Şükrü Gündüz / Doğruhaber

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Malezya’da seyahatine eşlik eden gazetecilere paralel emniyet ve paralel yargının mağdur ettiği kişiler hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Başbakan Erdoğan “İçeride günahsız yatan çok kişi var” diyerek yargıda yapılan hukuksuzlara dikkat çekti. Kamuoyu, Başbakan’ın da ifade ettiği gibi içerde günahsız yatan kişiler hakkında Hükümetin ve Başbakan’ın nasıl bir adım atacağını merakla bekliyor.

İŞTE PARALEL YARGI BÖYLE ÇALIŞTI
Paralel emniyet ve paralel yargı tarafından yapılan hukuksuzluklar hakkında gazetemize çok çarpıcı açıklamalarda bulunan Demokrat Yargıçlar Genel Sekreteri Kemal Şahin, Yargıtay’ın bir gece yarısı operasyonuyla nasıl ele geçirildiğini ve sırası gelmeden Elazığ İhya-Der, Adıyaman Vahdet – Der ve Yakup Köse dosyalarının öne alınıp paralel yargı tarafından, yargının silah gibi kullanılarak hukukun nasıl ayaklar altına alındığını anlattı.

KENDİLERİ DIŞINDA KİMSEYE HAYAT HAKKI TANIMIYORLAR
Cemaat grubu elindeki yargının kendisi dışında hiçbir gruba hayat hakkı tanımayacak şekilde kararlar aldığına dikkat çeken Demokrat Yargıçlar Genel Sekreteri Kemal Şahin, “Ne yazık ki Cemaat grubunun elinde olan yargı, kendisi dışındaki hiçbir gruba yaşam hakkı tanımıyor. İhya - Der olsun, Vahdet - Der olsun, Yakup Köse davası ve KCK davalarının hepsi yargı ve emniyetin kurguladığı davalardır” diye konuştu.

YARGITAY’I GECE YARISI OPERASYONUYLA ELE GEÇİRDİLER
Bir gece yarısı operasyonuyla Cemaatteki çekirdek kadronun Yargıtay’ı ele geçirdiğini belirten Şahin, Elazığ İhya-Der ve Adıyaman Vahdet- Der davalarında verilen hukuksuz kararların bu kadrolar tarafından alelacele verildiğini söyledi. Şahin, “Nedense 2009-2010 yılında dosyalar incelenirken yeni gelen üyelerle bir acelesi varmış gibi bunların hepsi apar topar raflardan indirildi ve onama kararları verildi. Onama kararı veren 5 üyeden 4’ü 2011 yılında bir gecede atanan ve göreve başlayan 160 üyenin içerisinde yer alan üyeler. Başkan da 12 Eylül 2010 depreminden sonra HSYK’nın atadığı üyelerle seçilen bir başkan. Bu daireler bilinçli bir şekilde dizayn edildi” şeklinde konuştu.

KUMPASÇI YARGIÇ VE POLİSLER CEZALANDIRILSIN
Bu mağduriyetlere sebep olan yargıdaki ve polisteki kişilerin ortaya çıkarılarak cezalandırılması gerektiğini vurgulayan Avukat Cemal Çoban ise “Bu mağduriyetleri oluşturan yargı ve polis mensuplarının ortaya çıkarılması gerekiyor. Mağduriyetlere giden yolda kim bir suç işlemişse bunların yargılanması lazım ki illerde böyle hadiseler bir daha yaşanmasın” şeklinde konuştu.

HÜKÜMETİ UYARDIK AMA UYARIMIZ DİKKATE ALINMADI
HSYK değişikliği yapılırken Demokrat Yargıçlar olarak bu tehlikeye dikkat çektiklerini anlatan Demokrat Yargıçlar Genel Sekreteri Kemal Şahin gazetemize önemli açıklamalarda bulundu. Ak Parti’nin referandumda bağımsız bir yargı vaat ettiğini ama sonradan yargının 28 Şubat’ın en ateşli savunucuları olan Cemaatin çekirdek kadroları tarafından ele geçirildiğini ifade eden Şahin, “12 Eylül 2010 referandumuna gelirken bugünkü siyasal iktidarın bir vaadi vardı. Yargı bir grubun elinde, kendisinden olmayan diğer grupları mağdur ediyor. Bu referandumla beraber bu yargıyı bütün halkın yargısı haline getireceğiz. Yani somut olarak vaad ettiği buydu. Fakat HSYK seçimleriyle beraber ne yazık ki siyasal iktidar işin kolayına kaçtı. Yargıyı tutup Cemaat grubuna teslim etti. Biz çok açık bir şekilde 27 Ağustos 2010’da yani referandumdan önce Demokrat Yargı olarak dedik ki; ‘Yargıyı teslim ettiğiniz Adalet Bakanlığının listesi olarak adliyelerde dolaştırılan liste Ak Parti’nin listesi değil. Yargıdaki küçük, dar örgütlü Cemaat örgütünün listesidir’. Hatta o bildiride şöyle demiştik, ‘Bunlar 28 Şubat’ın en ateşli savunucularıdır. Ve bu HSYK iş başına geldikten sonra Yargıtay’ı, Danıştay’ı, Özel Yetkili Mahkemeleri, komisyon başkanlıklarını ve Başsavcılıkları tamamen kendisinden olan yani o cemaat grubunun çekirdek kadrosundan olanlardan seçti” dedi.

BUNLAR KURGULANMIŞ DAVALARDIR
Cemaat grubu elindeki yargının, kendisi dışında hiçbir gruba hayat hakkı tanımayacak şekilde kararlar aldığına dikkat çeken Demokrat Yargıçlar Genel Sekreteri Kemal Şahin, “Ben 2011 yılında bir yazı yazdım ‘Yargıda Dindarlar da Kaybediyor’ dedim. Özellikle bu davaları işledim. Ne yazık ki Cemaat grubunun elinde olan bir yargı kendisi dışındaki hiçbir gruba yaşam hakkı tanımıyor. Bugün İhya Der olsun, Vahdet Der olsun, Yakup Köse davası, KCK’dan yargılananların davaları, Balyoz, Ergenekon, Oda Tv ve bugün en son Çağdaş Hukukçular Derneği’nin avukatlarının yargılandığı davalar ve halen bir yıldır tutuklu olan kişilerin yargılandığı davalar. Bunların hepsi aslında yargı ve emniyetin kurguladığı davalardır” diye konuştu.

MÜTHİŞ MAĞDURİYETLER YAŞANDI!
Demokrat Yargıçlar olarak referandumdan başlayarak bu tehlikeye dikkat çektiklerini anlatan Şahin, “Ama bizler ne yazık ki 3 yıldır demokrat yargıçlar olarak, referandumdan başlayarak anlattık, 3 kitap çıkarttık. Ama siyasal iktidar ve ona yakın duran o bikâr entelektüeller ne yazık ki bunu görmezden geldi. Ta ki bu yargı siyasal iktidara gelip dokununcaya kadar. Yani bugün siyasal iktidarın yaptığı HSYK tasarısı ve bu hamlesi, yani orada bir örgütün olduğuna dair tespiti doğrudur. Çok gecikmiş bir tespittir. Aslında siyasal iktidarın da bu bahsedilen bütün bu davalarda suç ortaklığı vardır. Yani onu da görmezden gelemeyiz. Bugün Ak Parti Hükümeti kendisine yöneldiği için bunu fark etmiştir. Ama müthiş mağduriyetler yaşandı ve halen de yaşanıyor” dedi.

YARGI İÇİNDEKİ ÖRGÜTLENME DEŞİFRE EDİLSİN
Yargı içindeki bu örgütlenmenin deşifre edilerek şeffaf bir şekilde ortaya çıkarılması gerektiğini belirten Şahin, “Bir örgütlenme var ve bu örgütlenme toplumdaki bütün kesimleri mağdur etti. Bu örgütlenmenin kesinlikle ortaya çıkarılıp deşifre edilmesi lazım. Ancak bu süreç yapılırken de kamuya açık bir halde toplumun denetiminde şeffaf bir şekilde yapılmalı ki bir meşruiyeti olsun. Zaten bugüne kadar yapılanlar şeffaf bir şekilde yapılmadığı için meşruiyeti yok” şeklinde konuştu.

İÇERDE YATAN GÜNAHSIZLARIN MAĞDURİYETLERİNE SON VERİLSİN
Başbakan’ın yeni söylediği “İçeride şu an günahsız yatan çok insan var” ifadesini kendilerinin yıllarca söylediklerini ancak Başbakan’ın bunu yeni fark ettiğine dikkat çeken Şahin, “Başbakan ‘İçeride şu an günahsız yatan çok insan var’ diyor. Biz yıllardır bunu söylüyoruz ama Başbakan bugün fark etmiş. O zaman o içeride yatan günahsızların mağduriyetine son vermek de siyasal iktidarın bir görevidir. En büyük sorumluk Ak Parti Hükümetinin ve Başbakanındır. O zaman gereğini yapacaklardır. Yapmak zorundalar. Yoksa bugünküler tarihe sıkıyönetimin Dört Aliler divanı gibi geçeceklerdir. O dönemde iktidarda olanlar ve yargılamalar nasıl bu bir utançla anlıyorlarsa, bugünküler de emin olun aynı utançla anılacaklardır” dedi.
 
YARGITAY’I GECE YARISI OPERASYONUYLA ELE GEÇİRDİLER
Bir gece yarısı operasyonuyla cemaatteki çekirdek kadronun Yargıtay’ı ele geçirdiğini söyleyen Şahin, “24 Şubat 2011 gecesi 160 Yargıtay Üyesi seçildi ve bunların hepsi seçildikten bir gün sonra hiç fire vermeden Yargıtay’da göreve başladı. Yargıtay Kanunu’nu değiştirdiler, Yargıtay’daki daireler de bu yeni gelen üyelerle şekillendirildi” diye konuştu.

YARGITAY ŞAİBELİ BİR ŞEKİLDE DOSYALARI ONADI
Elazığ İhya-Der ve Adıyaman Vahdet- Der davalarında verilen hukuksuz kararların bu kadrolar tarafından alelacele verildiğini hatırlatan Şahin, “Bugün konuşulan Elazığ İhya - Der dosyası, yine Adıyaman ve Malatya’da görülen Vahdet - Der Davası ve Yakup Köse davalarının hepsini takip ettim. Bu davaların hepsi 2011 yılının başında Yargıtay’a gelmiş. Normalde baktığınız zaman o dairenin dosyaları inceleme sırası henüz 2009-2010 yılına esas sayılı dosyalara gelmişken, bir anda nedense üç-dört ay içerisinde bu yeni gelen üyelerle oluşan daire tutuksuz olan, tutuklu sanık da değil yani bir önceliği de yok. Ama bir acelesi varmış gibi bunların hepsi apar topar raflardan indirildi ve onama kararları verildi. Bakın, onama kararı veren üyelere, 5 üyeden 4’ü 2011 yılında bir gecede atanan ve göreve başlayan 160 üyenin içerisinde yer alan üyeler. Başkan da 12 Eylül 2010 depreminden sonra HSYK’nın atadığı üyelerle 2011 yılında seçilen bir başkan. Yani bu daireler bilinçli bir şekilde dizayn edildi” şeklinde konuştu.

YARGI SİLAH OLARAK KULLANILDI
17 Aralık operasyonundan sonra yargı ve polis eliyle yapılan kumpas ve komploların konuşulmaya başlandığını belirten Avukat Cemal Çoban da “Yargının bir kesimin tekeline girdiği ve bir silah olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Başbakan ‘İçeride günahsız yatan çok kişi var’ dedi. Bunlar yargının ne hale geldiğini en üst perdeden gösteren ifadelerdir” dedi.

MAĞDURİYETLERİN SON BULMASI İÇİN GENEL AF ÇIKARILSIN
Ortaya çıkan bu olaylardan sonra oluşan mağduriyetlerin ortadan kalkması için harekete geçilmesi gerektiğini ifade eden Çoban, “Bugün yeniden yargılama da konuşuluyor. Özel Yetkili Mahkemeler ve özel kanunlar yerinde durduğu müddetçe bir şey değişmez. Yeniden yargılama yapılsa bile mahkemelerin iş yükünün artmaması için çok geriye gidilemeyeceği ifade ediliyor. Nasıl bir gelişme olacağını biz de takip ediyoruz. Umarım Türkiye’de bir grubun menfaati ve çıkarı için bir düzenleme yapılmaz. Bu mağduriyetlerin tamamen ortadan kalkması için genel bir affın çıkarılması gerekiyor” diye konuştu.

KUMPASÇI YARGIÇ VE POLİSLER CEZALANDIRILSIN
Bu mağduriyetlere sebep olan yargıdaki ve polisteki kişilerin ortaya çıkarılarak cezalandırılması gerektiğini vurgulayan Çoban, “Bu mağduriyetleri oluşturan yargı ve polis mensuplarının ortaya çıkarılması gerekiyor. Mağduriyetlere giden yolda kim bir suç işlemişse bunların yargılanması lazım ki ilerde böyle hadiseler bir daha yaşanmasın. Batman’da da böyle bir kumpas HÜDA PAR’a yönelik olarak kuruldu. Bu kumpası kuran polis ve yargı mensupları halen görevlerine devam ediyor. Bunlar görevden alınmadı. Kamuoyu bunu bekliyor. Batman’da çok kirli işler dönüyor bunların eliyle. Bu kirli işler kamuoyu tarafından biliniyordu. Fakat bu işlerin ucu Hükümete dokunmadığı için Hükümet, bugüne kadar bu yapılan hukuksuzluklara yönelik bir adım atmayarak bunlara seyirci kaldı. Yaşanan son gelişmelerin Türkiye’nin hayrını olacağı kanaatindeyim” şeklinde konuştu.