“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Hakikaten Onlar Rablerine iman eden gençler idi.(Kehf-13)”
Müslüman genç, dürüsttür. Çünkü o, inancı gereği hilekarlığı reddetmiştir.
Müslüman genç, tevhide kuvvetlice sarılır. Çünkü o, bir olan Allah’a iman edip, şirki reddetmiştir. Müslüman genç, Hakk’a bağlanır. Çünkü o, haksızlığı ve zulmü reddetmiştir.
Toplumun istikrarlı, heyecanlı, cesaretli, dirençli gençlere ihtiyacı vardır. Çünkü gençler toplumun ihtiyaç kaynağıdır. Peki din düşmanları neden gençlerin peşine düşüyor? Hiç düşündünüz mü?
Gençlerin ne denli öneme sahip olduğunu bilen din düşmanları, yıllar öncesinden işbaşı yapmışlardı. Planları gençleri kullanıp toplumun ahlaki değerlerini en alt seviyeye getirmekti. Bunu nasıl mı kullandılar? Herhangi bir zorlamayla değil. Yavaş yavaş, sevdire sevdire ve en önemlisi taviz verdire verdire yaptırdılar. Ne giyinileceğine, nasıl konuşulacağına, hangi filmin izlenip, kimlerle arkadaş olunacağına, şeytanlığın kod adı olan “moda” adı altında yaptırdılar. Fakat bu durum gençlerle de sınırlı kalmamaktadır. Yaşı kemale ermiş birçok bayanda modayı takip eder, modaya özenir ve bunu uygular duruma gelmiştir. Gel gör ki bu durum bazı modacılar tarafından farklı tepkiler görmüştür. Mesela sözüm ona ünlü(!) bir modacı, kırk yaşın üzerindeki bayanların çok açık giyinmelerini, hoş bir görüntü sergilemediği gerekçesi ile tepkiyle karşılamıştır. SübhanAllah ! Hoş bir görüntü mü? Ahlaksızlığın bu kadarı… Demek moda, nefisperest ve şehvetperestlerin gözü, gönlü içinmiş. Peki anne yada baba evladına, “şunu giyinme, bunu giyin ve yahut şunu yapma, bunu yap.” derse nasıl kıyametler kopacağı gayet açıktır. Fakat bunları moda emrederse, evet emir diyorum çünkü her söylediği emir diye algılanan bir moda köleliği oluşturuldu. Nasıl, ne zaman moda, bu kadar hükmeder güce sahip oldu? Gençler ne yapacağını bilemez duruma nasıl getirildi? Mücbir İsrail’in ücretli kölelerinden yardım alan ve kullanılan bir gençlik ordusu var şimdi. Ve biz çok muhzin ve muteddib bir tablo ile karşı karşıyayız. Peki biz Müslüman gençler, üzerimize düşen görevi ifa edebiliyor muyuz? Arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi düşürüldükleri tuzaktan çıkarma çabasında oluyor muyuz? Yoksa söylemeye bile dilimin varmadığı “seyirci” rolünde miyiz? Temiz ve iman nuruyla dolu bir gelecek için kendimizi kurtarmak yetmiyor. Bu yüzden seyirci rolü, üzerimizde bir kılıf olarak kalmamalı. Ancak bu kılıftan kurtulunca mübla olmuş bir gençliği toparlamış oluruz.
Sümeyye Nurduhan / Bitlis (Tatvan) - Yaş: 16