Türkiye halkı büyük bir umutla kendisini daha özgür (!) daha demokratik daha medeni bir düzeye çıkaracak bir anayasa yapılmasını bekliyor. Fakat bu demokratik, özgürlükçü ana- yasayı yapacak olan ve kendilerini milletin vekili diye adlandıran, farklı partilerdeki şahıslar milletin refahını yükseltecek olan bu anayasayı bir türlü yapamadılar. Neden yapılamadığı ise herkesin malumu; yok bilmem her partinin kırmızı çizgileri varmış da bunlarsız anayasa olmazmış. Nitekim bu anlaşmazlıkları bahane eden meclis başkanı ve iktidar partisi uzlaşma komisyonundan ayrıldıklarını açıkladılar. Masadan kalkanlar sürekli olarak suçu diğer partilere atarak kendilerini suçsuz ilan ettiler. Seçimlerde yeni anayasa yapacaklarını söyleyerek milletten oy alan iktidar bu sözünü tutup sömürgecilerin kuklaları tarafından yapılan anayasayı yepyeni, halkın inanç ve değerleri ile paralel bir anayasa ile yok etmelidir.
 

Aslında bizim bu komisyondan beklentimiz kırmızı çizgilerinin İslam’a uygun ve İslam dışı isteklerin kabul görmeyeceği kırmızı çizgiler olması idi. Müslüman bir ülkede yaşayan ve kendilerini sadece Türkiye’deki Müslümanların değil bütün dünyadaki Müslümanların lideri gibi gören “biz olmazsak Müslümanlar zelil olur ” düşüncesi taşıyan bu düşünce ile Müslümanları sömüren ve batının halkın kaynaklarını sömürmesini görmezden gelen bir yığın insanın toplandığı meclisten bunu beklemek sanırım biraz değil çok saflık olur.
 

Dolayısı ile bu halkın ne istediğini belirleyip buna göre hareket etmesi, reyini verdiği kimseleri tanıması, onların kendi beklentilerine cevap verip veremeyeceğini çok iyi analiz etmesi gerekiyor. Bu durumda oy verecek kişiler “ben ne istiyorum” diye kendilerine sormalı ve beşeri kanunlarla mı yoksa ilahi kanunlarla mı yönetilmek istediklerini belirleyip saflarını belli etmelidirler. Ya şimdiye kadar olduğu gibi kendi fıtratına ters olan başkalarının koyduğu kanunlarla sömürülmeye devam edilecek ya da yeni bir vizyon belirlenip Allah ve Resul’ünün yolunu tutanlarla kendilerini refaha ulaştıracak pak bir yola girilecek.
 

Sonuç olarak herkes tarafını seçmeli ve bu yönde hareket etmelidir. Tabi bana göre kendini Müslüman olarak adlandıran her birey kendi kurtuluşunun beşeri kanunlar da değil ilahi kanunlar da olduğunu bilmeli ve ilahi kanunları seçer…

 

Akif Abdallah / Bitlis - Yaş: 24