Hüseyin Kaya / Doğruhaber / Analiz

Nazlı Ilıcak, AK Parti-Cemaat kavgasında Cemaat’ten yana tavır aldı ve bu nedenle Sabah gazetesinden kovuldu.

Ilıcak, yolsuzluk soruşturmasının koordinatörü Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz’e Twitter’dan şöyle yazdı:

“Türkiye’nin dürüst, kararlı, cesur savcılara ihtiyacı var. Yolu siz açtınız. Yolsuzluğun Türkiye’nin kaderi olmadığını gösterdiniz”

Savcı Zekeriya Öz ise yine twitter’dan Nazlı Ilıcak’a şöyle yanıt verdi:

“Siz de doğrunun yanında olduğunuzu her şeye rağmen her dönemde gösterdiniz tebrik ederim.”

Karşılıklı yıkama-yağlama diyorsanız yanılıyorsunuz.

Ortada ciddi kaset iddiaları var.

Bazı milletvekili istifalarının bile kaset şantajına dayandığı iddia ediliyor.

Turgay Güler’in yazısından kısa bir bölüm okuyalım, sonra devam edelim:

“Ekrem Dumanlı ağabey, dünkü köşe yazısında çok sertti.

“Belli ki bir tuzak var yine” diyerek ön alma gayreti içine girmiş.

“Ön alma” diyorum!

Bu ifadeyi de bilinçli olarak kullanıyorum.

Kendisine hodri meydan diyorum!

Buyursun gelsin, bir çay içelim, yahut yemek yiyelim.

Ben kendisine “kirli merkez” nedir anlatayım.

Kaset işleriyle meşgul o “işgüzarlar” kimlerdir söyleyeyim?

İspatlı, şahitli.

Ve son bir not.

Ekrem Dumanlı o “işgüzarları” himaye etmese sorun kalmayacak.

Ama tuhaf bir şekilde ediyor.

Haşa!

Dumanlı’nın bunu bilinçli bir şekilde yaptığını söylemek insafsızlık olur.

Ayıp olur, günah olur.

Aynı şekilde bunu cemaate mal etmek de.

Biz o “işgüzarları” eleştirdikçe, Dumanlı da sahip çıkıyor.

O sahip çıktıkça, bizler de cemaat düşmanı ilan ediliyoruz.

Dumanlı ağabey, hadi gel bu kısır döngüye bir son verelim.

Sözcü ve Aydınlık’taki… kaseti kimin?

Aslında çok fazla şey söylemenin alemi yok.

Her şey ortada öyle değil mi?

Bazı kişiler umulmadık laflar ediyorsa,

Hele de bu zamanda, bilin ki iş şantaja kadar gidebilir.

Kasetin ucu gösterilince kimin ne yapacağı belli olmaz!