Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Haber Yorum
 
Hükümet ile Gülen grubu arasında kelimenin tam anlamıyla bir taktik savaşı yaşanıyor.
 
Hamleler ve üslup hiç uyuşmuyor.
 
Sulhtan söz edilirken hemen ardından bürokrasiye yönelik bir operasyon devreye giriyor.
 
Poliste görev değişiklikleriyle karşılık vermeye çalışıyor hükümet; ama karşı hamlenin nereden geleceğini de tam olarak hesaplayamıyor.
 
İki yıl-üç yıl öncesinden operasyon hazırlıklarına başlamış “paralel yapı”. Dosyalar biriktirmiş, önemli yerlere “sağlam” adamlar yerleştirilmiş.
 
Hükümetin Meclis yoluyla yapmaya çalıştığı şeyler büyük ihtimalle muhalefet engeline takılacak.
 
Ama adım adım bir operasyonun gelmekte olduğunu da herkes biliyor artık. Başbakan, gazeteciler ve aydınlarla buluşmasında bunun ipuçlarını verdi aslında.
 
Toplantıda Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç da vardı ve o toplantıyla ilgili önemli şeyler söyledi. Bulaç, “Eğer hükümete karşı yargı ve emniyette bir yapılanma varsa hükümetin tedbir almasının haklı olduğunu, fakat Cemaat’e karşı bir operasyon düzenlenecekse bunun on binlerce insanı içine alabileceğini, 28 Şubat’ın tekrarı olabileceğini sordum” dedi. Bulaç, bu soruya Başbakan’ın cevap olarak “Bu konuda çok dikkatliyiz. Böyle bir şeye asla izin vermeyiz. Ama devletin içerisinde bir yapılanma varsa hukuk sınırları içinde kalmak suretiyle tasfiye etme konusunda da kararlıyız” dediğini iletti.
 
Gülen’in mektubu, Gülerce’nin barış mesajları konuşulurken Hükümete yönelik bir operasyon daha yapıldı. Operasyon merkezi İzmir ve hedef Liman İşletmeleri ile TCDD. Yani Ulaştırma Bakanlığı.
 
Ak Partinin İzmir adayı Binali Yıldırım’ın yerel seçimde CHP’yi zorlayacağı tahmin ediliyordu. Binali Yıldırım yıllarca
 
Ulaştırma Bakanlığı yapmıştı ve kabinenin en başarılı bakanı sayılıyordu.
 
Hükümet 25 Aralık’ta yaşananları unutmadığı için operasyonu Maliye Bakanlığına ve sonra da diğer devlet kurumlarına yayacak.
 
25 Aralık’ta İstanbul Emniyeti’nde yaşananlar bir gün olduğu gibi anlatılırsa işin vahameti daha iyi anlaşılacak.
 
Ortalıkta bilgiler, iddialar dolaşıyor. Kimler orada “Bilal Erdoğan’a kelepçe takmaktan” söz etti?
 
Kimler ellerini silahlarına atıp “Biz burada israil’e operasyon yaptırmayız” diye bağırdı?
 
Şube müdürleri silah zoruyla bir odaya kapatıldı mı?

Savcı’ya silah doğrultuldu mu?

Belki de görünenlerin arkasında çok daha sert ve keskin bir savaş yaşanıyor.

Görünenlerse taktik savaşlarından ibaret.