Riyad Makaev / Doğruhaber / Analiz
"Turuncu Devrim"- darbenin özel bir türüdür. Başarılı bir şekilde uygulanması için zorunlu koşul – hükümetlerin idare ihmali ve direnmeden teslim olmasıdır. Otorite sahibi hükümetler "Turunculara" karşı mücadele verse bile bir şey elde edemiyor.
Bugün Ukrayna olaylarından bakıldığında "turuncu devrimler" çağı geçmişe gidiyor. Hemen değil tabii ki, ancak düşüş çoktan başladı. CIA ve MI 6’nın dünyada bu yöntemle biçimlendirmek istediği siyasi alanlarından başarısızlığa uğrayan tek ülke Ukrayna olmayacaktır. Bugün Türkiye’de yaşananlar Ukrayna’da yaşananların bir benzeridir. İyi analiz ettiğimizde artık dünya böyle uygulamalara doymuş ve ciddi karşılıklar vermeye başlamıştır.
Ukrayna’da hükümetin geçen yıl kasım ayında Avrupa Birliği ile anlaşmaya imza atmak yerine Rusya ile güçlü ilişkiler kurmayı tercih etmesi ülkede Avrupa Birliği taraftarlarının geniş çaplı protesto gösterilerine neden oldu. Evromeydan’daki gösterilerin şiddeti 19 Ocak’ta arttı, 22 Ocak’ta ilk ölüm haberi ajanslara düştü. Hükümetin protestolara son vermek için geçirdiği yeni katı yasaya tepki gösteren protestocular, başkent Kiev’in ana meydanında ayaklandı ve polisin sert müdahalesiyle en az iki kişi ateş açılması sonucu öldü.
Fakat protestoları asıl tetikleyen sebep Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in, Ukrayna’nın AB’ye uyum için yıllar boyu yürüttüğü müzakerelere rağmen Türkiye, Tunus, Mısır, Lübnan, Arnavutluk, Cezayir, Bosna-Hersek gibi ülkelerin imzaladığı AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamayı reddetmesi oldu.
Antlaşma, Avrupa Birliği`ne Ukrayna`nın egemenliğini sunuyor ve karşılığında “Avrupa Entegrasyonu” gibi tatlı sözler dışında bir şey sunmuyor. Sonuçta, tam olarak aynı "Avrupa Entegrasyonu" antlaşmasına imza atan Lübnan, Cezayir ya da Türkiye gibi ülkelerin vatandaşları için görünür hiçbir avantaj getirmedi. Mesela, Fransa’ya seyahat etmek isteyen bir Türk vatandaşı veya Lübnanlı ya da Cezayirli vize olmadan bu seyahati gerçekleştiremiyor. AB ile imzalanan sözleşmede vizelerin kaldırılmasına ilişkin hiçbir kelime yok. Ayrıca Avrupa Birliği`nin yükümlülüğünden söz eden neredeyse hiç bir paragraf bulunmamaktadır.
UKRAYNA’YA RUS HAMLESİ
Dünya siyaseti öyle karıştı ki, kim kiminle hareket ediyor kestirmek mümkün değil. Bugünlerde Ukrayna Rusya’nın müdahalesi ile AB ile anlaşmayı askıya aldı. Rusya Ukrayna’ya 15 milyar dolar para sözü verdi. Rusya CIA, MI 6 ve israil’in senaryosuna müdahale etmiş oldu ve böylece “turuncu devrimler” artık yok dedi. 2004’te “Turuncu Devrimle” Batı bloğuna daha yakın olmaya başlayan Ukrayna, Rusya’nın karşı hamlesiyle tekrar Rusya’ya kaydı.
Batı Ukrayna’da yeni senaryoları uygulamaya başladı. Şu anda Ukrayna’da, Batı Ukrayna ve Doğu Ukrayna gibi söylemler konuşuluyor. Yani Batı adeta İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bölünen Almanya gibi bir modeli gündeme getirmeye çalışıyor. Bu model dünyayı yeniden iki kutuplu hale getirecek. Ancak, Ukrayna başbakanı istifa ederek ortalığı yumuşatmaya çalıştı. Bu manevra Batı’yı biraz olsun sakinleştirmesini gerektiriyor. Yeni kurulacak hükümet belki koalisyon hükümeti olabilir, yani Batı taraftarlarının ve Doğu bloğu yani Rusya taraftarlarının bulunduğu bir hükümet. Ancak, 2015’te yapılacak seçimlerde ne olacak kimse kestiremiyor. Rusya Kış Olimpiyatları arifesinde Batı ile pek bozulmak istemiyor. Eğer Rusya bir hamle yaparsa Kuzey Kafkasya’da planlanan Rusya-ABD askeri tatbikatı zarar görebilir ve Kuzey Kafkasya’da patlamalar ve terör saldırıları çoğalabilir. Kış Olimpiyat Oyunları tehlikeye girer. Rusya bunu atlatmak istiyor.
Protestocular genellikle Kiev bölgesi ve Ukrayna’nın Rusça konuşulan doğu ve güney bölgelerine kıyasla AB’ye daha yakın duran batı bölgelerinden. Eski dünya ağır sıklet boks şampiyonu ve muhalif “Udar” (Yumruk) Hareketi lideri Vitali Klitçko, önde gelen göstericiler arasında. Klitçko, AB’ye tam destek veren bir isim ve 2015 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olma planlarının olduğu söyleniyor.
RUSYA’YA GÖRE AVRUPA KIŞKIRTIYOR
Ukrayna, yüz yıllardır Moskova tarafından kontrol ediliyor ve çoğu Rus da Ukrayna’yı Rusya’nın çıkarları için hayati önemde görüyor. Gösterilerin alevlendiği 19 Ocak’tan sonra Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ‘protesto gösterilerinin kontrolden çıkmaya başladığı’ uyarısında bulunmuş ve Avrupalı siyasetçileri kargaşayı kışkırtmakla suçlamıştı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa Birliği`nin (AB), Ukrayna`daki gelişmeler bağlamında izlediği politikadan rahatsız olduğunu Brüksel`de düzenlenen zirvede net şekilde ortaya koydu.
Kiev’deki ABD büyükelçiliği, 22 Ocak’ta iki kişinin öldüğü "şiddet olaylarına karışan bazı Ukraynalıların" vizelerini iptal etti. AB liderleri ölüm haberlerinin “şoke edici” olduğunu belirtip taraflara şiddetten uzak durmaları çağrısında bulundu. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, AB’nin Ukrayna ile ilişkilerinin gözden geçirilmesi gerekebileceği uyarısını yaptı.
AB, Kasım ayında Ukrayna’nın imzalamaktan vazgeçtiği anlaşmayla ilgili kapılarının Kiev’e açık olduğunu fakat Ukrayna’nın anlaşmaya tam bağlılık gösterene kadar yeni müzakere konularının askıya alındığını söyledi. Hem AB hem de ABD, protestolara karşı yürürlüğe giren yeni katı yasaları kınayıp yeni kanunların Ukraynalıların demokratik arzularına uyumlu olmadıklarını ifade etti. Ukrayna’da “Turuncu Devrimin” sonu geldi galiba. Birçok gözlemci, Rusya ve Ukrayna arasında 17 Aralık’ta imzalanan anlaşmayla Kremlin’in "iyi davranışı ödüllendirme, kötü davranışı da cezalandırma" anlamına gelen “havuç ve sopa” yöntemini benimsediğine işaret ediyor. Bakalım sonu nereye gidecek!