Müslümanlara insanların neden bu kadar değiştiğini sorduğumuzda “Batı taklitçiliği” deyip geçiyorlar. Fakat hiçbir zaman kendi nefsimize sorup ta “Acaba bizim bunda bir payımız yok mu” demiyoruz. Kendi kendimize “Biz zaten çalışıyoruz” düşüncesindeyiz. Fakat hiç şu soruyu kendimize soruyor muyuz? Biz ne kadar çalışıyoruz?
Bu “batı taklitçiliği” dediğimiz batı ne kadar çalıştı da bu insanlar onları taklit etti. Veya bu Batı bunların önüne ne kurdu da bu insanlar bunu beğendi ve onlar gibi olmak istedi? Onlar gibi giyindi onlar gibi düşündü onlar gibi yemek yemeye çalıştı ... v.s.
Bunlara verecek belki kendimizce onlarca sebeb vardır. Fakat benim öğrenmek istediğim batı bunlara bu taklitçiliği enjekte ederken Müslümanlar ne yapıyordular nerdeydiler alimleri mi yoktu yoksa o zaman farkına mı varılmamıştı ya da en kötüsü yatıyorlar mıydı?
Sanki içimden –ki sizin içinizden de- bir ses bizde çalışıyorduk. Biz hiç bir zaman meydanı onlara bırakmadık. Bizde onlarla kendi gücümüzün gerektirdikleriyle mücadele ediyorduk. Deyişiniz –deyişim- geliyor.
Fakat yine benim merak ettiğim batı bu işlere ne kadar zaman ayırıyordu biz ne kadar zaman ayırıyorduk?
Yine sanki içimden bir ses biz onlardan daha az zaman ayırmıyorduk fakat batının tvleri internetleri gazeteleri ..v.s. vasıtaları var mı bu yüzden onlar daha etkiliydi diyor.
Yine sormak istiyorum peki neden batı bunlara bu kadar vasıtalarını ayırıyordu? Yoksa bu insanlar bir yerden bu batılıların akrabaları mı da biz mi bilmiyoruz. Çünkü insan sevdiklerine zaman ayırır, vasıtalarını onların hizmetine tahsis eder biz böyle biliyoruz.
Sanki bir anda kendi nefsime dokundum. Hemen şaha kalktı. Ve her zaman ki gibi bana şu cevabı verdi.
Her ne kadar biz batı kadar çalışmasak ta biz de elimizden geleni yapıyorduk. Bizde yapabildiğimiz kadar yapmaya çalışıyorduk ne yapalım başka elimizden birşey gelmiyordu onlar bizden daha güçlüydü diyor.
Bende kendi nefsime ; haklı olduğunu zannedebilirsin fakat biz her zaman onlardan daha güçlüyüz bunu ben demiyorum
Allah (cc) Nisa Süresi 76. ayettte diyor.
Ve yine Allah (cc) Necm Süresi 79. Ayette “İnsan için çalıştığı vardır” diyor.
Nefsimle mücadelem böyle karşılıklı sürerken kendisine Ey Nefsim!
• Yapabildiğimiz kadarını yapmak politikasını terk edip ne gerekiyorsa onu yapmak politikasını benimsemenin zamanının geldiğini fark etmesini
• Bu konuyu davaya genelde katkıda bulunanların iyi niyetlerine terk edilmemesini
• Sorunun gün geçtikçe daha da genişlemekte olduğunu
• Soruna çözüm üretme görevi amatörler ve part time çalışan gönüllüler tarafından hakkıyla yürütülemeyeceğini
• Bunun için daha usta ve tecrubeli bir çok elemana ihtiyaç olduğunu
Söyledikten sonra davetçilerin eğitimi için
* Manevi yükseliş
* İslamı bilmek ve doğru anlamak
* Tebliğ metodları ve amaçları
* Çağdaş ideolojiler ve dinlerle ilgili yararlı bilgiler
Konuları hakkında gerekli donanıma sahip olmaları gerektiğini, Davetin Müslüman çocukların eğitimi ve Müslüman olmayanlara tebliğin ulaştırılması olduğunu, Müslümanlarla ilgili insani sorunlara İslami paradigmanın prensipleri, kavramları ve değerleri vasıtasıyla hitap edilmesi gerektiğine ikna edip sorunu hallettik.
İbn-i Ali / Amed – Yaş: 25