyi ele alıyoruz, halkla yüzleşmenin bir yolu da sandıktır. Bırakın sandıkta gönsün halk. Hangi partiyi gömüyorsa gömsün. Ama halkla yüzleşmenin yolu olan sandığa giden yolun önünü alıp şiddete başvurursanız siz kendinize güvenmiyorsunuz demektir.” diyerek BDP’ye göndermede bulundu.

Ayhan Bilgen bir kez daha Şahin’in konuşmasını keserek, Şahin’in Başbakan Erdoğan gibi konuştuğunu öne sürdü. Bilgen, “Bence bu sandık işini Başbakan gibi abartıyorsunuz. Sandık dediğiniz nedir ki; bence çok açık konuşalım, insanlar Peygamberi sevdikleri için veya namaza değer verdikleri için bir araya gelmeleri geçmişte yapılanların kapatılması anlamına gelmez.” diyerek sandığın da manipöle edileceğini söyledi.

Bilgen’e yanıt veren Şahin, BDP’nin manipolasyon konusunda her yola başvurduğunu anımsattıktan sonra, devlet kurumlarının bölge üzerindeki kirli planlarına değindi. Şahin, “Bölgede emnşyetin çok ciddi kirli hesapları var. Hükümetin sorumluluklarının yerine getirmeyişinin getirmiş olduğu sorunlar var. Bize yüzlerce saldırı gerçekleştirildi, bir tane soruşturma açılmadı. Bir fail yakalanmadı. Çok ciddi olarak iki tarafı karşı karşıya getirmenin hesapları yapılıyor. Batman olayı emniyet içindeki yapı tarafından planlandı. HÜDA PAR olayın gerçekleştiği ilk andan itibaren ortaya tepki ortaya koyarken, gizli tanık adı altında suç HÜDA PAR üzesi bir masum insana yıkıldı. Ki kendisi olay yaşandığı esnada Diyarbakır’da toplantıdaydı. Dicle Ünveristesinde gerçekleşen ve Lice’de gerçekleşen olayda polisin parmağı var. Polis bire bir iki tarafı karşı karşıya getirecek planlar yaparken, hükümette bu konuda sessiz kalarak bizi kendisine göre çözüm sürecine kurban yapıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Programın ilerleyen dakikalarında Hizbullah Cemaati ile ilgili ortaya atılan iddialara da yanıt veren HÜDA PAR sözcüsü Şahin, Hizbullah’ı karalamak için ‘JİTEM kurdu” diyenlere şu sözlerle meydan okudu: “Biz bugünden düne gittik. Bugünün dünyasında kitle iletişim araçlarının yardımıyla herşey ayan beyan ortada, buna rağmen yaşanan olayları tarif etmekte zorlanıyoru. Yani bugün yaşananları çözemezken dünün karanlık dönemlerinden bahsediyoruz. Gelin önce bugünü halledelim. Dün yaşananlar dünde kalsın. Bununla beraber hakikatlerle yüzleşeceksek konuşalım. Kimin nerede ne payı varsa çıksın ortaya. Hizbullah adam öldürmedi gibi bir iddiamız yok. Hizbullah’ın öldürdükleri dışında Hizbullah’a yüklenen bir tarafta. JİTEM’le Ergenekon’la ilişkilendirilenler söz konusu olacaksa, birilerinin Ergenekon’la, JİTEM’le derin devletle boy boy resimleri ortaya çıktı. Diğer taraftan Hizbullah’la ilgili her hangi bir delil yokken sadece iddialar var. İddia ıspat edilmeye muhtaçtır, yoksa havada kalır.

Buradan bütün Türkiye kamuoyuna söylüyorum. Hizbullah’ın geçmişte derin devletle ilişkisine dair –MİT arşivleri hükümetin elinde- en ufak bir delil getirin önümüzü koyun, -biz başkasına benzemeyiz- Hizbullah’ı hedef alacağız. Ama elle tutulur bir delil getirin. Sadece suçlama şeklinde değil. ‘Nasıl bir belge getirsenler’ diye sorulursa, Abdurrahman beyle ilgili dilin kemiği yoktur, ama bununla alakalı bir resim, bir belge, karşılıklı konuşarak anlaştığına dair bir belge getirin, Bülent Orakoğlu’nun iddiaları gibi değil.”

İzettin Yıldırım olayıyla ilgili yöneltilen soruya da yanıt veren Şahin, “İzettin Yıldırım olayıyla ilgili Kendi Dilinden Hizbullah kitabında bahsediliyor. O dönemin derin devletiyle alakalı kendisinden bilgi almak için sorgulanıyor. Sabah gazetesinin internet sitesinde kardeşinin bu konuda beyanatları var. Yıldırım’ı Hizbullah’ın öldürdüğü konusunda emin olmadığını söylüyor.” dedi.

Hizbullah’ı karalamak isteyenlerin sık sık başvurduğu “Domuz bağı” iddiasına da açıklık getiren Şahin, 2000’de yapılan kara propagandanının etkisinin bugün dahi sürdüğüne dikkat çekerek, “O dönemlerde yapılan psikolojik hareket bugün de yapılıyor. Hizbullah diyor ki; ‘bugüne kadar domuz bağı kullandığım hiç bir eylem yoktur.’ Söylenen iddia ile ilgili bir animasyon söz konusudur. Ayrıca Hizbullah’ın bu yöntemi kullandığına dair bir tek delil de yoktur. Kendisi de bunu kabul etmiyor.” (Hürseda Haber)