İnsan dünyada misafirdir. Bunu aslında hemen hemen herkes kabul etmektedir. Ancak hiç kimse bunun gereğini hakkı ile yerine getirmemektedir. Elbette bunun birçok nedeni vardır. şimdi bunlardan birkaçını ele alalım.
Dünya süslü bir gelin gibi cilve ve ihtişamı ile nefsimizinde hoşnut olacağı servislerle önümüze çıkmaktadır. İşte bu noktada nefsimize uyarak yenilgi üstüne yenilgi tadıyoruz. Belki her yenilgiden çıkarılacak ibretler vardır ama bunuda unutarak yenilgimizi daha da pekiştiriyoruz. Oysa zalimce bir yenilgiden se, mazlumca bir yenilgiyi kabullenmek erdemliktir. Gerçek de öyle açık gösteriyor ki durum günümüzde hiç böyle değildir. Kılımızı bile kıpırdatmadığımız bu zamanda, tam bir uyanış içinde olma zaruriyeti ile karşı karşıyayız. hayat tıpkı bir ırmak gibi akıp gitmektedir, akan her damla damardaki kan gibi yaşlandırıyor, nefesleri tüketiyor. İçten dışa dıştan içe bizden ekilen o kadar çok şey var ki, saçların ağarması bunlardan sadece biri.
Yine gerçek şu ki içinde yaşadığımız toplumun gerçeklerini görmezden gelirsek kendimizi de göremeyiz. Bizi çepe çevre kuşatan aslında bizi esir aldığı apaçık ortada iken, kimse köle olduğunu bir türlü kabullenmiyor.
Bir diğer gerçek ise şudur. İnsan her nekadar kendini özne gibi görse de aslında nesne olmaktan kurtulmuş değildir. Hem maddi hem manevi söz söyleme makamında deiliz, başkasının sözüne biat içindeyiz. Bu bazen açık bazende örtük olarak devam etmektedir. Henüz zincirleri kıracak bir uyanış yok, uyanışa zemin niteliğinde söylenecek bir çift sözün de olduğuna kanaatim yoktur. Bu asla ümitsizlik değildir. Elbette ki Allah (cc) herşeye Kadirdir. Gökten yağmur misali altın yağdırabilir, ama gerçekçi olmak gerekir.
Şayet insan içinde yaşadığı dünyanın zaaflarını, eksilerini ve artılarını görürse bu durum onun için ciddi bir çıkış yolu olabilir. En azında çıkış için bir yerden başlama gereği gereği hissettirir. Ama dünyaya gözü kapalı ve de hayatı içinde yaşadığı dar bir çevreden ibaret görüp ve bundanda mesrur olursa, uyanabilme ve mucadele etme gibi bir imkanı asla bulamayacaktır. Bütün hayat maceramız ömrümüzle orantılıdır. Bir sabahla akşam arası kadardır, ne uzun nede kısa... Değerimiz ve bize biçilecek kumaşın niteliğide bu süreçte şekil alacaktır. Bu kumaşa renk ve desen veren biziz. İşgal ettiğimiz yer ve yerin niteliği kadar varız ta da yokuz. Yürüdüğümüz yollar bize bunu apaçık gösterdi, gösteriyor ve gösterecektir.
Hayrunisa Türkmen / Konya - Yaş: 21