Hasan Yılmaz / Doğruhaber / Rehberlik
Karne günü, öğrencilik yaşamının en önemli günlerinden biridir. Karnelerin alındığı gün, bazılarımız için coşku, sevinç ve gurur kaynağıdır, bazılarımız için üzüntü vericidir.
Günlerin en hayırlısı cuma gününde dağıtılması, kimisine kıyameti hatırlatırken kimisine de birtakım yüzlerin güleceğini hatırlatmaktadır. Karne notları, emeğin ve alın terinin göstergesi olduğu gibi, inanıp da hayırlı işler yapanların mükâfatlandırılacağını hatırlatmaktadır.
Aylarca ailelerinden uzak kalan öğrencilerin durumu, birbirlerinin özlemini çeken babamız Hz. Adem Annemiz ve Hz. Hava’nın cuma günü Arafat’ta buluşmasını çağrıştırdığı gibi, işlenen kusurların telafi edilebileceği umudunu yeşertmektedir.
Bir yarıyılı geride bırakırken sadece yılı değil, gözyaşlarımızı, sevinçlerimizi de bıraktık. Bu iki unsur hayata dair çok şey ifade etmektedir. Olumsuz durumlarda klişeleşen sözlerden biri öğretmen hakkımı yemiş. Olumlu durumlarda ise çok çalıştım, hak ettim düşüncesidir. İnsan psikolojik olarak başarıyı kendine atfederken, başarısızlığı dış etkenlere bağlar. Hak ve haksızlık insanın varlığıyla birlikte var olagelmiştir. Her şeyi haksızlık olarak da yorumlamak yanlıştır. ‘’Nice şer bildiklerimizde hayır nice hayır bildiklerimizde ise şer vardır.’’
Haksızlıklar noktasında öğrenci eksenli düşünüldüğünde öğrencilerin kendilerine göre haklılıkları olabilir. Fakat algıda eksiklik olduğu kesindir.
Niçin?
Çünkü bu konuda en fedakâr tutum, öğretmen ve veli tutumudur. İkisinin amacı da öğrenciyi en güzel yere taşımaktır. Başarıyı sadece karnelere değil, kalplerine de nakşederek geleceğe temel oluştururlar. Bu tomurcuklar, uygun şartlarda güneşi görünce tabiata gülümseyerek rengarenk olduklarında öğretmenler bundan mutluluk duyup bahtiyar olur.
Günümüzde birçok kavramın içi boşaltılarak değersizleştirilmeye çalışılıyor. Bunlardan biri ‘’öğretmenlik’’ kavramıdır. Hz. Ali, ‘’Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.’’ sözüyle öğretmenliğin kutsallığına atıfta bulunurken İslam’ın ilk öğretmeni olan Musab Bin Ümeyr bütün güzellikleri bir kenara bırakarak bu kutsal görevi icra etmişti. Öyle bir aşkla icra etmişti ki şehid olduğunda örtülecek elbisesi olmadığından ayakları ‘’otlarla’’ örtülüp Rabbinin huzuruna öylece gitmişti.
Büyük insanlar ölümlerinde bile geride kalanlara ince mesajlar bırakır.
İnsan bir işe karar kılarsa Allah insanı o istikamete yöneltir. Kararsızlıklar konusunda yaptığımız araştırmaya göre kararsızlıklara neden olan temel etkenler:
-Hedef belirleyememe
-Biyolojik rahatsızlıklar
-Çevresel faktörler
-İhtiyaç görülmemesi
-Gençliğin vermiş olduğu duygusal faktörler.
Eğitim hayatımızın birinci dönemi parlak geçmese de bizi olumsuz etkileyen etkenleri öncelikle zihnimizden kaldırmalıyız. Başarmak için kendimizi olumlu yönde değiştirmeliyiz. Küçük bir değişim başarı kaynağı olabilir. Bu ipuçlarını, her insanın şifa bulacağı kutsal kitabımız Kuranı Kerim’de görüyoruz. Rabbimiz şöyle buyuruyor: ‘’Bir topluluk kendisini değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.’’
Her insan sosyal yaşamın çeşitli dönemlerinde kendini unutabilir, kaybedebilir. Önemli olan kendisini yeniden keşfetmesidir. İnsan başkasına değer verdiği gibi, kendine değer vermeli, yeteneklerini düşünerek kendi arayıp bulmalıdır.
Bilim adamlarına göre insanlar soğuk ve kuru günlerde daha iyi düşünüp öğrenir.
Selam ve dua ile…