Cemaatlerin sosyal yapının bir parçası olduğuna dikkati çeken Babacan, şöyle konuştu: "En önemli fonksiyonları insan yetiştirme. Özellikle dünyada 11 Eylül olaylarından sonra sağlıklı bir din anlayışı ve aşırı uçlara kaymayacak şekilde pozitif bilimlerle sağlıklı bir din anlayışının, bir yaşantıya da yansıyacak şekilde insanlara kazandırılması önemli. Toplumsal yapımızın sağlamlığı açısından da önemli. Dolayısıyla dünyadaki pek çok ülkedeki okul sistemi, kendi içimizdeki okullar ve üniversiteler ve buradan yetişen insanlar önemli. Bu insanların özel sektör ve kamuda önemli yerlere gelmesi de önemli. Ama konuyu insan yetiştirme boyutunun o çizgisinden daha ileriye taşıyıp, o yetişen insanları, ya da bazı kurumlarda görev alan insanları farklı bir emir komuta zinciri içeresinde yönetmeye başlamak, onları farklı bir gündem ve farklı bir hedef çerçevesinde ayrı bir emir komuta zinciriyle `şunu yap bunu yapma, hadi bakalım şunu yapıyorsunuz` şeklinde bir mekanizmaya bağlamak kabul edilebilir bir şey değil. Bunu hiç bir devlet ya da özel sektör ve şirket de kabul etmez. Hiç bir patron, diyelim ki büyük bir şirket düşünün. Kendi şirketi içerisindeki bir birimde bir grup insan kendi talimatları ve şirket çıkarları dışında bazı şeyler yapıyor, ya da şirketi farklı risklere sokuyor. Onu hemen öğrendiği anda duyduğu anda ertesi gün onları alır kapının önüne koyar. Özel sektörde böyledir. Devlet yönetiminde de bir yapılanma kabul edilebilir bir şey değil. Biz olan menakizmayı bu şekilde kullanabileceklerini açıkçası hiç tahmin edemedik. Yıllarca bazı dosyaları tutup takip edip, ki burada bir savcı, bir hakim ve bir grup polisle yapılabiliyor. Devlet bu imkanı vermiş, yargı bağımsız demiş. Polis , adli kolluk sıfatıyla yargının emrine verilmiş. Niye yargı bağımsız çalışsın ve tarafsız olsun diye bunlar yapılmış. Ama bağımsızlığı hukuk çerçevesinde kullanması gerekirken o bağımsızlığı yani cemaat gündemi hedefi doğrultusunda kullanmak kabul edilebilir bir şey değil. "