Hasan Yılmaz / Doğruhaber / Rehberlik
Kurumlar ve kurum içeresindeki alt birimler ortak ihtiyaçların teşekkülüdür. Rehberliğin işlevinden bahsederken sadece öğrencilerin değil öğrencilerle birlikte sosyal sorunlara ışık tutmaya çalışacağız inşallaah…
Eğitim kurumunun aktif servislerinden biri psikolojik danışmanlık ve rehberlik servisidir.
Rehberlik servisi öğretmen, aile, öğrenci arasında denge unsurudur. Psikolojik rehberlik ve danışmanlık servisinin görevlerine baktığımızda; sınavın tanımı, içeriği, parametreleri hakkında bilgi vermek, öğrencilerin alan seçimlerine yardımcı olmak, alan ve alan dışındaki bölümlerin işlevleri hakkında bilgi verip bireysel, sosyal, ekonomik konularda uyarılarda bulunmaktır.
Öğrencilerin programlarını hazırlayıp takip etmek sınıf danışman öğretmenleriyle koordineli çalışıp sınavların analizini yapmak, eksik konuları şube öğretmenleriyle bire bir telafi etmektir.
Sınav sürecinde bireylerde meydana gelebilecek stres, kaygı gibi hafif hastalıklarla ilgilenmek.
Sürekli sorunlarla uğraşan rehber öğretmenlerin mütevaziliği ve sabırlı olmaları kaçınılmazdır.
Aile bağlamında güncelleştirirsek çocuğun sorunlarını dile getirmesi gereken velinin kendi sorunlarıyla ilişkilendirerek saatlerce hayat hikâyesini anlatması sorunu iki katına çıkartabiliyor. Bu alışkanlıkların hayatımızın birçok alanına sirayet ettiğine şahit olmuşuzdur. Kendi yakınını hastaneye götüren biri yanındaki hastayla birlikte kendimi de aradan çıkartayım psikolojisine sahip olabiliyor. Çözümün içinde olmak gerekirken sorunun parçası olmak doğru bir mantık olmadığı gibi çözümü zorlaştırır.
Ailenin öğrenciyi okula ya da özel kuruma yazması yetmez. Ailenin eğitim sürecinde öğrenciyi sevgiyle desteklemesi gerekir. Bu samimiyete öğrenci inanmazsa farklı sonuçlar meydana gelebilir. Kritik dönemlerden geçen gençler, gereken ilgiyi görürse Fatih gibi İstanbul’u fethetmeseler de İstanbul’daki en güzel bölümü kazanabilirler. Bu da emekle alakalıdır.
Bütün işlerde emek kaçınılmazdır. ‘’Yokuşta akmayan ter inişte gözyaşı olur’’ anlayışını benimseyip kalan zamanımızı iyi değerlendirirsek zor görünen sınavı zihnimizde basitleştirebiliriz. Günde on tane paragraf sorusu çözüp hem anlama hem de hız problemimizi çözebiliriz. Rivayet edilir. Peygamberimiz (a.s ) bir gün birinin yanından geçerken, kişi boş oturduğundan fazla ilgi göstermez. Döndüğünde aynı insan bir çubuk almış yeri kazıyor. Kendisine ilgiyi artırır. Bunun hikmetini soran insana; ‘’Şu an meşguliyetin var, bir şeyler yapmaya çalışıyorsun’’ demiştir.
Tembellikten doğan sorunlar da olabilir.
Abdulkadir Geylanî sıkıntıların temelinde tembelliğin olduğunu dile getirir.
Bir insan uğraş halinde olursa uğraş kendisine huzur verir, stresini azaltır, öğrenmesini kolaylaştırıp pratikleştirir.
Pratiklik konusunda bir gün biri Picasso’ya, kendi resmini çizmesini ister. Picasso da
Çizebileceğini söyler fakat yüklü bir ücret talep eder ve anlaşırlar. Beş dakikada çizince beş dakikada bu kadar para fazla değil mi? Sorusuna, Picasso ‘’beş dakika değil kırk yıl artı beş dakika ‘’demiştir. Bazen kırk yılda sarf ettiğimiz emeğin karşılığını beş dakikada alabiliyoruz.
Allah’ın rahman sıfatını düşünerek hiçbir çalışmanın zayi olmayacağına kanaat edelim.
Bazen de insanlar görevlerini yerine getirseler de evdeki hesap çarşıdakine uymayabiliyor.
Keşke biraz daha çalışsaydın. Bir soru daha yapsaydın. Erken çıkmayıp bir kez daha kontrol etseydin. Emin olmadığın soruya karışmasaydın. Bu kültürü sofralarımızda da görüyoruz. Eline sağlık ziyade olsun yerine ‘’keşke şunu da katsaydın’’ demeden duramıyoruz. Peygamberimiz( a.s) insanların psikolojisini iyi bildiği için şöyle buyurmuştu: “Benim durumum şudur: Bir evi gezerken her şey tamam keşke bu tuğla da olsaydı, dediğinizde o duvarı tamamlayan son tuğla benim.” Unutmayalım ki insan kusurludur. Günlük yaşamda bu kusurlarla karşılaşıyoruz. Hakkını helal et. Rica ederim. Sürçü lisan ettiysek af ola gibi sözlerin çok söylenmesi bunu kanıtlar. Önemli olan kusurlarımızın farkına varıp telafi etmektir.
Selam ve dua ile…