Fuat Mısır’daki katliamı protesto etmek ve ma- nevi olarak Müslüman kardeşlerinin yanında olduğunu göstermek için protestonun yapıla- cağı yere doğru hem öfkeli hem de hüzünlü adım- larla ilerliyordu. Karşı yönden gelen Ömer Fuat’ı görünce hemen koşup yanına gitti:
- Selam-u aleykum Fuat Abi
- Aleykum selam Ömer kardeşim
- Hayırdır abi hem dalgınsın hem de çok hızlı yürüyorsun. Kötü bir şey yoktur inşallah. Fuat:
- Firavunlaşmış nefisler yine şeytanlıklarını gös- terip Müslüman kardeşlerimizi katlettiler. Ben de fi- ravunlaşmış nefisleri lanetlemek ve Müslüman kar- deşlerimize dua etmek için protesto yerine gidiyo- rum. Sen de gelmez misin? Ömer anlamsız bir şe- kilde Fuat’a bakarak:
- İyide abi meydanlarda ba- ğırarak bir şey değişmiyor ki. Bundan dolayı ben pek sı- cak bakmıyorum protes- to meydanında bağırma-
ya. Tamam, Müslümanlar için üzülüyorum ama böy- le protestolara gelmeyi düşünmüyorum. Fuat bu söz- lerle birlikte içinden bir ses Ömer’e bağırıp “Sen na- sıl bir Müslümansın senin kardeşin vahşice öldürülür- ken senin umursamaz tavrın bu kana tuz serpmektir.” Deyip, ondan uzaklaşmak istemişse de kendini kont- rol edip onu bilinçlendirmeyi daha uygun buldu.
- Bak! Meydanlarda maddi olarak onların ya- nında bulunmuyoruz ama manevi olarak onların yanında olduğumuzu gösterip yalnız olmadıkları- nı görmelerini istiyoruz. Sen Hz. İbrahim’i (a.s) ate- şe atarken ağzında su taşıyan karıncanın mesele- sini ve verdiği cevabı biliyorsundur. Karınca ceva- bında “evet ben de biliyorum ateşi söndüremem ama yinede safım belli olsun.” Diyordu. Hem Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz bir hadisinde “Üm- metim bir insanın azaları gibidir. İnsanın bir aza- sı yara alsa, o bedenin bütün azaları acıyı hisse- der.” Ve sen Ömer! Kardeşin orda feryat ederken se- nin hiç mi vicdanın sızlamıyor? Kardeşin orda şehit düşerken nasıl olurda sen böyle rahat davranıyor, sanki başka dünya da yaşıyorsun gibi davranıyor- sun. Allah (c.c) aşkına söyle bana, orda ki kardeşle- rin kurşunlar altında inlerken birde senin bu vur- dumduymazlığını bilseler daha da perişan olmaz- lar mıydı? Bu sözle beraber Ömer’in gözüne genç bir çocuk, elleri başı üzerinde yere uzanmış bir hal- de iken tamda kafasına nişan alınmış bir silahı tu- tan askerin pis pis sırıtması ve o yerde yatan çocu- ğun ise gözlerinden “Bana yardım et!” der gibi bak- ması, Ömer’i ağlatmaya yetmişti. Titrek bir sesle:
- Abbee… ben böyle olduğunu bilmiyordum. Kardeşlerim namlulara hedef olmuşken ben de o zalimler gibi gülerek rahat olursam elbette zalim- lerden farkım kalmaz. Kardeşim kanlara bulanırken benim bedenimden kan akmasa da içim kan ağla- malı. Ben nasıl olurda böyle gaflete dalmışım. Val- lahi benimde safım belli olmalı. Bu sözlerden sonra Ömer’e sarılan Fuat:
- Hadi Ömer daha ne bekliyoruz protesto yeri- ne gidip kardeşlerimiz için topluca dua edelim. Al- lah (c.c) dualarımızı kabul etsin.
Haftanın Yazısı Muhammad Ervas / Van Yaş: 20